Kalbi yapay olarak uyaran ilk üreteçler doğru akımla çalışan hantal aygıtlardı. Zamanla uzun ömürlü pille çalışan, vücudun içine yerleştirilebilen, sigara paketi kadar küçük ve hafif pacemaker‘lar üretildi. Böylece hastalar vücutlarının dışında bir aygıta bağlı olma zorunluluğundan kurtuldular.
Günümüzde kullanılan aygıtlar uyarı işlevini gören ve pilleri içeren bir kutudan oluşur. Silindiri andıran bu aygıtların çapı 4-5 cm, yüksekliği 2-3 cm kadardır. Kutudan belirli teknik özellikler taşıyan iki metal elektrot çıkar; elektrotların serbest ucu elektriksel uyarıları taşımak üzere kalp kasına yerleştirilir. Yapay elektriksel uyarının kalp kası lifleri ve bir bütün olarak kalbin işlevi üzerindeki etkilerini değerlendirmek amacıyla yürütülen deneysel araştırmalar, kalp kası liflerinin, özellikle de iletim dokusunun liflerinin bu uyarılardan olumsuz etkilenmediğini göstermiştir.
Yapay elektrik uyarısının yüksek frekanslı olması koşuluyla kalp kolayca ritmine kavuşur. Hatta bazı olgularda olumlu etkiler de ortaya çıkar; örneğin yorgun bir kalp kası lifi yapay olarak uyarıldığında yorgunluk belirtilerinin kaybolduğu görülür. Elektrikle uyarılmanın kalbin bütünü üzerindeki etkileri konusunda da çeşitli gözlemler yapılmıştır.
Kalp durmasında elektrikle yapay uyarı ancak kalbin durmasından sonraki 10 dakika içinde yapılırsa başanlı olabilir. Bu durumda kandaki potasyum düzeyinin büyük önemi vardır; potasyum düzeyi litrede 10-12 mEq sınırını aştığında kalp elektrikle uyarıya yanıt vermez.
Pacemaker kalbi acil olarak, kısa ve orta süreli olarak ve uzun süreli ya da kalıcı olarak elektrikle uyarmak için kullanılabilir.