Migrene alışmak, Migren Oluşumu, Migren Tanı
Yukarıdaki bölümlerden de anlamış olabileceğimiz gibi, migren, ana nedeni belli olmayan bir rahatsızlıktır. Migren belirtilerinin bir bireyde görülebilme-sine yol açan çok sayıda etken sayılabilir ancak bu belirtilerin bir başka kişide neden ortaya çıkmadığı sorusu cevaplandırılamaz. Müzminleşen migren belirtileri ilerideki bölümlerde açıklanacak bazı ilaçlarla büyük ölçüde denetim altına alınabilir. Ne var ki, bir migren hastasının, belirli bir noktaya kadar bu hastalıkla bir arada yaşamak zorunda olduğunu da öğrenmesi gerekir. Migren, öldürücü bir hastalık değildir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte nöbetlerin sayısı ve ağrıların şiddeti azalır. Kadınlarda, özellikle menopoza girilmesiyle birlikte üzerinde durulmasına değmeyecek kadar önemi ve etkinliğini yitirir.
İlk yaşlarda, diyelim ki, üç ya da altı ayda bir görülen migren nöbetleri can sıkıcı olmakla birlikte hastanın günlük işlerini ya da ev işlerini aksatmaz. Üstüste gelen klasik ya da basit migren nöbetleri ise, ev, iş ve sosyal yaşamını tümüyle altüst eder. İlk kez bir migren nöbeti geçiren bir hasta, olaya “sıradan bîr başağrısı” gözüyle bakabilir ve üzerinde durmayabilir. Ancak ağrının şiddeti bir yana, mide bulantısı ve huzursuzluk bir nöbet esnasında hastanın dayanamayacağı boyutlara varabilir.
Bu hoş olmayan rahatsızlığın hayatımız üzerindeki etkilerini azaltmak için ne yapabiliriz? Bir migren nöbetiyle başa çıkabilmek için başvuracağımız çareler neler olabilir? Uzun vadeli düşündüğümüzde, ne gibi koruyucu önlemler alabiliriz? Eğer genellikle olduğu gibi, ağrıyla birlikte uyanırsak, işimiz daha zor demektir. Çünkü uyandığımızda başımızın ağrıması, migren nöbetinin birkaç saat önce başlamış olması demektir. Genel olarak da ağrı süresi uzadıkça dindirebilmek de güçleşir. Yine de aspirin ya da paracetamoi türü bir ağrı kesici alınabilir. Eğer mide bulantısı varsa, bulantıyı engelleyici bir başka ilaç daha almak uygun olur. Sonra hasta, eğer mümkünse iyi havalandırılmış karanlık bir odada yeniden yatağa girmeli ve uyumaya çalışmalıdır. Çünkü uyku sırasında ağrılar da hissedilmeyecektir. (migrenin çaresi)
Eğer nöbet hastanın çok yakıhdan tanıdığı görme bozukluğu, uyuşukluk gibi bazı belirtilerle “geliyorum” derse, belirtiler fazla şiddetli olmasa bile, başağrıları 15-30 dakika sonra başlayacak demektir. O nedenle, derhal önleyici tedaviye başlanması gerekir. Daha önce de vurgulandığı gibi, ağrılar, baştaki kan damarlarının genişleyip gerginleşmesinden sonra ortaya çıkar. Bu nedenle eğer bu damarların genişlemesini ve gerginleşmesini engelleyebilirsek ağrıların tamamen önüne geçebileceğimiz gibi hiç değilse ağrının şiddetlenmemesini ve dayanılabilir boyutlarda kalmasını sağlamış oluruz.
