Manyas’taki ilk kuş gribi vakalarına karşı alınan somut önlemler yeterli miydi? Hatalar yapıldı mı? Yapıldıysa neler?
Manyas’ta hastalık saptandıktan sonra hindi üretimi yapan çiftlik karantinaya alınmıştır. Yasal karantina süresi 21 gün olup Manyas’ta da 21 gün süreyle karantina uygulanmıştır. Ölen 1800 hindinin ücreti üreticiye ödenmiştir. Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanhğı’nın internet sitelerinde kıtalararası salgın durumunda yapılması gerekenler ile ilgili bir rehber niteliğinde Grip Pandemi Hazırlık Planı hazırlandığı bildirilmiştir. Referans laboratuar olarak Ankara’da bulunan Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi belirlenmiştir. Ancak bu önlemler çok daha genişletilmeliydi. Kuş gribi için yüksek riskli bir bölge olan Türkiye’de denetimlerin arttırılması, üreticilerin yanında özellikle halkın, sağlık personelinin ve risk gruplarının eğitilmesi yaygın bir şekilde yapılmalı, göçmen kuşların göç yolları üzerinde önlemler alınmalıydı.
Kuş gribi vakalarının görüldüğü ilk günden bugüne kadar alınan önlemler yeterli mi?
Hayır. Aslında Balıkesir Manyas’ta görülen salgın sonrasında kanatlıların ölümleri hakkında halkın iyi bir şekilde bilgilendirilmesi gerekmekteydi. Ancak Manyas’taki salgın sırasında medyanın kuş gribini ele alışındaki hatalar nedeniyle önce bir panik havası yaratılmış, sonrasında ise toplumun yetkililerce bilgilendirilmemesi nedeniyle de bu konuya karşı yabancılaşma oluşmuştur. Yani kuş gribinin ele alınış tarzı önce konuya yabancılaşmaya, sonra da toplumsal atalete yol açmıştır. Ayrıca Türkiye’nin kuş gribi görülmesi için yüksek risk oluşturmasından dolayı Ekim ayından itibaren çalışmaların ve denetimlerin sıkılaştırılması gerekirdi. Ocak 2006 ile beraber başlayan salgında ise yetkililer kuş gribi ile ilgili önlemleri almak için insan ölümlerinin olmasını beklemişlerdir. Ne araçların ve malzemelerin hareketi kısıtlanmış ne de gerekli itlaf çalışmaları zamanında ve yeterli yaygınlıkta başlatılabilmiştir. Üstelik kuş gribi şüphesi olan vakalara gerekli ilaç zamanında verilememiştir. Hâlâ alınmakta gecikilen önlemler bulunmaktadır.
Tavuk üreticisi şirketler kuş gribi vakalarını saklıyor olabilir mi?
Devletin tazminat olarak tavuğun değerinin altında fiyat verdiği ülkelerde, hayvanlarının öldüğünü açıklamak zarar etmelerine neden olacağından bunu yapmayan üreticilerin olduğu bilinmektedir. Ayrıca kuş gribi salgınları tavuk ürünlerinin yurtiçinde ve yurtdışında pazarlanmasını önemli ölçüde azalttığından ve devlet denetimleri çeşitli nedenlerle özel şirketlerde yeteri kadar mümkün olmadığından, üreticinin kuş ölümlerini saklaması olasılığı vardır.
Tarım bakanlığının kuş gribi salgınında üzerine düşen görevler nelerdir?
Acil eylem planının uygulamaya geçirilmesi gerekir. Derhal yetkili kurullar toplamalı, tüm personel ve kaynaklarının uygun olarak yerleştirilmesi sağlanmalıdır. Komşu ülke ve bazı uluslararası kuruluşlara bilgi verilmelidir. Kanatlı hayvanların hastalık şüphesi olan bölgelerde uygun şartlarda itlafı bir an önce gerçekleştirilmeli, ayrıca kedi, köpek, sığır, koyun gibi diğer hayvanların da hareketleri sınırlandırılmalıdır. Tavuk gübrelerinin zirai amaçlarla kullanılması hemen durdurulmalıdır. Hayvanlar için acil aşılama çalışmaları örgütlenmeli, üreticileri ve tüm halkı bilgilendirici araçlar hemen geliştirilmeli, basın organları halkın doğru bilgilendirilmesi ve eğitimi için kullanılmalı, raporların doğru ve eksiksiz tutulması sağlamalıdır. Salgınla ilgili olabilecek diğer tüm gruplarla (örneğin Sağlık Bakanlığı) irtibat halinde olmalıdır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmaları yeterli mi?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), influenza virüsünün her yıl değişikliklere uğrayarak grip salgınlara sebep olması ve 9-39 yılda bir kıtalararası salgına neden olması sebebiyle Küresel Grip Programını 1947’de oluşturmuştur. Nitekim kıtalararası grip salgınları kaçılmaz olup, buna hazırlıklı olunması gerekmektedir. Bu sebeple grip aşısı bileşiminde her yıl ayarlamalar yapılmaktadır. H5N1 virüsünün insanlarda kıtalararası salgına yol açma olasılığı nedeniyle başlanan aşı çalışmalarında H5Nl’e karşı aşı için hazırlanan virüs, maalesef DSÖ tarafından Nisan 2004’te Chiron ve Sanofil Pasteur’a verilmiştir. DSÖ’nün aşıyı üretme sorumluluğunu ilaç firmalarına vermesi toplum sağlığı açısından etik değildir. Aşıyı kâr alanı olarak gören bu ilaç tekellerinden ise henüz aşı ile ilgili yeni bir haber çıkmamıştır.
Kuş gribi virüsünün bugün için insandan insana geçmediği kesin mi?
