Erciyes Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Aktaş, kınanın yüksek dozda ve uzun süre geniş yüzeylerde kullanılmasının karaciğer ve rahim kanserine neden olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Aktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kınanın antibakteriyel özelliği bulunduğunu, mantar hastalığı ve bakterilere karşı kullanılabileceğini belirtti.
Kınanın antibakteriyel özelliği nedeniyle kısa süreli kullanılabileceğini ancak yüksek dozda ve uzun süre geniş yüzeylerde kullanıldığında karaciğer ve rahim kanserine neden olduğunu ifade eden Aktaş, şöyle konuştu:
”Kına özellikle saç kıllarının dibinden çok çabuk emilerek kana geçer. Saç köklerinin emme gücü çok yüksektir. Dışarıdan temas eden maddeleri adeta sünger gibi emerler. Deriye damlatılan bir madde saatlerce emilmeden durur ama saça damlatılan madde kıl kökünden çok çabuk emilir. Sedef hastalarında uzun süre saçlı deride kullanılan kortizonlu sular ve losyonlar da çok çabuk emildiği için hastayı şişirir.”
Aktaş, kuaförlerin kullandığı saç boyalarına da kınanın bazı türlerinin karıştırıldığını, bu boyaların bazılarının kanserojen bir madde olan kadmiyum sülfit içerdiğini söyledi.
Dövme yapımında kullanılan kadmiyum ve kadmiyum sülfit gibi metal elementlerin de kansere neden olabileceğine dikkati çeken Aktaş, şunları kaydetti:
”Türkiye’de kullanılan dövme boyaları genellikle demir ve kurşun tozu, kül ve kibrit fosforundan yapılıyor. Bu maddelerin kanserojen etkisi düşüktür. Ancak Avrupa’da kadmiyum ve kadmiyum sülfit denilen metal elementler kullanıyorlar. Kırmızı ve yeşil renk veren bu elementler kadmiyum pil yapımında da kullanılıyor. Bu elementler güneş gördüğü zaman hücreleri dejenere ederek kanserleştiriyor.”
Aktaş, dövme yapımında kullanılan iğnelerin de vücudu tahriş edip enfeksiyona neden olduğunu belirterek, ”Kirli iğne uçları stafilokok ve streptekok gibi bakterileri vücuda taşıyabilir. Bu bakteriler bazen kana geçerek böbreği ve karaciğeri harap eder” dedi.