Çağdaş sağlık hizmetlerinin gelişmesi ile Türkiye’de de kadının ömrü 70’li yaşlar sınırına dayandı. Ortalama menopoz yaşının 50 ?? olduğu göz önüne alınırsa kadın hayatının 1 /3’ünü menopoz döneminde yaşıyor.
O halde hiç de kısa sayılmayacak bu dönemi güzel geçirmek gerekiyor. Acıbadem Hastanesi Psikiyatri Konsültanı Doç. Dr. Ece Orhon Amerikalı bir doktorun sözünden yola çıkarak şöyle diyor: “Evet artık kadın yumurtlamıyor, adetten kesiliyor ama menopoz kadına sonbahardan ilkbahara geçiş gibi yeniden ilkbaharı yaşama hakkı da tanıyor.” Dolayısıyla kadın menopozu kazanılmış bir dönem olarak kabul edebilmeli ama kadınlar bunu kabullenemiyorlar.”
Neden mi? Öncelikle daha menopoza girmeden önce kadın olmanın getirdiği yaşanmış çok şey var. İlk adet, hamilelik,doğum ve kimi kadında görülen doğum sonrası depresyon bunlardan sadece birkaçı. İşte bu noktada 50’li yaşlardaki kadın hayatına şöyle bir bakıyor ki menopoz dönemine girmiş. Bu dönemde eğer evliyse çocuklarını evlendirmiş oluyor, ailesi ile ilgili hastalıkları ve ölümleri yaşıyor, kendi sağlık sorunları ile uğraşıyor.
Üstelik adet kesilmesi ile birlikte hormonal değişikliklere bağlı olarak fiziksel belirtiler görülüyor. Östrojen azalması ile vücutta bazı semptomlar ortaya çıkıyor. Ateş basması, sıcaklık hissi, gece terlemeleri, ödem oluşması, çarpıntı, uyuşukluk ve erken uyanma gibi belirtiler yaşanıyor. Otonom sinir sistemine bağlı olan belirtilerin hepsi östrojen azalması ve bitmesinden kaynaklanıyor. Aynı zamanda kırışıklar, kilo alma başlıyor yağlanma tipi değişerek karın bölgesinde yağlanma artıyor.
İşte tüm bu fiziksel belirtiler psikolojik etkilere yol açıyor. Doç. Dr. Orhon bu ilişkiyi şöyle açıklıyor: “Kadın menopozu gençlik elden gidiyor gibi algılıyor ve yaşlanıyorum diyor. Bunu bedeninde hissettiği gibi ruhunda da hissediyor.
Böylece cazibesini kaybettiğini düşünen kadın kendinden memnun olmuyor ve ruhsal çöküntü başlıyor. Böylece kararsızlıklar, sağlıkla ilgili korkular, yaşlanma endişesi kendini gösteriyor. Onunla gelen alınganlıklar, beceriksizlikler, yaşama sevinci azalması oluyor ve duygusal streslere karşı dirençleri azalıyor. İşte bu dönemde ailesinden, çevresinden biraz takdir görmek istiyor.”
Zaten yapılan araştırmalar kadınların yüzde 80’inde bu dönemde psikolojik belirtilerin arttığını gösteriyor. Ancak şu gerçeğin altını çizmek gerek ki bu, depresyon artıyor demek değil. Ama depresif ruh hali artıyor. Depresyonun belirli kriterleri var.
Depresyon hiçbir şeyden zevk alamama, hayattan kendini soyutlama ve ciddi uyku problemleri ile görülen bir teşhis. İşte bu nedenle kadınların menopoz döneminde jinekolog kadar psikiyatrist tarafından görülmesi gerekiyor. Doç. Dr. Ece Orhon bu noktada şunları söylüyor: “Eğer kadında depresyona geçiş durumu varsa ancak uzmanla buluştuğunda bu anlaşılır. Gerçekten depresyon durumu söz konusu ise derin depresyona girmeden tedavisi yapılmış olur. Böylece istenmeyen birtakım durumlar önlenir.”
Peki depresif ruh haline ve olası depresyona karşı nasıl bir önlem almak gerekiyor? Amerika’da 13 – 65 yaş arasında yapılan bir araştırma ilginç sonuçlar gösteriyor. Kadın hayatında iki dönemde problem var. İlki adolesan çağ, ikincisi ise menopoz.
Ergenlik çağında daha çok duygusal sorunlar nedeniyle psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkarken menopoz döneminde yaşanan fizyolojik etkilerle depresif belirtiler ortaya çıkıyor. Bu sebeple fiziksel etkileri azaltarak psikolojik faktörleri aza indirmek mümkün.
Bunun en iyi yolu azalan östrojeni yerine koymaktan geçiyor. Doç. Dr. Orhon bu noktada Türkiye’de yapılan bir araştırmadan söz ediyor: “Hormon tedavisi alan kadınları depresyon açısından inceledik. Düşük dozda östrojen ve anti depresan alanlarda depresif belirtilerin iyileşme oranının yüzde 80 düzeyinde olduğu görüldü. Bu sebeple ben menopoz döneminde hormon kullanılmasını doğru buluyorum.”
Kadın geçmişi ve yaşadıkları da depresyon riskini belirliyor. Menopoz kadının geçmişiyle hesaplaşma dönemi. Bu dönemde kadın yaşamına şöyle bir bakıp kendini değerlendiriyor. Doç. Dr. Orhon en çok karşılaştıkları durum hakkında şunları söylüyor: “ Türk kadını kendinden çok ailesini düşünüyor. Menopoz çağına geldiğinde bir bakıyor ki çocuklar evli, kocası belli yaşta, meslek kadını ise emekli olmuş.
Bütün yatırımları eşlerine ve çocuklarına yaptığı için mutsuz oluyor. Bu döneme gelmemiş genç kadınlara önerim var. Sadece çocuk aile için yatırım yapmasınlar yatırımları kendileri için de yapsınlar.”
Bu arada unutulmaması gereken bir nokta daha var. Menopozda sadece doğurganlık bitiyor. Dolayısıyla kadın adet derdinden ve doğum kontrolünden kurtuluyor. Böylece gebe kaldım kalmadım korkusu bitiyor. ABD’de yapılan araştırmalarda şu görülüyor: “Kadın menopoz döneminde oh rahatladım duygusu ile cinsel hayatı daha özgür yaşıyor.” Bu nedenle menopozu sadece bir sorunlar dönemi değil cinselliğin de dahil olduğu yeni bir hayatın başlangıcı görmek gerekiyor.
Kaynak: Hastane.com.tr