Obezite ve Kalp Hastalıkları
ABD de hemşireler arasında yapılan çalışmada BMI>29 kg/m2 olan kadınların koroner arter hastalığından ölüm oranının BMK21 kg/m2 olanlarla karşılaştırıldığında 33 misli fazla olduğu saptanmıştır (7,8).
Obezite Kalp
1976’da 30-55 yaşlarında koroner kalp hastalığı, inme ve kanser tanısı olmayan 115886 kadında yapılan prospektif bir çalışmada ise o-bezitenin ölümcül ve ölümcül olmayan koroner kalp hastalıkları ü-zerine olan etkisi araştırılmıştır. Sekiz yıl izlenen vakalardan 306’sın-da ölümcül olmayan miyokard infarktüsü, 83’ünde koroner kalp hastalığına bağlı ölüm, 216’sında ilk koroner olay olarak anjina pektoris saptanmıştır. Yaş ve sigara içimi dışlandıktan sonra nonfatal miyokard infarktüsü ve fatal koroner hastalığı riski BMI en yüksek gruptaki kadınlar arasında zayıf gruptan 3 misli daha fazla bulunmuştur. Orta yaşlı kadınlarda obezite, koroner kalp hastalığı için güçlü bir risk faktörüdür. Erişkinlerde kilo almak riski ayrıca arttırır. Hiperlipidemi, riskin artışına neden olabilen önemli bir faktördür. BMI ile trigliserid arasında pozitif bir korelasyon olduğu uzun zamandır bilinmektedir. BMI ile HDL-kolesterol arasındaki ters ilişkinin önemi daha da fazladır, çünkü düşük serum IIDL kolesterolü artmış trig-liseride göre daha fazla risk taşır.
Drenik ve Fişler (15) nekropside obez olanların kalp ağırlıklarını ölçmüşlerdir. Vücut ağırlığı arttıkça kalp ağırlığının da arttığını, normal ağırlıklı kişilerin kalp ağırlıklarının vücut ağırlıklarına oranının o-bezlere göre daha düşük olduğunu bulmuşlardır. Kalp yükündeki artış kardiyomiyopati ve kalp yetmezliğine neden olabilir. Kilo kaybı i-le orantılı olarak kalbin ağırlığı da azalmaktadır (16,17).
Morbid obezitede vücut ağırlığıyla orantılı olarak kan volümü ve kalp debisi de artar. Debi yüksekliği atım hacmine sekonderdir, çünkü kalp hızı normaldir. Sol ventrikülün doluş basıncı özellikle efor sırasında artmış olarak bulunur. EKG’de sol aks sapması vardır. Kalp debisinin yüksekliği ile birlikte ventrikül doluş basıncının da artmış olması masif ödeme sebep olabilir.
Sol ventrikül hipertrofisi koroner kalp hastalığı için bağımsız bir risk faktörüdür. Epidemiyolojik veriler hipertansiyon ve şişmanlığın her ikisinin de sol ventrikül hipertrofisi için risk faktörü olduğunu göstermektedir. Hipertansiyon, ventrikülde konsantrik hipertrofiye (yani duvar kalınlığında artma ile birlikte ventrikül kavitesinde küçülmeye) neden olurken obezite ekzantrik hipertrofiye (yani normal ya da hafifçe artmış duvar kalınlığı ile birlikte ventrikül kavitesinde genişlemeye) neden olur (Tablo 2). Sistemik hipertansiyonda görülen afterload artışının aksine, şişmanlıkta preload artışı vardır. Hipertansiyon aşırı şişmanlıkla birlikte olduğu zaman konsantrik ve ekzantrik hipertrofi kombinasyonu vardır. Ventrikül hipertrofıli şişman hastalarda, hipertrofisi olmayanlara ve zayıf bireylere oranla ventrik ülser ektopik vurulara daha sık rastlanır. Ektopik vurulardaki artış kardiak otonomik disfonksiyona bağlı olabilir.
Morbid obezlerde kalp yetmezliği gelişir ve genellikle kroniklesin Başlangıçtaki dispne, ödem gibi semptomlar ventrikül kompliyansı-nın azalıp, doluş basıncının artmasına bağlıdır. Daha sonra miyokard kontraktilitesi azalır, kalp yetmezliği belirginleşir. Obez hastalara hızlı kilo kaybı için uygulanan çok düşük kalorili diyetlerin uygulanımı sırasında bir başka kardiak sorun ortaya çıkabilir. 400-800 kkal/gün a-hndığında ventrikül taşikardilerinin refrakter şekline, EKG’de QRS voltaj azalması ve QT uzamasına rastlanır. Ani ölüm ile kaybedilen hastalarda yapılan otopsilerde miyokard liflerinde incelme ve lipofus-sin pigmentinde artış saptanmıştır. Çok hızlı kilo verenlerde miyokard liflerinde kayıp olduğu gözlenmiştir Malign aritmi anamnezi o-lanlarda, yeni miyokarkd infarktüsü geçirenlerde ve unstabil anjina pektorisli olgularda çok düşük kalorili diyet kontrendikedir. Bundan başka, diyete başlayan her hastanın EKG ve Holter EKG’leri çekilmeli ve her %10-15’lik kilo kaybında bunlar yinelenmelidir.