Cinsiyet: Mide kanseri erkeklerde kadınlara oranla iki kat fazla görülür.
Yaş: Mide kanseri gelişen hastaların büyük çoğunluğu 50 yaşın üzerinedir.
Diyet: Aşırı tütsülenmiş, tuzlanmış yada kızartılarak tüketilen yiyecekler mide kanseri riskini artırırlar. Bununla birlikte domuz pastırması, jambon ve işlenmiş etler gibi nitritli ve nitratlı yiyecek tüketilmesi de mide kanseri riskini artırır. Çok miktarda kırmızı et (özellikle ızgara) da mide kanseri riskini artırır. Diğer taraftan bol miktarda meyve ve sebze (domates, havuç, patates) mide kanserine karşı koruyucudur.
Sigara Kullanımı: Sigara içenlerin içmeyenlere göre mide kanserine yakalanma riski iki kattır.
Geçirilmiş Mide Ameliyat Hikâyesi: Mide kanseri riski, daha önce herhangi bir mide ameliyatı geçirmiş insanlarda artmıştır. Bu ameliyatlardan mide kanseri ile ilişkisi en iyi bilinen mide ülserleri için yapılmış ameliyatlardır. Mide ülser ameliyatlarında, midenin bir kısmı (ülserli kısım) çıkarılır ve sindirim sisteminin devamını sağlamak amacı ile çoğu zaman ince barsakla mide arasına yeni bir yol açılır. Mide ameliyatından sonra normalde ince barsaklarda olan safra ve pankreas sıvıları mideye doğru geri kaçabilir. Safra ve pankreas sıvıların mideye geri kaçması sonucu nitrit üreten bakterilere karşı koruyucu olan mide asit seviyesi düşer. Bu olaylar sonucunda mide kanseri gelişme riski artar. Genel anlamda risk mide ameliyatından sonraki ilk 20 yılda en yüksektir.
Mide Polipleri: Mide polipleri, mide duvarından kaynaklanmış, yüzeyden kabarık oluşumlardı. Bunların çoğu iyi huyludur ve kanserle ilişkisi yoktur. Ama adenomatöz denilen mide polip çeşidi prekanseröz yani kanser başlangıcı olabilirler.
Ailesel Kanser sendromları: Herediter (kalıtsal) Nonpolipozis Koli ve Ailesel Adenomatöz Polipozis Sendromları buna örnektir. Bu kalıtsal hastalıklarda mide kanseri riski hafifçe artmıştır. BRCA1 ve BRCA2 olarak adlandırılan genlerdeki mutasyonlarda mide kanseri riski artmıştır. Eskiden BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonların sadece meme ve yumurtalık kanseri ile ilgili olduğu düşünülmüşken bu gün mide kanseri ile de ilişkili olduğu biliniyor.
Aile Hikayesi: Eğer ailenizde veya akrabalarınızda mide kanserine yakalanan birisi varsa sizde de mide kanseri görülme riski artmıştır.
Irk: Mide kanseri dünyanın bazı bölgelerinde daha fazla görülmektedir. Mide kanseri özellikle Japonya, Kore, Latin Amerika ve Batı Avrupa’nın bazı kesimlerinde sıktır. Bu muhtemelen diyet ve helikobakter enfeksiyonu ile ilişkilidir. Bu ülkelerde tütsülenmiş, tuzlanmış, salamura yapılmış yemek kültürü vardır.
Pernisyöz Anemi: Kırmızı kan hücresi (alyuvar = eritrosit) eksikliğine anemi denir. B12 vitamin eksikliğinde oluşan anemiye pernisyöz anemi denir. B12 vitamin eksikliğinin belli başlı 3 nedeni vardır:
1- Midenin intrinsik faktör üretiminde problem vardır.
2- İnce barsakta B12 vitamini yeterince emilemiyordur.
3- B12 vitamini içeren gıdalar yeterince alınmıyordur.
Midede intrinsik faktör üretimindeki probleme “atrofik gastrit” adı verilir. Atrofik gastritte, midede intrinsik faktör salgılayan bezlerde ileri derecede körelme vardır. İntrinsik faktör, ince barsaklardan B12 vitaminin emilimi için gereklidir. İntrinsik faktör olmadan alınan yiyeceklerden vitamin B12 emilemez.
Atrofik gastrit mide kanseri ile ilişkilidir. Atrofik gastrit ve pernisyöz aneminin genetik olarak yatkın insanlarda daha çok görüldüğü bilinmektedir. Helikobakter Pylori enfeksiyonunda, troid hormonlarının az çalışmasında ve mide asidini baskılayan ilaçları uzun süre kullananlarda da atrofik gastrit gelişebilir.
Atrofik gastrit ve pernisyöz aneminin beraber olduğu hastalarda mide kanseri riskinin 3 kat artığı görülmüştür.
Helikobakter Enfeksiyonu: Midesinde helikobakter pilori enfeksiyonu olan kişilerde mide kanseri gelişme riski daha yüksektir. Helikobakter pilori ile mide kanseri arasındaki ilişki ilk defa 1983 yılında ortaya kondu. Bundan yaklaşık 10 yıl sonra (1994) uluslar arası kanser çalışma grubu helikobakteri kanserojen olarak ilan etti. Bu dönemde hastaların takibi ile yapılan 3 çalışmanın ortak analizi ile helikobakter pilori enfeksiyonu olan hastalarda mide kanseri gelişme riski 4 kat artmış olarak bulundu. Bundan başka değişik yöntemlerle birçok çalışma yapıldı. Bu sonuçlara göre en iyimser tahminlerde bile mide kanserlerinin gelişmiş ülkelerde %31’i gelişmekte olan ülkelerde %51’i helikobakter pilori enfeksiyonu ilişkilidir. Bu da mide kanseri vakalarının yaklaşık olarak üçte birine helikobakter pilori enfeksiyonunun yol açtığını düşündürür. Bununla birlikte midesinde helikobakter pilori enfeksiyonu olan birçok hastada mide kanseri gelişmez. Araştırmalar genetik faktörlerin hastalığa yakalanmada etkin rol oynadığını düşündürtmektedir.
Helikobakter pilori enfeksiyonun midede sebep olduğu bir başka tümoral oluşum mide lenfomasıdır. Hatta mide lenfomasının ile helikobakter pilori enfensiyonu ilişkisi, mide kanseri ile helibakter pilori enfeksiyonu arasındaki ilişkiden daha belirgindir. Helikobakter pilori enfeksiyonu tamamen bitirildiğinde malt lenfomanın gerilediği, hatta tamamen kaybolduğu bildirilmiştir.
Kan grubu: Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kan grubu A olan kişiler, mide kanserine yakalanma açısından diğer kan gruplarını taşıyanlardan daha fazla risk altındadırlar.
Şişmanlık: Aşırı kilolu olmak bazı kanser türlerinde riski artırır. Mide kanseri bunlardan biridir.