Kalp Damar Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı
Kalp Damar Hastalıklarında Tanı
Kan Testleri
Kalp hastalıklarının tanısı için sıklıkla kullanılan kan testleri şunlardır.
Eritrosit Sayımı: Eritrosit sayısı normalde 4-6 milyon/mm3 olup, dokuların yetersiz oksijenlenmesine neden olan hastalıklarda artar, akut eklem romatizması ve subakut bakteriyel endokarditte genellikle azalır.
Lökosit Sayımı: Normalde lökosit değeri 5-10 bin/mm3 olup kalbin enfeksiyon hastalıklarında ve miyokart enfarktüsünü izleyen günlerde artar.
Eritrosit Sedimantasyon Hızı (ESR): Eritrositlerin bir saat içindeki çökme hızı ESR olarak adlandırılır. Normal değeri 1 saatte 6-20 mm’dir. Akut eklem romatizması, miyokard enfarktüsü ve kalbin enfeksiyon hastalıklarında artar.
Protrombin Zamanı: Normalde 11-12.5 saniye olan bu süre, kumadin ve benzeri antikoagülan ilaç alan kişilerde uzar. Pratikte antikoagülan ilaç dozunu ayarlamak için kullanılır. Pıhtılaşma Zamanı: Normalde 3-8 dakika olan bu süre, heparin ve benzeri antikoagülan ilaç alan kişilerde uzar. Pratikte antikoagülan ilaç dozunu ayarlamak için kullanılır.
Serum Lipid Çalışmaları: Atherosklerotik hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan testlerdir. Bunların başlıcaları ve normal değerleri aşağıda-verilmiştir.
Total Lipid = 400-1000 mg/dl. . Fosfolipid =150-380 mg/dl. . Trigliserit= 40-150 mg/dl. . Kolesterol =150-250 mg/dl.
Lipidler (kolesterol, trigliserid ve fosfolipid) kanda proteinlerle birleşerek taşınırlar. Bu protein ve)ipid kombinasyonuna lipoprotein adı verilir.
Kolesterol taşındığı kombinasyonun yoğunluğuna göre ikiye ayrılır. Düşük dansiteli üpoproteinter (LoVv Dansity Lypoproteins = LDL) ve yüksek dansiteli lipoproteinler (High Dansity Lypoproteins = HDL). LDL damar duvarında kolestrol birikimine neden olurken HDL bu kolesterolün birikimine engel olmaktadır. Kandaki toplam kolesterolün yaklaşık % 70’i LDL’dir. LDL’nin kanda 130 mg/dl altında olması uygundur. 16Q mg/dl LDL için yüksek düzey olarak kabul edilir.
Kan lipitlerine bakılmadan önce kişinin iki hafta normal diyet alması ve en az 12-14 saat aç bırakılması gerekir. Eğer olanak varsa en az üç hafta hastaya tiroit ilaçları, steroit, kontraseptif ve kan lipitlerini düşürücü ilaçlar verilmemelidir.
Kan Kültürü: Kardiyovasküler sistemin enfeksiyon hastalıklarında enfeksiyon ajanını tanımlayabilmek amacı ile’ yapılır. Bu işlemde hastadan alınan venöz kan örneği uygun besi yerine ekilir. Üreme olduğu takdirde mikroorganizmanın duyarlı olduğu antibiyotiği saptayabilmek amacıyla antibiyogram da yapılır.
Kan Gazları: Kalp hastalıklarının tanı ve değerlendirilmesinde P02 ve PC02 değerlerine bakılır.
Kandaki oksijenin basıncı anlammda kullanılan P02’nin azalması hipoksi olarak adlandırılır. Alveol havasında P02 103 mmHg iken
bu oran arterial kanda 75-100 mmHg, venöz kanda ise 35-40 mmHg’dir.
PC02 : kandaki karbondioksidin basıncı olup dinlenme anında al-veoler havada ve venöz kanda 40 mmHg, arteriyal kanda ise 35-3Ş mmHg’dir.
Kanda PC02’nin herhangi bir nedenle yükselmesi hiperkapni, azalması ise hipokapni olarak adlandırılır.
Serolojik Testler: Sifilitik aortada tanı için VDRL (Veneral Disease Research Laboratories = Veneral Hastalıkları Araştırma Laboratu-var testi) yapılır.
Kan Üre Nitrojeni (BUN): Kardiyovasküler hastalıklar zamanla böbrek fonksiyonlarını da etkileyebilir. Bu nedenle böbrek fonksiyonlarının bir göstergesi olan BUN değeri kan testlerinin rutinleri arasında yer alır. Normal değeri 8-28 mg/dl’dir.