Migrenli hastalar tarafından kullanılan ve “vaso-aktif” olarak adlandırılan bazı ilaçlar vardır. Bu ilaçlar, damarları daraltarak genişlemelerini önlerler. Bazı örnekleri Migril, Cafergot, Lingraine gibi ticari adlarla piyasada satılan ve vasoaktiflere ileride geniş olarak tekrar döneceğiz. Başağrısının önüne geçilebilmesi için, bu ilaçların ilk belirtilerin ortaya çıktığı anda alınması gerekir. Pek çok hasta, bu ilaçları yararlı bulmakta ve gerektiğinde hemen kullanabilmek için yanlarından eksik etmemektedir.
Başağrisını engelleyecek ilaçları almış olsak bile, migren belirtilerini hissettikten sonra yine de yatağa girmemizde yarar vardır. Çünkü vasoaktifler, (henüz migrensel bulantılar başlamasa da) mide bulantısına ve halsizliğe neden olabilirler, baş dönmesi yapabilirler. İşyerinde dinlenmek mümkün olmayabilir ama hasta nöbete yakalandığı anda evindeyse yatağa girmek büyük ölçüde yararlı olacaktır. Vasoaktif ilaçlar, migren ağrılarıyla uyanılan sabahlarda da alınmalıdır. Gerçi bu taktirde, koruyucu olarak alındıkları zamanki kadar etkili olmazlar ama yine de yararları görülür. Ağrının henüz fazla güçlü olmadığı başlangıç anlarında da vasoaktif ilacınızı almayı yeni hatırlamışsanız “nasıl olsa şimdilik hafif ağrı var” diyerek almamazlık etmeyin. Çünkü hafif ağrı, önümüzdeki dayanılmaz ağrıların habercisi ve başlangıç noktasıdır.
Bir migren hastası, nöbet sırasındaki etkileri en aza indirgeyebilmek için kişisel olarak neler yapabilir? Migreni davet eden ve hızlandıran unsurları yukarıdaki bölümlerde görmüştük. Bunların bir bölümünü denetleyebilmek, kişinin elinde değildir. Örneğin, hiçbirimiz, kalıtımsal özelliklerimiz üzerinde söz sahibi olamayız. Ama değiştirebileceğimiz ve üzerinde etkili olabileceğimiz çok sayıda migreni davet eden unsur bulunmaktadır.
Evde yaşanan gerginlik, işyerindeki kişisel ilişkiler ve çalışma koşulları migrenin şiddetinde önemli ölçüde etkindir. Migrenli bir insan, tatillerde, iş ve çevre değiştirdiği dönemlerde, hatta hafta sonlarında dinlenirken yakalandığı migren nöbetlerinin çok daha hafif olduğunu fark edecektir. Bazı hastalar, hafta sonlarıyla ilgili görüşümüze katılmayabilirler ve bir ölçüye kadar da haklıdırlar. Çünkü çoğu kez kimi kişilerde migren nöbetleri Cumartesi ya da Pazar günleri çok geç saatlerde uyandıkları zaman ortaya çıkar. Her ne kadar Avrupalı hastalar bunu kiliseye gitmedikleri için Tanrı’nın bir cezası olarak kabul ederlerse de, uzmanlara göre asıl nedeni, alışılagelenden daha fazla yatakta kalmanın bir sonucu olarak başa giden kan akımının azalmasıdır. Ayrıca bir hafta boyunca yaşanan gerilimlerin etkisini göstermesi şeklinde de kabul edilebilir.
Eğer hasta, işinin, kişisel ilişkilerinin, yeterince dinlenme ve eğlenmeye olanak bulamamanın ya da sürekli aynı kalan koşulların kendisini ve hastalığını olumsuz yönde etkilediğini hissediyorsa, elinden geldiği kadarıyla yaşama biçiminde ve alışkanlıklarında değişiklik yapmak yoluna gitmelidir. Böyle davranırsa hastalığında belirli bir düzelme gözlemleyecektir. Ne var ki, pek çok hasta, ekonomik ya da duygusal yönden büyük kayıplara uğramadan yaşamlarında önemli değişiklikler yapamayacaklarını görürler. Böyleleri, yoga ya da hipnoz gibi özel sakinleşme tekniklerinden yararlanabilecekleri gibi, doktorlarının önereceği sakinleştirici ilaçları da alabilirler.
