Kemoterapi gören kanser hastaları ile AIDS ve şeker hastalarının dış kulak yoluna mikrop girmesine karşı çok duyarlı olduğu, yıkama suyu ile buraya girecek antibiyotik tedavisine direnç gösteren bakterilerin, hastalık oluşturup yayıldığı takdirde ölümle sonuçlanabilen sorunlar yaratabileceği bildirildi.
Dış kulak yolunun kendine özgü (serümen sekresyon adı verilen) ve sarı-kahve renkli koyu kıvamlı bir salgısı olduğunu anlatan Özgirgin, bunun doğal ve fizyolojik bir durum olduğunu ifade etti. Özgirgin, bu salgının, kulaktaki minik titrek tüyler sayesinde dışarıya doğru yavaş yavaş dış kulak yolundan kulak kepçesine itildiğini bildirdi.
Özgirgin, biriken kirlerin yanlış yapılan temizleme nedeniyle kulağı tıkayabildiğini belirterek, “Kir, kulak pamuklarıyla temizlenmeye çalışılırsa kulak yolundaki kir biraz içeriye doğru itilmiş olur ve kulak salgısını dışarı atan tüylerin hareketi bozulur.
Bu arada, salgı salgılanmaya devam eder ancak tüyler çalışmadığı için dışarı atılamaz ve salgı birikmesine yol açar. Dışarı atılamadığı için de birikerek kulak kanalını tamamen kapatır ve problem başlar. Kulak kanalını tamamen doldurana kadar şikayet yapmaz” diye konuştu.
Kulak temizliğinde kulak çöpü yerine nemli bir pamukla, görünen yerdeki kirin alınmasının yeterli olduğunu dile getiren Özgirgin, çöplerin kulağın girişine fazla sokulmaması gerektiğini kaydetti.
“İşitme kaybı olabilir”
Özgirgin, bazı kişilerde bu salgının, dış kulak yolundaki anatomik düzensizlikler ve dış kulak yolunu örten cildin yapısı nedeniyle dışarıya doğru yönlendirilemediğinden dış kulak yolunda birikim yaparak kulak yolunu tıkayabildiğini kaydetti.
Dış kulak yolunun tam tıkanması ile yaklaşık yüzde 30 oranında işitme kaybı olabileceğine dikkati çeken Özgirgin, “Bu süreç çok yavaş gelişirse hasta tarafından hissedilmeyebilir.
Ancak, denize girdikten veya banyo yaptıktan sonra, dış kulak yoluna suyun teması ile bu kir (buşon) şişer ve şişmesi ile birlikte kişi, ani bir tıkanıklık hisseder. Bu şikayet, genellikle doktora başvuru nedenidir. Bu durumda nadiren ağrı görülür ancak bazen hassas kişilerde hafif acıma ya da baskı hissedilebilir” diye konuştu.
“Bağışıklık sistemi baskılananlar için riskli”
Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerin, enfeksiyona karşı duyarlı olduğuna dikkati çeken Özgirgin, şunları kaydetti:
“Kulak yıkama suyunda var olabilecek antibiyotik tedavisine direnç gösteren bazı bakteriler, kulağın yıkanması sırasında dış kulak yolu cildine girerlerse ve burada çoğalıp çevre dokulara yayılırsa ciddi bir durum ortaya çıkar.
Dış kulak yolunun hemen altındaki bölge ve kafa kaidesi gözenekli bir dokuya sahiptir. Enfeksiyon, hayati öneme sahip olan bu bölgede kolay ilerler. İşte kulak yıkama suyu ile buraya girecek antibiyotik tedavisine direnç gösteren bakteriler, hastalık oluşturup yayıldığı takdirde ölümle sonuçlanabilen sorunlar oluşturabilir. Bu nedenle kulağı yıkanacak hastaların durumlarının önceden bilinmesinde yarar vardır. Bunu da ancak doktor sorgulayabilir.”
“Kulak zarı delinebilir”
Özgirgin, buşon temizliğinin KBB hekimleri tarafından yapılması gerektiğini belirterek, “Buşon temizliği sırasında en sık görülen komplikasyon, kulak zarının delinmesidir. Eğer üzerine enfeksiyon eklenmez ise genelde bu tip kulak zarı delikleri kendiliğinden kapanır” dedi.
Daha önceden kulak zarı delik hastalarda, yıkama suyunun orta kulağa kaçarak iltihaplanmaya neden olabileceğini ifade eden Özgirgin, buşon temizliğinin yıkama, küretle veya forsepsle tutma ya da vakumlu sistemlerle (aspiratör) çekme şeklinde yapıldığını söyledi.
Özgirgin, en sık kullanılan kulak yıkama yönteminde, suyun temiz ve vücut ısısında olmasına özen gösterilmesi gerektiğini belirterek, “Aksi takdirde baş dönmesine neden olabilir. Ayrıca kullanılacak şırınga da temiz olmalıdır” diye konuştu.