İdrar Muayenesi
Kardiyovasküler hastalıkların böbrek fonksiyonlarına etkisi olup olmadığına ya da beraberinde glomerulonefrit, hipertansiyon ya da diyabetes mellitus gibi sistemik bir hastalığın bulunup bulunmadığına karar verebilmek için idrar şekeri, idrarda protein ya da daha ileri idrar tetkikleri yapılabilir.
Kardiyak Enzim Çalışmaları
Kreatinin Fosfokinaz (CPK) : Bu enzim kalp kası hücrelerinde fazla miktarda bulunmaktadır. Kalp kasında bir hasar olduğu zaman 6 saat sonra kanda CPK değeri yükselmeye başlar, 18 saat sonra en üst düzeye ulaşır ve 2-3 gün içinde normale iner. CPK tek başına kalp kası hasarı tanısı için yeterli değildir. Çünkü iskelet kasında da bulunan bu enzimin değeri ağır egzersizlerde ve intramüs-küler enjeksiyonlarda da artabilmektedir. Normal değeri 5-75 mU/ml’dir.
Serum Glutamik Oksaloasetik Transaminaz (SGOT): Sıklıkla Serum Aspartat Transaminaz (AST) adı da verilen bu enzim kalp ve karaciğer hücrelerinde yüksek konsantrasyonlarda, iskelet kası, böbrek ve pankreas hücrelerinde ise daha az bulunmaktadır. Miyokart hücresi harabiyetini izleyen 6-10 saat içinde kanda AST değeri yükselmeye başlar, 12-48 saat içinde en yüksek değerine ulaşır, 3-4 gün içinde ise normal değerine iner. Anstabil anjina, pe-rikardit ve romatizmal kalp hastalıklarında değeri yükselmez. Normal değeri 12-36 U/ml ya da 5-40 IU/l’dir.
Laktik Dehidrogenaz (LDH): LDH kalp, karaciğer, böbrek, iskelet kası, beyin, akciğer gibi organizmanın birçok dokusunda bulunmaktadır. Miyokard enfarktüsünü izleyen 24-72 saat içinde kanda LDH düzeyi yükselmeye başlar. 3-4 gün içinde en yüksek değerine ulaşır ve yaklaşık olarak 14 günde normal değerine iner. Bu durumda LDH, miyokard enfarktüsünün erken tanısı için kullanılabilir bir tetkik değildir. Ancak elektroforez yöntemi ile LDH-1 den LDH-5’e kadar 5 LDH izoenzimi ayrıştırılabilir. LDH-1 kalp kası hücresi ile eritrositlerde yoğun olarak bulunan izoenzimdir. Bu nedenle miyokard enfarktüsü geçiren hastalacda tanı için daha özel bir gösterge olabilir. LDH’ın normal değeri 90-200 U/ml dir.
Alfahidroksibütirad Dehidrogenaz (HBD) : Bu enzim miyokard enfarktüsü geçiren hastalarda LDH gibi seyir gösterir. Normal değeri 114-290 U/ml’dir.
Grafik Teknikler
Fonokardiyografi: Genellikle kalp seslerinin kalıcı bir kaydı olması amacıyla uygulanan bu tetkik işleminde hastanın göğsüne yerleştirilen özel bir mikrofon ile en düşük vibrasyonlu kalp sesleri bile özel bir kağıda kaydedilebilir.
Ekokardiyografi: Ultrasonik ses dalgalarının transduser aracılığıyla toraks ve kalbe iletilmesi ve dokulardan yansıyan dalgaların özel bir kağıda kaydedilmesi esasına dayanılarak gerçekleştirilen bu işlemle perikardiyal efüzyon, mitral kapak hastalıkları, subaortik ste-noz, kardiyomiyopati, kalp tümörü ve konjenital kapak hastalıklarının tanısı konabilir.
Elektrokardiyografi (EKG): Kalbin her sistol ve diyastolünde rn+yo-kartda oluşan elektriksel impulsların özel bir kağıda kaydedilmesi işlemidir. Elektrokardiyograf adı verilen araçlarla uygulanan bu tetkik işleminde ortaya çıkan traseye elektrokardiyogram denir. İşlem sırasında hastanın dört ekstremitesine birer elektrot bağlanır. Beşinci elektrot ise hastanın göğsünde belirli yerlere yerleştirilir. Göğüs ve ekstremitelerdeki elektrotların değişik kombinasyonları ise “lead” olarak adlandırılır. Elektrokardiyogram 12 lead’den oluşur.