Migren hastasının günlük yaşamı da son derece düzenli olmalıdır. Migrenli, uyku saatlerine ve gerektiği gibi hazırlanmış besinlerden oluşan yemek öğünlerine özen gösterdiğinde/bundan büyük yarar sağladığını kolayca fark edecektir. Daha önce de vurgulandığı gibi, bir öğünü kaçırmak, migrene davetiye çıkarmak olabilir. Normal öğünler sırasında, yemeklerin olabildiğince acele etmeden yenmesi gerekir.
Belirli bazı gıdaların migreni uyardığı gözlemlenmediği sürece, perhiz yapmaya gerek yoktur. Ancak çikolata, peynir, süt ürünleri, yağlı besinler ve alkolün migreniniz üzerinde olumsuz etkilerini hissettiğiniz anda bunları doktorunuza da danışarak kısıtlayabilirsiniz. Bu besinlerin tümünden, sürekli bir biçimde el çekmek doğru değildir. Böylesi bir uygulama, beraberinde başka sorunlar da getirir. En iyi yöntem, migreni tahrik ettiği düşünülen bu besinlerden her birini sırayla altı ya da sekiz haftalık süreler için yemeyerek hangisinin sizin bünyenize zarar verdiğini saptamaktır.
Herhangi bir besine karşı alerjiniz olduğundan kuşkulandığınızda, (bu, besin içindeki tiraminin kimyasal etkisinden daha başka bir olaydır) yukarıda uygulanan geçici perhizler yardımıyla hangi gıdaya karşı alerjiniz olduğunu anlayabilirsiniz. Kuşkulandığınız fazlaca bir miktar migren ağrılarımızı uyaracak ve saptamanızı doğrulayacaktır. Bu tür alerjilerde, deri deneyleri, fazla yardımcı olmaz. Alerjik tepkimenin süresi birkaç dakika ile birkaç gün arasında değişebileceğinden deneyler sırasında bu özellik de gözönünde bulundurulmalıdır.
Çok yağlı besinlerin, alerjileri olmadığı halde, safra kesesi rahatsızlıklarından yakınan bazı hastalarda migreni tahrik edici bir unsur olduğu da unutulmamalıdır.
Aşırı sıcak ve soğuk da migrenliler için zararlıdır. Özellikle çok sigara içilen kapalı yerlerde ve kirli havalarda sıcağın etkisi daha da fazlalaşır. Böylesi ortamlardan kaçınmak gerekir. Alkol de kaçınmanız gereken bir başka unsur olabilir. Ancak, bazı davet ve partilerde size düşman olan sıcak ve kirli hava ile alkolden, dostlarınızı ve arkadaşlarınızı kırmamak adına kaçınamayacak bir durumda kalabilirsiniz. Böyle durumlarda, size şarap ya da bira yerine cin ya da viski içmenizi öneririz.
Parlak ve güçlü ışıklar sizin için zararlı olabilir. Bu takdirde renkli ya da polaroid gözlük camları kullanabilirsiniz. Ancak bu camların niteliğini göz doktorunuzun belirlemesinde yarar vardır. Özellikle orta yaştaki hastaların yakın gözlüklerinin çok doğru bir biçimde verilmiş olmaları gerekir. Eğer okumak ya da yakından bakmanızı gerektiren bir iş yapmak migreniniz üzerinde uyarıcı etki yapıyorsa, bu tür işlevlerden kaçınmanız uygun olacaktır.
