Obezitenin İlaçla Tedavisi, Obezite İlaçları
Yüzyılımızın kazandırdığı toplumsal ve ekonomik gelişmeler sonucunda, yetersiz beslenme sorunu yerini aşırı kiloya bağlı sağlık sorunlarına bırakmıştır. Ekonomideki iyileşmenin yanında gıda teknolojisindeki gelişmeler, reklamların albenisi de kalorili ürünlerin çokça tüketilmesine katkıda bulunmaktadır. Yurdumuzda da obezite günümüzün önde gelen sorunlarından biri olmaya başlamıştır. Eskiden a-ğırlık artışı önemli bir üstünlük gibi algılanırken bugün aynı düşünce sürmemektedir. Türkiye’de obezitenin sıklığı konusunda yaygın bir çalışma yoktur. Bölgesel çalışma sonuçlarına göre obezite sıklığı %20-25 dolayındadır. Obezitenin oluşumunda bazı özellikler gözönünde tutulmalıdır. Öncelikle yemek yeme alışkanlığına ilişkin geleneksel ö-zellikler ile, yemeklerin kaloriyi artırıcı biçimde hazırlanış özelliğinin olması bu konuda en önemli hazırlayıcı faktörlerdir. Buna her olayın yemekle kutlanması gibi gelenekler eklenince olay daha anlaşılır olmaktadır.
Sağlık için yapılan harcamalara ilişkin veriler, obezite ve tedavisinin pahalı bir sağlık hizmeti olduğunu göstermektedir. Obeziteye eşlik eden diğer hastalıklar da varsa harcanan bedel daha da artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, vücut ağırlığındaki artış ve buna bağlı oluşan hastalıkların tedavisi için yeni yönelimler oluşturulmasının gerekliliği anlaşılmıştır. Bunlar, sağlıkta uzun dönem kazançların elde edilmesine yönelik tedavi biçimleri yanı sıra gıda bileşimine, gıda alımına ve fiziksel etkinlik artırıcı olanaklara yönelik koruyucu girişimleri de i-çermelidir. Obezite; hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet gibi kronik bir hastalıktır, bu nedenle tedavisi de ömür boyu sürmelidir. Tedavi, teorik olarak basit gibi görünse de pratikte oldukça güçtür.
Obezitenin varlığını ortaya koymada en sık kullanılan yöntem vücut kitle indeksidir (BMI). WHO sınıflamasına göre kilo (kg)/boy2 (m2)
25-29.9 ise grade 1 obezite
30-39.9 ise grade 2 obezite
40 ise grade 3 obezite vardır. Obezitenin tanımlanmasında, bel/kalça oranı da kullanılmaktadır.
Vücut yağ dağılımı ise değişik yöntemlerle ölçülebilmektedir
Aşırı kilolu olmanın; genetik ve metabolik bir eğilimden kaynaklanan ve ölümcül ikincil hastalıkları şiddetlendirmesi yanı sıra yakınmalara yol açan bir durum olması onaylanmış ve aşın kiloyu tedavi etmenin gerekliliği ortaya çıkmıştır. BMI artışı ile mortalitedeki artış arasında ilişki vardır
Semptomların düzelmesi için her zaman ideal kiloya inilmesi zorunlu değildir. Başlangıçtaki kilo kaybı ile ilk düzelen semptomlar solunum güçlüğü ve yorgunluk, varsa diyabetik semptomlar ve angina-dır. Menoraji, oligomenore ve infertilite gibi menstruel bozukluklar genellikle diyete başladıktan 2 ay sonra ve yaklaşık 7 kg’lık kayıp sonunda düzelebilmektedir. NIDDM, bacak ödemi, sellulit, hirsutizm ve uyku apnesinin düzelmesi için daha kalıcı kilo kaybı gereklidir (2). Kilo kaybı ile tüm nedenlere bağlı mortalite %20 azalırken, kanser ö-lümlerinde azalma %37, diyabete bağlı ölümlerde %44, koroner kalb hastalığından ölümlerde %9 azalma olmaktadır (3,4).
Obezite tedavisi için kilo kaybı gereklidir, ancak bu doktorun ve hastanın tek kaygısı olmamalıdır. Doktor kilodan değil obez hastadan sorumludur. Asıl amaç kiloyu ne pahasına olursa olsun düşürmek değildir.
Orta derecede jinoid obezitesi olan ancak risk grubunda yer almayan hastalarda, özellikle tıbbi yardım istemedikleri sürece, genellikle tedavi gerekli değildir. (Obezite İlaç)
Vücut görünümünün bozulması nedeniyle başvuran ve normal kilolu olan hastalarda, özellikle genç kızlarda, kilo kaybı yararsızdır ve anoreksia nervoza ya da bulimia’yı tetikleyerek tehlikeli olabilir.
Depresif hastalarda, depresyon obeziteden kaynaklanıyor gibi görünse bile önce depresyon tedavi edilmelidir. Obezite tedavisi bu hastaların duygu durumlarına zarar verebilir.
Gerçek obezite vakalarında tedavinin hedefleri:
1. Aşırı kiloya ve/veya obezitenin sonuçlarına bağlı riskleri azaltarak obez hastanın sağlığını düzeltmek yani yaşam kalitesini artırmak
2. Tedavinin yan etkilerinden kaçınmak ve yinelenmeyi önlemektir.
Obezite tedavisinin temel bileşenleri
Hastanın değerlendirilmesi, bilgilendirilmesi
Enerji alımının diyet ile azaltılması
Davranış değişikliği
Yeniden kilo alımının engellenmesidir
Günlük enerji harcanmasının %55-70’i istirahatteki metabolik hız (RMR) ile, %10-15’i yiyeceklerin termik etkisi ile, %15-20’si fizik egzersiz ile sağlanır. Burada en fazla payı olan RMR, yağsız vücut kitesi ile yakından ilişkilidir. Obezlerde RMR artmıştır, çünkü obezlerin yağsız vücut kitlesi de artmıştır. Ek olarak obezlerin egzersizi sırasında daha çok enerji harcanır, çünkü bu hareketlerin yapılabilmesi için vücut kitlesinin de artırılması gerekir. Hastalar kilo verdikçe RMR’ de düşer. Bu yağsız vücut kitlesinin de azaldığını gösterir. Sonuçta egzersiz sırasında kaybedilen enerji miktarı azalır. Enerji harcanmasında egzersizin rolü az olsa da, yararlı kardiyak etkileri yanında yağsız vücut kitlesinin korunmasını ve insülin duyarlılığını sağlar.