Önlem alınmadan kişisel temas sonucu şüpheli bulaşma gösterilmiş olup (çocuktan anneye geçiş), henüz insandan insana damlacık yolu ile geçiş gösterilmemiştir. Vietnam’da yapılan bir çalışmada ailelerin kişi sayısı ve birlikte kalman süre arttıkça virüsün insana daha kolay adapte olabildiği gösterilmiştir. Bununla birlikte sağlık çalışanlarına hastanede bulaşma düşük orandadır. Ancak yine Vietnam’da bir hasta ile temas eden bir hemşirede ciddi hastalık görüldüğü bildirilmiştir. Virüs insandan insana geçebilecek özellik kazanırsa bulaşmanın korunmaşız yakın temas dışında damlacık yoluyla olacağı, bu sebeple hızla yayılabileceği düşünülmektedir.
Kuş gribinin henüz insandan insana geçmediği söyleniyor. Peki mutasyona uğrayıp geçmeye başlarsa ne yapmalıyız? Kalabalık mekanlardan ve toplu taşıma araçlarından uzak durmamız mı gerekir?
İnsandan insana geçiş söz konusu olursa kuş gribi virüsü şu anda tıpkı insan gribinin yayıldığı gibi hızla yayılabilir. Bu sebeple kalabalık mekanlar ve toplu taşıma bulaşı-cılık açısından çok riskli olacaktır. Hastalık ciddi oranlarda ölümcül seyredeceğinden böyle bir durumda bölge karantinaya alınacak ve giriş çıkışlar engellenecektir. Karantina önlemleri yanında alınması gereken daha pek çok önlem vardır. Tüm hastaneler ve sağlık personeli tam kapasiteyle çalışmalı ve acil eylem planları uygulanmaya başlamalıdır. Tabii bu durum önceden ayrıntılı bir eylem planının hazırlanmış olmasını gerektirir.
Kuş gribi insandan insana geçerse, dışarıdayken ağzımızı ve burnumuzu maskeyle kapatmamız yeterli mi? Yoksa eldiven takmak vb. önlemler almak gerekir mi?
Böyle bir durum kıtalararası salgının her an başlayabileceği anlamına gelir. Grip salgınları kolay yayılma özelliğine sahiptirler. Uluslararası yayılımm başladığı durumda salgının kontrolü çok güç olacaktır. Dolayısıyla sadece maske hatta eldiven takmak yeterli olmayacaktır. Karantina ilan edilmesi, kişi ve araçların hareketinin görevli olanların dışında sınırlandırılması söz konusu olacaktır. Eğer aşı geliştirilmiş ise bu durumda en etkili olan yöntem aşılamanın yaygın ve hızlı bir şekilde yapılması olacaktır. Bölgede tüm kanatlı hayvanların uygun şartlarda öldürülmesi, virüs bulaştığı düşünülen alet ve araçların temizlik ve dezenfeksiyonunun görevlilerce yapılması gereklidir.
Kuş gribi virüsü insandan insana bulaşır hale geldikten sonra (tahminen) ne kadar zamanda aşı üretilebilir? Bu aşının gerçekten işe yarar olduğu ve insanlarda kullanılabileceği (tahminen) ne kadar zamanda anlaşılır?
Aşının üretilmesi için gerekli süre en az 4 aydır. Ancak bu süre daha önceden aşı geliştirilmiş ve test edilmiş ise gerekli olan süredir. Eğer aşıyı geliştirmek daha önceden mümkün olmamışsa bu aşıyı geliştirmek, test etmek ve üretim için milyonlarca döllemiş yumurtayı toplamak için gerekli süre 250 günü bulabilir.
İlaç stoklamanın bir anlamı var mı? Hangi ilaçları stoklamalıyız?
Ortaya çıkması olası salgının H5N1 tarafından gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ve yeni virüsün hangi ilaçlara duyarlı olacağını şimdiden bilmek mümkün değildir. Bu sebeple ilaç stoklamanın bir anlamı olmayabilir. Yine de, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, ülkelerin nüfuslarının en az yüzde 25’ine yetecek kadar antiviral ilaç depolamaları önerilmektedir.
İlaç şirketleri bu işten kâr etmek için neler yapabilir? Bunlara karşı ne tür önlemler almalıyız?
Şimdiye dek ilaç şirketleri salgınlar dışında pek çok durumda kârlarını artırmanın yollarını aradılar. Hatta bazı durumlarda bazı ilaç tekellerinin kârlarını artırmak için normal sağlık durumlarını da hastalık gibi tanımladıkları ve piyasaya yeni bir hastalık ve bunun yanında bu hastalığa uygun ilaç ile çıktıkları görülebilir. Hiperkolesterolemi, osteoporoz, distimik bozukluk vb. yeni hastalıklar bunlar arasında sayılmaktadır. Dolayısıyla bu durumu da fırsat bilmeleri içten bile değildir. Zaten kuş gribi salgın olasılığı ile beraber Roche firması elinde bulunan virüse etkili olabilecek ilacın (Tamiflu) stoklarını tüketmiştir bile. Bunun dışında grip aşısı üreten firmalar da bu yıl normalden daha fazla aşı satarak kârlarını arttırmışlardır. Elbette bu hem medya desteği ile, hem de bu ilaç firmalarının ilaçlarını pazarlamaya ayırdıkları bütçenin çok olması ile ilgilidir. Oysa sağlık çalışanlarının ve halkın bilimsel bilgilere bilimsel yollarla ulaşması sağlanmalıdır. İlaç tekellerinin bilimsel çalışma olarak sundukları çalışmalar ya da yaptıkları reklamlar bilimsellikten uzaktır.