Kronik yorgunluk sendromu çok yaygın bir sağlık sorunu olmasa da bir çok kişiyi etkilemektedir. Hastalık, henüz çok iyi tanınmayan, bu sebeple de çoğu kez tanısı konulamamıştır ve gözden kaçmaktadır.
Bazı belirtileri, kısa süreli bellekte veya konsantrasyonda önemli bozulma, boğaz ağrısı, baş ağrısı, uyuklama, şişkinlik, göğüs ağrısı, kronik öksürük, diare, sersemlik, ağız ve göz kuruluğu, kulak ağrısı, çarpıntı, çene ağrısı, sabah katılığı, bulantı, gece terlemesi, psikolojik problemler (depresyon, sinirlilik, anksiyete, panik atak), nefes darlığı, deri duyarlılığı, karıncalanma hissi ve kilo kaybı gibi semptomların varlığı da ifade edilir.
Hastalık, yaklaşık yüzde 70 oranında kadınları ve özellikle de 30-50 yaş grubunu etkisi altına alıyor. Kronik yorgunluk sendromu yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Bu sendromun etkisi altında kalan kişiler, ciddi bir işgücü kaybına uğruyor.
Tedavisi öncelikle kendi elimizdedir. Bunun için, öncelikle stresi kontrol etmeyi bilmeliyiz. Herkesin bir stres eşiği vardır ve bu eşiği aşmamak gerekir. Düzenli hayat tarzı, hafif fiziksel egzersizler, sağlıklı beslenmek ve ideal kiloyu korumak da kronik yorgunluk sendromu ve benzeri rahatsızlıklardan korunmak için uygulanması gereken temel kurallardır.
Mümkünse iş yoğunluğunu azaltmak, sorumlulukları paylaşmak veya kısa süreli iş ortamından uzaklaşmak faydalı olabilir.