Eforlu EKG: Stres ya da efor sırasında EKG de oluşabilecek değişiklikleri saptamak amacıyla uygulanan bu tetkik işleminde kalp atımları maksimum düzeye kadar yükseltilir. Bunun için gefeken efor, iki basamaklı bir merdiven, kondisyon bisikleti ya da yürüme bandı kullanılarak sağlanır. Bu sırada hastada göğüs ağrısı, dispne ileri derecede taşirkardi ya da tansiyon arteriyelde düşme olursa teste devam edilmez. Hasta tetkike geldiği sırada en az dört saat boyunca sigara da dahil olmak üzere hiç bir şey yememiş ve içmemiş olmalıdır. Testten önce hastanın EKG’si çekilir ve yaşam bulguları ölçülerek kaydedilir. Test sırasında da hastanın kalp atımları monitörden izlenir, tansiyonu ise aralıklı olarak ölçülerek kaydedilir. Testten sonra hastanın durumu normaie dönünceye kadar her 5-10 dakikada bir EKG çekilir ve yaşam bulguları ölçülerek kaydedilir.
Holter Monitörü: Standart EKG kalp vurumlarını kısa bir zaman için kaydetmektedir. Holter monitörünü takan hastanın EKG’sini ise tüm gün boyunca ve daha uzun süre kaydedebilmek olasıdır. Böylece rutin EKG’de kaydedilmeyen htm bozuklukları, hasta evde ve işteyken kaydedilebilir. Holter monitörü aynı zamanda pace ma-ker’ın ve farmakolojik antiaritmik’ tedavinin etkinliğini değerlendirmede hekime yardımcı olur.
Radyolojik Teknikler
Floroskopi: Bu teknikte hasta karanlık bir odada önünde röntgen tüpü bulunan bir ekranın arkasında oturur.Hekim ekranın diğer tarafından bakarak, kalp, akciğer ve büyük .damarların hareketlerini değerlendirir.
Göğüs röntgeni: Bu işlem ile kalbin şekli, büyüklüğü, kenarlarının durumu, mediyasten ve diyafragma gibi toraks yapıları değerlendirilebilir.
Kalp Sintigrafisi: Kalp hastalıklarının tanısında kullanılan güvenli bir yöntemdir. Bu tetkik işleminde hastaya IV yolla radyoaktif madde enjekte edildikten sonra bir radyasyon dedektörü aracılığıyla kalbin imajı kağıt üzerine kaydedilir. Kalp sintigrafisi ile koroner arterlerin kanlanması, ventrikül fonksiyonları, perikardiyal efüzyon olup olmadığı, miyokartda iskemi ve enfarkt alanı olup olmadığı değerlendirilebilir.
Anjiyokardiyografi: Anjiyokardiyografi, kalp kateterizasyonu sırasında hastaya arter ya da ven yolu ile radyoopak madde verilerek gerçekleştirilir. Enjeksiyondan sonra seri halinde filmler çekilebilir ve bu filmler sineanjiyografik teknik ile tekrar izlenebilir. Radyoopak madde kalp katerizasyonu tekniği ile direkt olarak koroner arterlere verilirse işlem koroner anjiyografi olarak adlandırılır. Anjiyokardiyografi, kalbin, valvüllerin ve büyük damarların durumunu gözle görülür hale getirebilir. Bu nedenle anjiyokardiyografi kalp cerrahisinden önce, değerlendirmelerin yapılabilmesi için gerekli bir tetkik işlemidir.
Kalp Kateterizasyonu: Kalbin ve çevresindeki büyük damarların değerlendirilmesine olanak tanıyan bir teknik ve bir tetkik işlemidir. İşlem, periferal bir ven ya da arter aracılığıyla kalbe ince, uzun ve bükülebilir bir kateterin sokulmasını içerir. Kateter aracılığıyla kalp boşlukları ve büyük damarlardaki basınçlar ölçülebilir, radyoopak madde enjekte edilerek koroner anjiyografi yapılabilir, kalp boşluklarından kan örnekleri alınarak, P02, PC02 ve pH ölçümleri gerçekleştirilebilir. Daralmış koroner arterler genişletilebilir (PTCA= Perkü-tan Koroner Anjiyoplasti) ve daralmış kalp kapakları genişletilebilir (Balon Valvüloplasti).
Kalp kateterizasyonu ile yapılabilen ölçümlerin başlıcaları aşağıda verilmiştir;
Santral Venöz Basınç (CVP): Superior Vena Kavanın basıncıdır. Normalde 2-14 cm H20’dur.
Sol Ventrikül Basıncı: Sol ventrikülün sistol sırasındaki basıncıdır. Normalde 90-140 mmHg’dır.
Pulmoner Arter Basıncı: Pulmoner arterin basıncı olup normal değeri 15-28/5-16 mmHg’dir.
