Stensen Kanalı
Niels Stensen 1638 – 1686
NİELS STENSEN, Kopenhag’da dünyaya gelmiştir. Babası bir kuyumcu idi. Önce doğduğu şehirde daha sonra da Hollanda’da öğrenimini yaptı.
1661 yılında bir sabah hocasının Amsterdam’daki evinde bir kuzu başının disseksionunu yaparken Parotis guddesinin alt kısmında bir kanalın mevcut olduğunu gördü. Sert bir madeni cismi bu kanala soktu ve cismin kanal ucunda bulunan dişe çarpmasından ileri gelen bir ses duydu. Bu suretle Stensen. parotis guddesinin kanalını keşfetmiş oluyordu. Ondan kısa bir süre sonra gözyaşı bezi vesaire gibi daha bazı salgı bezlerinin de mevcudiyetini ortaya koydu ve her salgı bezinde bir kanal bulunduğunu tespit etti. İlk büyük keşfini yaptığı sırada Stenscn sadece 22 yaşında idi. 24 yaşına geldiği zaman birçok anatomik buluşlar ve bunlardan bahseden bir esere sahip bulunuyordu.
Hollanda’dan ayrıldıktan sonra Almanya, Fransa ve İtalya’da uzun bir seyahata çıktı. İtalya’da bulunduğu sırada bir İtalyan prensinin hekimliği ifa etti ve ayrıca prensin çocuklarına hocalık etti.
Stensen’in çok çabuk bıkan bir karaktere sahip olması ve uzun zaman bir yerde durmaması en temel özelliklerinden birini teşkil eder. ziyaret ettiği yerlerde ancak pek kısa zaman kalıyordu. Fakat bu esnada anatomik çalışmalarını hiçbir zaman ihmal etmiyordu. Paris’i ziyaretlerinden birinde beyin anatomisi hakkında konferanslar vermiş ve zamanın bilgilerine ait eleştirilerde bulunmuştur.
Stensen tıbbi bilgisinin yanında aynı zamanda lengüistik üstadı idi. 8 yabancı dil biliyordu. Bundan başka fosil bilgisi ve jeolojik katmanlar konularında da çok derin bilgisi vardı.
1672 yılında Kopenhag’a döndü. Fakat 2 yıl sonra kendisini tekrar Floransa’da buluyoruz. Bu arada dini konularda da uğraşmaya başlayan Stensen prolestanlığı bırakarak katolikliği benimsedi. Bu çapta ün sahibi bir insanın yapmış okluğu bu din değişiliği kiliseyi çok memnun etti. Stensen katoliklikle ve genellikle din konusu ile çok yakından ilgilenmeye başladı. 36 yaşına geldiği zaman kutsal emirler aldığını ifade etti ve piskopos rütbesi ile kuzeye gönderildi. 9 yıl Almanya’da kaldı. Aynı günde üç ayrı dilde vaaz vermek kendisi için çok basit işlerdendi. Bütün gayreti ile sabahtan akşama kadar kilisenin hizmetinde çalışıyor ve fakirlere elinden gelen yardımı yapıyordu. Bu aşırı çalışmasının sağlığını bozduğu söylenir. 48 yaşında öldüğü zaman Toskana Dükü’nün emri ile naşı Floransa’ya götürüldü ve orada gömüldü. Böylece 17. yüzyılın en güzide zekâlarından biri de tarihe mal oldu.