Hypnos uyku tanrısı olarak tanınmıştır. Kardeşi ölüm tanrısı olan Thanatos’tur. Anneleri gece (nyx) dir. Uyku tanrısı çok eski dönemlerde Anadolu’da da yaşadıkları düşünülen Kimmerler’in ( beyazperdede ve çizgi romanlarda canlandırılan Conan’ın kavmi) yaşadıkları yerlerde ulu bir dağ eteğindeki büyük bir mağarada yaşarmış. Burası loş, gürültüden uzak, dinlendirici bir yermiş. Mağara çevresindeki bazı doğal bitkilerden yayılan gevşetici, rahatlatıcı ve uyku getirici kokular geceleri buradan tüm dünyaya yayılarak insanların uykusunu getirirmiş. İnsanlar da bu durumun sonucunda, günlük stres ve yorgunluklarının vücutları üzerindeki olumsuz etkisini gideren , vücut hücrelerini yenileyen , kendilerini güzel diyarlara götüren rüyalara dalarlarmış. Bu mağaranın içinden akan bir yer altı suyunun sesi de uyku tanrısını uyuturmuş. Mitolojiye göre tanrıça Hera Zeus ile Çanakkale ili sınırlarımızda yer alan Kazdağı ( mitolojideki İda dağı)nda aşk yapmak istemiş. Ancak Zeus Hera’ya karşı çok yakınlık göstermemiş. Tanrılar arasında en kıdemlisi olup, sürekli olarak çalışma temposu içinde olan Zeus ise Hera’yı pek dikkate almıyormuş. Bunun üzerine Hera Hypnos’tan yardım istemiş. Hera Hypnos’a rüşvet vererek ( rüşvetin ne olduğunu sormayın !) onu ikna etmiş. Hypnos Zeus’u uyutmuş ve uykulu iken de Hera Zeusu ikna etmiş. O gün gönülsüz olarak Hera’yla birlikte olan Zeus sonraları şiddetli geçimsizlik sonucu evini ihmal etmiş, mutluluğu evi dışında aramaya başlamış. Sıkça yaşadıkları tartışmalar çevrelerinin de huzurunu kaçırmış, Zeus başka kadınlarla zaman geçirmiş, Ares adlı ( savaş tanrısı) şiddet yanlısı bir çocukları olmuş ve dünya şiddetten, savaştan kurtulamamış.
Hera zoraki ve hile ile istediğini elde etmiş etmesine ama mutsuzluk peşini bırakmamış. Tanrıça da olsa mutsuzluk sonucu sinir krizleri geçirip, çevresinde sorunlar çıkararak yaşayıp, sevgiden nasibini alamamış, eşini hep başkaları ile paylaşmak zorunda kalmış. Zeus ise bu davranışlarının sonucunu savaşlar, rüşvetler, ihanetler içinde yüzen bir dünyanın sorumlusu olarak ödemiş. Sizin mutluluğunuzun başkalarının mutsuzluğu üzerine kurulmamış olmasına dikkat edin. Rüşvet , yalan dolan, hile hurda ile yapılan işler elbet bir gün sahibini açığa çıkartır. Yanlış hesap Bağdat’tan döner demişler. Rüşvet toplumu çürütür. Alınan çorba paraları bir gün çocuklarının ilaç parası haline gelir. Kıssadan hisse, sonuçta zorla güzellik olmaz, yaptığınız küçük gibi görünen hileler büyük sorunlara yol açabilir.
Hipnozun psikiyatride kullanımına gelince aslında her toplumda çok eski çağlardan beri bilinmektedir. Dinsel ayin ve törenlerde grup hipnozu seklinde şaman törenlerinden , kızılderili büyücülerinin törenlerine dek kullanılmıştır. Çizgi romanlarda (Mandrake) da hipnoz konu edilmiştir. Hipnoz ile kişinin bilinçaltında bulunup, kişiyi rahatsız eden pek çok sorun giderilebilmektedir. Kişi bu esnada yaptıklarının farkında olabilmekte ve isteği dışında bir şey yaptırılamamaktadır. Psikiyatride kullanım alanları dissosiyatif kimlik bozukluğu ( çoğul kişilik) , dissoyatif amneziler (büyük unutkanlıklar), fobiler , panik bozukluk, bazı beğenilmeyen alışkanlıkların (sigara, aşırı yemek yeme gibi) bırakılmasında kullanılmaktadır. Herkes hipnoz olamayabilir. Özellikle geçmişlerinde fiziksel, duygusal ya da cinsel travmaların olduğu kişilerde hipnoz kolay gerçekleşmektedir. Hipnoz modern tıbbi anlamda ilk kez Jean M. Charcot tarafından 1882 ‘de Fransız Bilimler Akademisinde yaptığı bilimsel bir sunum ile dünyaya tanıtılmıştır. Onun öğrencisi olan Pierre Janet ise, hipnoz ile çoğul kişilik vakalarının tedavisindeki başarısı ile psikiyatri dünyasına adını altın harflerle yazdırmıştır.