Şişman bireylerde kanser görülme sıklığının normal kilolu kişileri oranla iki kat daha fazla olduğu biliniyor. Öte yandan kanser hastalarının doğru beslenmesi tedavinin seyrini de etkileyebiliyor.
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir, kanser ve beslenme arasındaki ilişkiyi anlattı.
Kilolu olmak ve kanser arasındaki ilişkiyi açıklayabilir misiniz?
Kadın ve erkeklerde görülen kanser vakalarının %35’i beslenme alışkanlıklarına bağlıyken, şişman bireylerde kanser görülme sıklığı iki kat daha fazla olmaktadır. Bu nedenle şişman veya obez bireylerde başta meme, kolon, rahim (endometrium), özefagus (yemek borusu) ve böbrek kanserinin görülme riski ideal kilodaki bireylere kıyasla daha yüksektir. Ayrıca, obezitenin, serviks, safra kesesi, lenfoma, yumurtalık, pankreas, tiroid ve prostat kanserlerinin de riskini arttırdığı bilinmektedir. Bunun yanında kilo kaybının, meme kanseri gibi bazı spesifik kanser türlerinin oluşma riskini azalttığı, çeşitli araştırmalarla da kanıtlanmıştır.
Beslenme alışkanlıkların kanserden korunmada etkisi var mıdır?
Beslenme alışkanlıklarının da kanser riski üzerinde etkili olduğunu biliyoruz. Yüksek kalori alımının obezite için risk faktörü oluşturup, kanser riskini arttırdığı kabul edilmektedir. Bunun yanında beslenmemizde yapacağımız bazı değişiklikler kanser riskini olumlu yönde etkilemektedir. Örnek olarak, sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme düzeni, akciğer, ağız, özefagus, mide ve kolon kanseri riskini düşürdüğü bilinmektedir.
Meyve ve sebzelerin yapısında bulunan C vitamini, E vitamini, karotenoidler ve diğer birçok fitokimyasallar gibi bir takım antioksidan maddeler, metabolizma sonucu açığa çıkan oksidan maddeleri etkisiz hale getirerek kanser gelişimini önlediği bilinmektedir.
Oksidan maddeler hücre hasarına neden olarak kanser riskini arttırmaktadır. İşte bu mekanizmanın önlenmesinde vücut meyve ve sebzelerdeki antioksidan maddeleri kullanır. Antioksidan preperatların kanseri önlediğine yönelik klinik çalışmalar henüz yeterli değildir. Bu nedenle şu an için kanserden korunmanın ve bu antioksidan maddeleri vücuda almanın en güvenli, kolay ve ucuz yolu taze sebze ve meyveleri tüketmektir.
Kanserden korunma adına hangi besinleri tüketmek ve hangi besinlerden uzak durmak gerekiyor?
Alkol tüketimininde çeşitli kanser türlerinin oluşma riskini arttırdığı bilinmekte olup bu kanserler arasında ağız, gırtlak, karaciğer ve meme kanserleri başta gelmektedir. Bu nedenle özellikle bu kanser türleri oluşma riskini taşıyan bireyler alkol tüketimini sınırlandırmalıdır.
Posa yada lif insanlar tarafından sindirilemeyen bir çeşit karbonhidrat türü olup bir çok hastalığın önlenmesinde ve denetlenmesinde rol oynamaktadır. Kurubaklagiller, tam tahıl ürünleri, meyve ve sebzelerde bulunan posanın kanser oluşma riskini azalttığı bilinmektedir. Beslenmemizde bulunan yağ miktarı ve türü de kanser oluşumunu direkt ve dolaylı yoldan etkileyebilmektedir.
Öncelikle yüksek doymuş yağ tüketiminin kanser risikini arttırabileceği bilinmekte olup özellikle balıkta bulunan omega-3 yağ asidi, zeytin ve kanola yağında bulunan tekli doymamış yağ asitleri ve diğer çoklu doymamış yağ asitlerinin de kanser riskini düşürebileceği bilinmektedir. Yüksek yağ tüketimi, diyetle fazla kalori alınmasına yol açarak obeziteyi ve beraberinde obeziteye bağlı gelişen kanser türlerini de getirebilmektedir.
Sosis, sucuk, salam gibi birtakım işlenmiş et ürünlerinin de kanser oluşumunu sağlayan nitrit gibi birtakım koruyucu maddeler içerdiği bilinmektedir. Bu gibi besinlerin yapısına renk vermesi ve tazeliğini koruması amacıyla konulan nitrit, vücutta nitrozaminlere dönüşerek hücre hasarına neden olmaktadır. Bu nedenle bu besinler tüketilmemeli, tüketildiği taktirde, bu besinlerin zararlı etkilerini azaltan C vitamininden zengin besinlerle tüketilmelidir.
Besinleri pişirme de kanserden korunmak için dikkat edilmesi gereken bir başka önemli uygulamadır. Araştırmalar, yağda kızartma, ateşe yakın yapılan ızgara işlemleri gibi besinin hızlı pişmesini sağlayan pişirme yöntemlerinin, kanser riskini arttıran birtakım kimyasal maddelerin açığa çıkmasına neden olduğunu göstermiştir. Bu nedenle suda ve buharda haşlama, buğlama ve fırında pişirme yöntemleri daha az kimyasal açığa çıkmasına neden oldukları için tercih edilmesi gereken pişirme yöntemleridir.
Fiziksel aktivitenin de kanser gelişimini önlediği çeşitli araştırmalarla gösterilmiş olup bu kanserler arasında meme, kolon, prostat ve rahim kanserleri gelmektedir. Fiziksel aktivite sağlıklı kiloya erişme ve sağlıklı kilonun sürdürülmesinde katkısı olduğu için obeziteye bağlı gelişen kanser türlerinin de önlenmesinde büyük önem taşımaktadır.
Kaynak: Hastane.com.tr