Multiple Skleroz (MS) bugün, 20 ila 40 yaş arasındaki gençlerde ve genç erişkinlerde daha sık rastladığımız, merkezi sinir sistemini etkileyen bir hastalık.
MS aslında bağışıklık (immün-savunma) sisteminin bir şaşkınlığı sonucu ortaya çıkıyor. Bağışıklık sistemi MS’li kişilerde zannedildiği gibi zayıf değil aslında; tam tersine daha güçlü durumda fakat yanlış yere çalışıyor.
Mikroplara karşı çalışması gerekirken vücudun bazı kendi yapılarını yabancı olarak algılayıp yanlışlıkla onlara zarar veriyor. Belirli anlarda merkezi sinir sisteminin değişik yerlerinde ortaya çıkıyor. Fakat bir süre sonra vücut yanlış yaptığının farkına vararak hatasını düzeltmeye başlıyor. Bu da atakların gerileyip düzelmesini açıklıyor. Ancak yıllar geçtikçe bazı MS’lilerde bazı ataklardan düzelme tam olmayabiliyor.
Bu da MS’in bazı kişilerde iz bırakmasına yol açabiliyor. MS hastalarının yüzde 90’ına yakınında hastalık başlangıçtan itibaren ataklar ile seyretmekte, yüzde 10 kadarında ise hastalık baştan yavaş ilerleyici bir şekil almaktadır.
Bugün tıp bilimi olarak MS’in nedenini bilmiyoruz.
Gündemdeki görüşlerden en önde gelenlerinden biri genetik yatkınlık. Son yıllarda ise yapılan bazı çalışmalar D vitamini yetersizliği ile MS’e yatkınlık arasında bir ilişkinin olabileceğini düşündürtmekte…
MS vakaları Ekvator bölgelerinde hemen hiç yok. Halbuki kutuplara gittikçe arttığını görüyoruz. Örneğin, ABD’nin güney eyaletlerinde hastalığın görülme oranları 100 binde 20-40 arasındayken, kuzeye gidildikçe bu oranlar birden bire 100 binde 170200’ lere çıkıyor.
Yine aynı şekilde Avustralya ve Yeni Zelanda’da da benzer tablolar var. Mantık yoluyla buradan şu önerme çıkarılabilir: O halde Eskimolarda daha sık görülüyor. Ancak bu doğru değil.
Sebebi ise, Eskimoların ırksal kökenlerinin beyazlardan farklı olduğunun düşünülmesi… Bilimsel çalışmalar genetik yatkınlıkla ilgili bazı kolaylaştırıcı ya da koruyucu genlerimizin olduğunu gösteriyor. Örneğin MS, sarı ırkta çok az, siyah ırkta biraz daha fazla görülürken, en fazla ise beyaz ırkta görülüyor. Hastalığın kadınlardaki oranı ise erkeklere göre iki kat daha yüksek.
Herkese Sağlık Dergisi
Kaynak: Hastane.com.tr