Pulmoner Kapiller Uç (Wedge) Basıncı: Pulmoner venüilerdeki basınç olup, bu ölçüm indirekt olarak sol ventrikülün basıncını göstermektedir. Normalde 6-15 mmHg’dir.
Arteriyal Basınç: Sistol sırasında kanın arter çeperine yaptığı basınçtır. Aort basıncına eşdeğerdir. Normal değerleri 90-140/60-90 mmHg’dir. Bu değerler kişilerin yaşına ve aktivite durumlarına göre değişebilir.
İşlemin Uygulanışı ve Hemşirelik Bakımı
– Hasta işlemden önce 6-8 saat süre ile aç bırakılır, işlemden 3 saat öncesinden kadar sıvı besinler alınabilir.
– İşlemden yarım saat önce hastaya premedikasyon yapılır.
– Hasta işlemin yapılacağı özel odaya alınır. Bu oda ameliyathane koşullarında hazırlanmıştır.
– İşlemden önce kişinin iyot alerjisi olup olmadığını anlamak için deri testi yapılır.
– Kalp atımlarının izleneceği EKG monitörü bağlanır.
– Hastaya lokal anestezi uygulanarak kateterin sokulacağı damar çıkarılır.
– Sağ kalpte çalışılacaksa steril radyoopak kateter antekübital ya da femoral venden superior ya da inferior vena kavalar yolu ile sağ at-riuma kadar ilerletilir. Daha sonra triküspit kapak yolu ile sağ ventri-küle geçirilir. Bu sırada kateterin ilerleyişi floroskopi ile izlenir.
– İşlem süresince oluşabilecek aritmiler açısından hastanın kalp atımları monitörden izlenir, kan basıncı kontrol edilir.
– Sol kalp kateterizasyonu için kateter, femoral ya da brakial arter yolu ile aortadan kalbe iletilir, ya da sağ kalp kateterizasyonu sırasında interatrial septum delinerek sol atriuma geçilir.
– Kalp boşluklarına girildikten sonra p02 PC02 ve pH ölçümleri için kateterden kan örnekleri alınır.
– Radyoopak boya, kateter yolu ile verilerek kalp ve büyük damarları gösteren seri filmler çekilir.
– Radyoopak madde, kişide alerjik reaksiyon gelişmesine neden olabilir. Bu açıdan hastada ileri derecede taşikardi, solunum sıkıntısı belirtileri izlenir.
– Sağ ve sol kalp ile ilgili çalışmalar tamamlanınca kateter çekilir. Damara girilen bölge kapatılır. Bölgeye basınç uygulanır.
– Kişiye kateter uygulanan eksteremitesini birkaç saat (8-12 saat) hareket ettirmemesi söylenir.
– İşlemden sonra ilk 4-6 saat yaşam belirtileri sık izlenir. Ponksiyon yapılmış olan bölge kanama açısından kontrol edilir.
– Kateter yapılan bölgenin altında periferal nabız olup olmadığı izlenir.
– işlemin yapıldığı ekstremite renk ve ısı açısından diğeri ile karşılaştırılır.
Kalp kateterizasyonunu komplikasyonları ise şunlardır:
– Ventriküler fibrilasyona kadar varabilen aritmiler,
– Kateter tarafından kalbin delinmesi,
– İşlem sırasında damarlardan kopan aterosklerotik plakların dolaşıma katılması ile miyokart infarktüsü ya da felç,
– Tromboz, emboli, anevrizma ya da kanama gibi periferik arter komplikasyonları,
– Anaflaktik şoka kadar varabilen alerjik reaksiyonlar,
– Enfeksiyon
Elektrofizyolojik Çalışmalar (EPS): Elektrofizyolojik çalışma kalbin elektriksel aktivitesini değerlendirmeye yönelik invazif bir me-toddur. Elektrofizyolojik kateter dört elektrottu, distalinde kaydedicisi ile birlikte pace makeri de bulunan bir kateterdir. Kateter floroskopi klavuzluğunda femoral, bazilik ya da subklavian ven aracılığıyla kalbe gönderilir. Yapılan çalışmalar kalp ritim bozukluklarının mekanizmasını anlayabilmeye yöneliktir. Elektrofizyolojik çalışma ile supraventriküler ve ventriküler htm bozuklukları arasında farklılıklar ayırdedilebilir, sinoatriyal ya da atrioventriküler düğümlerin fonksiyon bozuklukları değerlendirilebilir, hastanın pace-maker gereksinimi olup olmadığı belirlenebilir, aynı zamanda antiaritmik ilaçların kalp üzerindeki etkileri değerlendirilebilir.