Kuş Gribi Hakkında Temel Bilgiler
Kuş gribi nedir? Kuş Gribi Nasıl
“Kuş gribi” ya da “tavuk vebası” olarak bilinen “avian influenza”, “influenza” adlı virüsün A tipinin yol açtığı, bulaşıcı bir kuş hastalığıdır. Virüsün B ve C tipleri de bulunmakta, ama yalnızca A tipi, kıtalararası (pandemik) salgınlara yol açabilmektedir.
Tüm kuşların kuş gribine yakalanabileceği düşünülmekle birlikte, bazı türler bu hastalığa karşı diğerlerinden daha dirençlidir. Virüsün bazı türleri daha hafif hastalıklara yol açarken bazı türleri de yüksek derecede bulaşıcı ve öldürücüdür. Hastalık oluşturma gücü yüksek kuş gribi türleri hızla yayılır, ağır hastalıklara ve hızlı ölümlere neden olur. Ölüm oranı yüzde 100’e yaklaşabilir.
İnfluenza A virüslerinin 16 tane H ve 9 tane N alt tipi bulunmaktadır. Bunlardan yalnızca H5 ve H7 virüslerinin bir bölümünün hastalık oluşturma gücü (patojenite) yüksektir.
Bugün bilindiği kadarıyla, kümes hayvanlarına, H5 ve H7 virüslerinin hastalık oluşturma gücü düşük biçimleri bulaşmaktadır. Ancak hayvan sürüleri içinde dolaşma olanağını bulduklarında, bu virüsler, birkaç ay içinde, mutasyona uğrayarak, hastalık oluşturma gücü yüksek biçimlere evrilebilmektedir. Kümes hayvanlarında H5 ya da H7 virüslerinin saptanması, bu nedenle, ilk hastalık belirtileri hafif bile olsa, ciddi bir tehlike işareti olarak görülür.
Göçmen su kuşları ve özellikle yabanördekleri kuş gribi virüslerinin doğal havuzudur ve bu kuşlar aynı zamanda bulaşıma (enfeksiyon) en dirençli kuşlardır. Tavuklar ve hindiler gibi evcil kümes hayvanları arasında hızlı ölümlere yol açan grip salgınlarının ortaya çıkması daha kolaydır.
Evcil hayvan sürülerinin göçmen yabani su kuşlarıyla doğrudan ya da dolaylı teması, salgın hastalıkların en sık nedenidir. Canlı kuş pazarları da salgın hastalıkların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamıştır.
Kuş gribi neden tehlikeli? Kuş Gribi Belirtileri
Yakın geçmişte yapılan araştırmalar, hastalık oluşturma gücü düşük virüslerin kümes hayvanları arasındaki kısa bir dolaşma süresinin ardından hastalık oluşturma gücü yüksek virüslere dönüşebildiklerini göstermiştir. ABD’de 1983-84 yıllarında ortaya çıkan bir salgın sırasında, H5N2 virüsü başlangıçta az sayıda ölüme yol açmış, ama altı ay içinde hastalık oluşturma gücü artmış ve ölüm oranı yüzde 90’a yaklaşmıştır. Bu salgının denetim altına alınabilmesi için 17 milyondan fazla kanatlı hayvan itlaf edilmiştir. İtalya’da ise, 1999-2001 yıllarındaki bir salgın sırasında, H7N1 virüsü 9 ay içinde hastalık oluşturma gücü yüksek bir biçime dönüşmüş ve 13 milyondan fazla kanatlı hayvan ölmüş ya da itlaf edilmiştir.
Virüsün bulaştığı çiftliklerin karantinaya alınması ve hastalanmış ya da virüs bulaşma riski taşıyan sürülerin itlaf edilmesi, salgınla mücadelenin standart biçimidir. Fazlasıyla bulaşıcı olan grip virüsleri, çiftlikler arasında, tarımsal ekipman, araçlar, yemler, kafesler ya da giysiler aracılığıyla bile taşınabilmektedir. Hastalık oluşturma gücü yüksek virüsler, özellikle düşük sıcaklıklarda, canlılıklarını çok uzun süre koruyabilirler. Yapılan araştırmalar, son yıllarda dünya gündeminde olan H5N1 virüsünün, düşük sıcaklıklarda (4°C), kuş dışkılarında en az 35 gün boyunca canlı kalabildiğini göstermiştir.
İnsanlarda mevsimsel salgınlara yol açanları da dahil olmak üzere A tipi grip virüslerinin tümü genetik açıdan gevşek bir yapıya sahiptir ve bunlar genetik bilgilerin kopyalanması sırasında hataları önleyen mekanizmalardan yoksundur. Bu nedenle, taşıyıcılarının savunma sistemlerini kolaylıkla aşarlar.
Grip virüslerinin genetik yapılarının sık ve sürekli değişmesi, sürekli izlemeyi ve grip aşılarının bileşiminin her yıl düzeltilmesini gerekli kılar. Dünya Sağlık Örgütü, 1947’den bu yana, bir Küresel Grip Programı’na sahiptir.
Grip virüslerinin halk sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturan bir başka özellikleri daha vardır: A tipi grip virüsleri genetik malzeme alışverişi yapabilir ve birleşebilirler. Bu tür durumlarda, ebeveynlik yapan virüslerden farklı yeni alt tipler ortaya çıkar. Virüslerin taşıyıcılığını yapan insanların bu yeni alt tiplere bağışıklığı bulunmayacağından, öldürücü kıtalararası salgınlar olası hale gelir. Bunun gerçekleşmesi için, yeni alt tiplerin, insandan insana bulaşabilen grip virüslerinin genlerine sahip olmaları gerekir.
Kuş Gribinden
Hem kuş hem de memeli virüslerinin bulaşabildiği domuzlar, insan ve kuş virüslerine ait genetik malzemenin birleşerek yeni bir alt tip yaratması için gerekli “karıştırma teknesi” olarak işlev görebilmektedir. Ancak yakın geçmişte ikinci bir mekanizmanın daha bulunduğu saptanmıştır: Kanatlılar arasında dolaşan 15 kuş gribi virüs tipinden en azından bazıları için insanlar da bir “karıştırma teknesi” olarak işlev görebilmektedir.
Kuş gribi virüsleri, normalde, kuşlar ve domuzlar dışındaki türlere bulaşmaz. Kuş gribi virüslerinin insanlara bulaşması, ilk olarak, 1997 yılında, Hong Kong’da kayıtlara geçti. H5N1 virüsü 18 insanda hastalığa yol açtı ve bunların 6’sı öldü. Aynı dönemde Hong Kong’un kümes hayvanları arasında hastalık oluşturma gücü yüksek bir kuş gribi salgını vardı.
Yapılan yoğun araştırmalar sonucunda, hastalığın insanlara bulaşmasının nedeninin, virüsün bulaştığı kümes hayvanlarıyla yakın temas olduğu saptandı. Genetik araştırmalar, virüsün doğrudan doğruya kuşlardan insanlara sıçradığını gösterdi. Virüs, sağlık çalışanlarına da sınırlı ölçülerde de olsa bulaşmış, ancak ciddi hastalıklara yol açmamıştı.
Üç gün içinde Hong Kong’daki tüm kümes hayvanlarının (tahminen yaklaşık 1.5 milyon kanatlı) itlaf edilmesi insanlara virüs geçişi olasılığını düşürürken, olası bir kıtalararası salgını engelledi.