Boğazda rahatsızlık hissi, öksürük ve burun akıntısı ile seyreden hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar ise tedavi edici özelliğe sahip değil. İlaçların geçici bir rahatlama sağladıklarını söyleyen Prof. Dr. Yavuz Baykal, “İlaçlar hastalığın erken döneminde kullanılmalı” diyor.
Soğuk algınlığına yakalanmamanın, hastalanıldığı takdirde ise iyileşmenin yollarını Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal anlattı:
Soğuk algınlığı çeşitli virüslere bağlı olarak ortaya çıkan ve kendini boğazda rahatsızlık hissi, öksürük ve burun akıntısı ile gösteren virüslere bağlı bir enfeksiyon hastalığıdır. İki yüzden fazla farklı virüs soğuk algınlığına neden olabilmektedir. Bunlardan rinovirüsler hastalığın 1/3’inden sorumludur ve 110 farklı rinovirüs tipi vardır.
Erişkinler bir yıl içersinde 2-4 kez hastalığa yakalanırken; çocuklar yılda 6-8 kez gibi daha yüksek oranlarda hastalığa yakalanabilirler. Hastalık daha çok Eylül ve Mayıs ayları arasında ortaya çıkar.
Soğuk algınlığı oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. Sıklıkla virüs içeren hava damlacıkları ve virüsün bulunduğu eşyalarla temas ile bulaşır. Çocuklar hastalığı erişkinlere göre daha ağır geçirirler ve ateş daha sıktır. Sigara içenlerde hastalık belirtileri daha ağır seyreder.
Soğuk algınlığı birkaç gün içersinde iyileşen bir hastalıktır. Bununla beraber virüs vücudun diğer kısımlarına yayılarak sinüzit, kulak iltihaplanması ve bronşite neden olabilmektedir. Uzamış öksürük durumlarında sinüzit akla gelmelidir. Astım, kronik bronşit ve amfizemli hastalarda şikayetler birkaç haftaya kadar uzayabilir. Yine soğuk algınlığı sonrası öksürük 4-8 haftaya kadar sürebilmektedir. Bu tip öksürükler astım benzeri şikayetlerle ilişkili olabilir ve astım ilaçlarının kullanılmasını gerektirebilir. Soğuk algınlığı olan bir kişiler;
- Şikayetleri ağırlaşırsa
- Ateşleri yükselirse
- Kulakta ağrı oluşursa
- Sinüzit tipi baş ağrısı oluşursa
- Öksürük uzarsa
- Astım gibi kronik akciğer problemi gelişirse derhal doktora başvurulmalıdırlar.
Hava değişimlerinin soğuk algınlığına neden olduğuna dair hiçbir bilimsel veri yoktur. Yine egzersiz, diyet ve büyümüş bademcik ile genizetinin soğuk algınlığına yatkınlık yarattığına dair de hiçbir kanıt yoktur.
Hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar tedavi edici özelliğe sahip değillerdir. Kullanıldıklarında hastalarda geçici bir rahatlama sağlarlar. İlaçlar hastalığın erken döneminde rahatsızlıklar oluşmaya başladığında kullanılmalıdırlar. Özellikle çocuklarınıza ilaç verirken dikkatli olunması gerekir. Tedavide ağrı ve ateş için parasetamol, aspirin gibi ilaçlar kullanılırsa da, bu ilaçlardan aspirinin çocuklarda (5-12 yaş) karaciğer ve nörolojik rahatsızlıklarla kendini gösteren “Reye sendromu”na yol açması nedeniyle kullanılması önerilmez. Yine bu ilaçlar astımı tetikleyebileceği ve ülsere neden olabileceğinden dikkatli olunmalıdır.
Hastalarda burun tıkanıklığı, öksürük ve burun akıntısı dekonjestan, antihistaminik veya bunların kombinasyonu ile tedavi edilebilir. Tiroid hastalığı ve hipertansiyonu olanların burun tıkanıklığı giderici ilaçları kullanmamaları önerilir.
Halk arasında yaygın kullanılan ekinezya, ökaliptus, garlik, bal, limon, çinko ve C vitamini gibi bitkisel kaynaklı maddelerin yararlı olduğuna dair hiçbir bilimsel veri yoktur. Hastalar uygun miktarlarda sıvı almalıdırlar. Günde 8 bardak su veya meyve suyu boğazın daha yumuşak olmasını ve akıntının kolaylaşmasını sağlayacaktır. Kafein içeren kahve, çay ve kolalı içecekler ile alkolden uzak durulmalıdır, çünkü bu ilaçlar susuzluğa neden olarak boğazı kurutacaktır.
Kaynak: Hastane.com.tr