Gezilerin migreniniz üzerinde olumsuz etki yaptığına inanıyorsanız, gezi boyunca tutmalara karşı çok yararlı olan bazı ilaçları almanızı öneririz. Eğer çok uzun sürecek bir geziye çıktıysanız, zaman zaman dinlenme molaları vermek de sizin için yararlı olacaktır. Migren tedavisinde kullanılan ilaçların büyük bir bölümü zihinsel bulanıklıklara yol açar. Bu nedenle, özellikle direksiyon Kullanmanızı gerektiren uzun seyahatler öncesinde, ilacını evde bir süre kullanarak etkisini gözlemlemeniz gerekir. Migren nöbetleri sizi direksiyon başında da yakalayabilir. Eğer ağrı çok şiddetliyse ve görme bozukluğu başlamışsa yapılacak en iyi şey, arabayı bir kenara çekerek görme yeteneğinizin yeniden normale dönmesini beklemektir. Bu öneri size ilk bakışta gereksiz gelebilir. “Bu kadarını da herkes düşünebilir” diyebilirsiniz. Ancak bazı insanlar zigzaglı çizgiler arasından yine de görebildiklerini ve yollarına devam edecek kadar iyi olduklarını düşünme yanılgısına kolayca düşebilmektedirler.
İnsanın baş ve boyun yaralanmalarına karşı aşılanması kuşkusuz mümkün değildir. Ancak yine de son derece tedbirli olmak gerekir. Eğer boyun kemiklerinizde meydana gelen bozuklukların migreninizi, şiddetlendirdiği ortaya çıkmışsa, ev düzenlemesi, tavan temizliği, aşırı eğilme, bahçe işleri gibi tehlikeli durumlardan kaçınmalısınız. Boynunuzdan şikâyetiniz geçmediği sürece, yatakta da boynunuzu yastıkla desteklemeniz gerekir. Yastıklarınızı öyle yerleştirin ki, başınız, enseniz ve boynunuz doğru bir çizgi üzerinde olsun. Boynunuzun omuzlarınızla birleştiği noktada herhangi bir kıvrılmanın olmamasına dikkat edin.
Tansiyonun yükseldiği zamanlarda migrenin davet edildiğini daha önce belirtmiştik. Tansiyon yüksekliği, kuşkusuz başka baş ağrısı türlerine de yol açar. Ancak eğer bir migrenlinin başağrılarının şiddeti giderek artıyorsa ve ailesinde yüksek tansiyon hastası varsa; kadınlar hamilelik dönemlerinde yüksek tansiyondan şikâyetçi olmuşlarsa; migrenli bir-kadın, sürekli olarak doğum kontrol hapı kullanıyorsa, o zaman derhal doktora gidilmesi ve yüksek tansiyon belirtilerinin ve migrenle olan ilişkisinin araştırılması gerekiyor demektir. Yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan modern ilaçlar son derece etkili ve yararlıdır.
Migrenli hastaların büyük.bir bölümünün kadın olduğu da vurgulanmıştı. Normal aylık dönemlerdeki hormonal etkiler ve doğum kontrol hapları, migrenin şiddetini artırır. Hapların etkisini giderebilmek için türlerini ve kullanılış biçimlerini değiştirmek yararlı olacaktır. Vücuda giren su ve tuz miktarını kısıtlayarak ve böbreklerin daha çok su atmasını sağlayan ilaçlar alarak dokularda su toplanmasının önüne geçilebilir. Bu da migren üzerinde etkili olabilecek bir unsurun ortadan kaldırılması demektir.
Eğer nöbetler düzenli olarak âdet dönemleri öncesine rastlıyorsa, hasta, migril benzeri ilaçları dönem başlangıcından bir gece önce alarak migrenin şiddetini azaltmak için iyi bir önlem almış olur. Ancak bu yöntemin kesinlikle başarılı olduğu da ne yazık ki söylenemez. Bazı durumlarda, migren nöbetinin dönemin ilk gününün geç saatlerinde ya da ertesi gün başladığı görülür. Yine de migren nöbetlerinin dönemle kesin ilişkili olduğunun saptandığı kişilerde böyle bir koruyucu önlemin mutlaka alınmasını öneririz.