Kronik Hipertansiyon ve Gebelik
Gebe kadınlarda hipertansiyonun tiplerinden herhangi biri olabilir. Çoğunlukla birincil hipertansiyon (esansiyel hipertansiyon) veya daha az sıklıkla sekonden hipertansiyon (renal arter stenozu, aort koarktasyonu, böbrek hastalığı, feokromasitoma, primer aldosteronizm, vs) olabilir. Hipertansiyonun gebelikten önce bilinmesi veya erken dönemde saptanması tanıya yardımcı olur. Kronik hipertansiyonda preeklamsi, akut tübüler ve kortikal nekroz, intrauterin gelişmede bozukluk ve fetusda ölüm riski ve sıklığı artar. Gebeliğin ilk yarısında kan basıncında düşme görüldüğünden hipertansiyon farkedilmeyebilir. Ancak 20 haftada kan basıncı yüksek ise hemen her zaman kronik hipertansiyon söz konusudur. Gebeliğin ilk yarısında hipertansiyonu olanlarda eğer tabloya preeklamsi de eklenmiş ise fetusun gelişimi genellikle kötüdür ve annede serebral hemorajiler görülebilir. Serum Cr düzeyi 2 mg/dL üzerinde olanlarda ise gebelikten sonra son dönem kronik böbrek yetmezliği gelişme olasılığı % 30’dur, bu nedenle söz konusu bu kadınların gebe kalmamaları önerilir.
Komplikasyonsuz kronik hipertansiyonları olan gebelerde farklılık olmaz, normotansif gebeler gibidir. Ancak bunlarda düşük ağırlıklı bebek ve bunun sonucunda ileride hipertansiyon gelişme şansı yüksek çocuk doğurma riski mevcuttur.
Tedavide hafıf-orta şiddetli hipertansiyonu olanlar yakından izlenmeli ve gestasyonun 37. Haftasında doğurtulmalıdır. Kronik hipertansiyonlularda diyastolik kan basıncı 100 mmHg üzerinde yada uç organ hasarı yada altta yatan böbrek hastalığı varsa kan basıncı daha da düşükken ve diyastolik kan basıncı 105 mmHg üzerinde ise tedaviye hemen başlanmalıdır (Diyastolik kan basıncı normal gebelikte 2.trimesterde 75 mmHg ve gebeliğin son aylarında 85 mmHg olarak kabul edilmektedir).
Kronik Hipertansiyon Üzerine Eklenen Preeklamsi
Preeklamsi, önceden hipertansiyonu bulunan kadınlarda önceden normotansif olanlardan daha sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Bu insidens %10 ile %50 arasında değişmektedir. Bu hastaların %1’de eklamsi gelişir ve daha sonraki gebeliklerde de preeklamsi riski daha fazladır. Bir çalışmada kronik hipertansiyonlularda preeklamsi tekrarlama sıklığı % 71 ‘dir. Bu hastalarda akut böbrek yetmezliği ve intravasküler koagülasyon gelişebilir.
Geç veya Geçici Hipertansiyon
Bu gruba giren hastalan ayırdetmek çok zordur. Gebeliğin ileri dönemlerinde ortaya çıkan hipertansiyon şeklinde görülür. Beraberinde ödem ve proteinüri olmaz. Doğumdan sonra 10. günden itibaren kan basıncı normale döner. Geçici hipertansiyon daha sonraki gebeliklerde tekrar ortaya çıkar ve böylece çoğu zaman multipar kadınlarda yanlışlıkla preeklamsi tanısı konulmasına neden olur. Bu gruptaki kadınlar uzun dönemde esansiyel hipertansiyon gelişimine daha yatkın olan kişilerdir
Postpartum Hipertansiyon
Yukarıda belirttiğimiz gibi preeklamsi ve eklamsi doğumdan sonra da görülebilmektedir. Yapılan bir çalışmada normotansif 136 gebenin % 12’de diyastolik kan basıncı doğum sonraki dört günde 100 mmHg üzerinde bulunmuştur. Doğumdan sonraki 6 haftada, hipertansiyon öyküsü olmayan gebelerde % 4-17 oranında hipertansiyona rastlanmıştır. Bu durum gebelikteki hemodinamik ve hormonal değişikliklerin gizlendiği bir erken dönem primer hipertansiyonun açığa çıkması şeklinde yorumlanabilir.