Larinks Travması, Larinks Travma
Larinks travmasının belirtileri ses kısıklığı, hemoptizi, subkutan amfizem, boyunda ağrı ya da hassasiyet, disfaji, stridor ve apnedir. Tedavi ve bütün değerlendirmelerden önce boyun vertebralarını muayene edin. Larinks kırığından şüphelenilen bir hastada hava yolunun sağlanması açısından trakeotomi yapılması endotrakeal entübasyondan daha uygundur. Trakeotomi daha fazla travma oluşmasını ve yanlış bir yola girilmesini önler. Larinks travmasından şüphelenildiğinde indi-rekt laringoskopi hastanın değerlendirilmesinde temel incelemedir. Mukozanın laseras-yonları, kırık kıkırdak parçalan ya da kaymış aritenoidlerle değişikliğe uğradığı durumlar anormal bulgu olarak kabul edilmelidir. BT bilinen travmayı (hasarı) doğrulamaktan çok tedavi seçimi kararının verilmesi açısından düşünülmelidir.
Laringogramlar hasara uğramış bir hava yolunda tehlike yaratır. Lateral ve AP yumuşak doku standart grafileri boyundaki havanın saptanması ve boyun vertebralarmın durumunun görülmesi açısından yararlıdır. Larinks travmaları genellikle toplumun etkin (aktif) grubunda ortaya çıkar (15-40 yaş arası). Çocuklarda daha ender görülür ancak anatomik olarak daha dar ve ödem nedeniyle hızla tı-kanabilen bir larinksi olan bu grupta erişkine göre çok daha tehlikelidir. Bu travmanın nedeni vakaların üçte ikisinde ulaşım araçları (otomobil ya da motosiklet) kazası olmak üzere geri kalan bölümünde iş kazaları ve intihar girişimleridir. BT’de derin yapılara yayı-lım saptanabilir, ancak BT işlevsel durum hakkında çok fazla bilgi vermez (örn. kordla-rın hareketinde kısıtlanma ya da mukoza hasarı). Bu nedenle deneyimli ellerde yapılan endoskopi uygulaması hem tedavi seçiminde hem de yerel bir girişimin uygulanmasında (örn. krikoariteroid lüksasyonunun redüksi-yonu) son derece yararlıdır.
Tirohioid membrandan geçen penetran yaralanmalarda paraglottik mesafeye kanama olur ve hava yolu tıkanabilir. Bu durum sesi etkilemez. Az miktardaki kanama rezorbe olabilir ancak aşırı derecede bir kanama organize olur ve supraglottiste stenoza yol açabilir. Kri-kotiroid membranın yaralanmalarında hava solunum yolunu terk ederek boyunda cerrahi amfizeme yol açar. Penetran yara (açık yara) bir valf gibi hareket eden tiroid dokusuyla örtülebilir. Kanama subglottik alanı doldurarak solunum tıkanıklığına yol açabilir ancak daha çok trakeadan aşağıya inerek öksürüğe neden olur.
Kunt travmalarda tiroid ya da krikoid kırığı enderdir ancak karate ve basketbolda hiyoid kırıkları sıktır. Bu yaralanmalarda paraglottik alanın yumuşak dokularına olan kanama ve hiyoidin kırık uçlarının baskısıyla yutma sırasındaki hareket ağrıya neden olur, dil kökü de şişerek disfajiye yol açar. İnteraritenoid alanda biriken kan da daha sonra stenoza yol açabilir.
Şiddetli kunt travmalarda larinks iskeleti kırılabilir. Tiroid kıkırdağın durumu kalsifikasyon derecesine dolayısıyla hastanın yaşına göre değişir. Tiroid kalsifiyeyse, servikal ver-tebralara doğru sıkışır ve elastik olma özelliği bulunmadığından, ilk duruşuna dönmez. Sonuçta yumurta gibi kırılabilir ve tiroid çıkıntısı kaybolur. Kalsifikasyon oluşmadıysa, elastik tiroid kıkırdak kırılmaz, çok az hasar olur ya da ön komissürde ayrışma olabilir. Epiglot arkaya doğru kayabilir. Tiroid, arkada servikal vertebraya doğru sıkıştığından, aritenoid-ler de birbiri üzerine biner. İnteraritenoid alanda kanama ve şişme ortaya çıkar.
Bıçakla yaralanma ve endüstriyel ya da tarım araçlarıyla delici yaralanma durumlarında supraglottik alana kanama varsa tedavi gerekir. Böyle durumlarda larinks açılır ve supraglottik alan boşaltılır. Kurşun yaralanmalarında genellikle kırık kıkırdak debride edilerek eksplorasyon uygulanır ve boyundaki damar ve sinirler ortaya konarak incelenir. Bazı çok ileri derecedeki vakalarda total larinjektomi gerekebilir.
Düşük şiddetteki kapalı yaralanmalarda genellikle larinksin açılması gerekmez ancak larinks ödemi ve hava yolu tıkanıklığı açısından en azından bir gece hastanede hasta izlenir. Spor yaralanmaları, boğma girişimleri ve zararlı dumanların solunması da aynı şekilde hastanın gözlem altında tutulmasını gerektirir. Ses ve solunum işlevleri bozulduğunda entübasyon uygulanarak larinks eksplo-rasyonu yapılır. Bunlarda ortaya çıkan glottis hasarında aritenoid artrodezi ya da laringeal ağ (web) oluşacağından ses kötü olarak kalabilir.
Larinks iskeleti hasarı genellikle stent koyarak onarılır. Yumuşak doku hasarında ise kanama durdurulur, gerekirse kanayan bölgelere sütür konur. Krikoidin hasarında birincil onarım çok önemlidir, başarısızlık durumunda kronik krikoid stenozu gelişebilir. Kriko-trakeal membranın ayrılması durumunda, tra-kea karinaya kadar serbestleştirilir, yukarıya çekilerek krikoidle uç uca anastomoz yapılır.
İleri derecedeki kapalı yaralanmalarda genellikle glottis ve subglottis birlikte tutulur. Yalnızca glottis tutulduysa, solunum düzelir, ancak subglottis hasarında hasta subglottik ste-noz açısından yeni cerrahi girişimlere hazır olmalıdır.
Stent, larinksin kıkırdak iskeleti parçalandıysa ya da önkomissür sağlam mukozayla onarılamayacaksa uygulanır. Stent genellikle sponjel ya da Porteks tüpü gibi yumuşak maddelerden yapılır. Ameliyattan dört hafta sonra stent çıkarılır. Onarım ilk 24 saatte yapıldıysa deri ya da mukoza grefi gerekmez.