Kolon Kanseri ve Kemoterapi
Yineleyen ya da metastaz yapan kanseri olanların çoğu için ameliyat olanaklı değildir ve tedavinin başlıca dayanağı kemoterapi olacaktır. Ender durumda kemoterapi ameliyattan alınan sonuçları iyileştirmekte kullanılabilir, ama daha çok esas tedavi olarak uygulanır.
Son birkaç yıldır, metastaz yapmış kolorektal kanser için uygulanan kemoterapide önemli ilerlemeler oldu, Avastin ve Erbitux gibi “hedef gözeten” antikor tedavileri dahil olmak üzere, bir dizi yeni ilaç çıktı. (Avastin ve Erbitux, bağışıklık sisteminin enfeksiyonlarla savaşmak için kullandığı antikorların kanserli hücrelerin büyüyüp yayılmasına neden olan sinyalleri engellemek için tasarlanmış benzerliridir.)
Bu gelişmeler metastaz yapan kolorektal kanseri olanlarla ilgili sağkalım beklentisini ortalama bir yıldan iki yıla çıkardı ve kolorektal kanser tedavisinin ardından daha uzun süre yaşayan insanların sayısını artırdı.
Bu başarı tüm bu ilaçların bir arada kullanılmasından çok seçeneklerin birden fazla olmasına bağlı olarak gerçekleşti. Başlangıçtaki kemoterapi seçeneği büyük oranda tedaviyi gören kişiye ve olası tıbbi sorunlarına bağlıdır.
En sık önerilen seçeneklerden biri FOLFOX artı Avastindir. Kan pıhtıları ya da kanamayla ilgili daha önce sorun yaşanmışsa, Avastin kullanılmayabilir. Diyabet gibi bir rahatsızlığa bağlı bir sinir hasarı söz konusuysa Oksaliplatinyerine İrinotekan seçilebilir (FOLFIRI).
Öte yandan bu rejimlerden hiçbiri sonsuza dek işe yaramayacaktır, çünkü kolorektal kanser hücreleri zamanla kemoterapi ilaçlarına direnç geliştirecektir. Kanser tekrar büyümeye başladığında bir sonraki adım oksaliplatin yerine irinotekan geçirmek ya da tam tersi olacaktır.
Üçüncü basamak tedavide ya tek başına ya da irinotekanla birlikte Erbituks verilmektedir. Bu kararların hastayı tanıyan bir onkolog tarafından verilmesi gerekir. Bu seçenekleri genelleştirmek kolay değildir.
Koîorektal kanser üzerindeki etkilerinin görülmesi ve tedavinin başlarında daha fazla sayıda ilaç kullanımıyla daha iyi sonuçlar elde edilip edilmeyeceğinin anlaşılması için yeni ilaçlar üzerinde klinik deneyler sürdürülüyor.
Bazı kemoterapi tekniklerinde doğrudan karaciğer hedef alınabilir. Bu, ilacın doğrudan karaciğere giden atardamara verilmesiyle yapılır.
Transarteriyel kemoembolizasyon (TACE)
Bu işlemde, kasıktaki atardamardan karaciğeri besleyen atardamara doğru bir kateter sokulur ve kemoterapiyle karıştırılmış ufak parçalanabilir boncuklar veya yağ enjekte edilir. Bu boncuklar ya da yağ kan akışını yavaşlatır ve kemoterapinin karaciğerde daha uzun süre kalmasına olanak verir (bu yöntem, hepatoma gibi başka kanserlerde koîorektal kanserde olduğundan daha sık kullanılmaktadır).
Hepatik arter infüzyonu (HAI)
HAI yönteminde karaciğeri besleyen atardamara ameliyatla bir kateder yerleştirilir ve bunun içinden 5-FUdR gibi bir ilaç pompalanır (5-FudR, 5-FU’nun karaciğer üzerinde daha etkili bir tipidir ve bu biçimde verildiğinde bedenin geri kalanı için daha az zarar vericidir). Karaciğer üzerindeki olası bir toksisite nedeniyle işlemin bu tekniği iyi bilen uzmanlar tarafından yapılması gerekir. En çok karaciğer tümörlerinin alınmasının ardından etkilidir.