Kalp Damar Hastalıkları Tedavisi, Damar Hastalıkları
Bacaklarında hastalıklı atardamarlar bulunan kişiler, kapalı damarların çevresindeki collateral channellerini canlı tutmak için, kendilerini ellerinden geldiği kadar yürüyüş yapmaya zorlamalıdır. Elbette hızlı yürüyemezler, her zamankinden daha yavaş yürümelidirler, ama zamanla collateral’lar açıldıkça daha uzaklara ve daha hızlı yürüyebilme gücü kazanırlar. Yürüme, collaterallerin gelişmesi bakımından en iyi uyarıcıdır.
Ayak bakımı, atardamar hastalıklarında, özellikle şeker hastalığında çok önemlidir… Ayakkabılar ayağa iyi oturmalı, topuğu ve ayak ucunu sıkmamalı, tırnakların arasında yara çıkmasını önlemek için tırnaklar özenle kesilmiş olmalıdır. Soğuğa açılmaktan kaçınmalı, soğuk mevsimlerde sıcak tutan eldiven, çorap ve iç çamaşırları giymelidir. Fazla kiloların verilmesi de önemlidir, çünkü bacakların taşıdığı yük artar. Bütün doktorlar, sigaranın, damar hastalıklarını ve kan pıhtılaşmasını artırdığını kabul etmiştir. Aşırı olmayan alkol ise, genellikle zararsızdır. Şeker hastalığı varsa, teşhis ve tedavi edilmelidir. Her gün fazla miktarda aspirin alınarak, şahdamarmdaki atheroma kaynaklı mikro-emboliden ileri gelen hafif inmeler azaltılabilir ya da durdurulabilir. Bu tedavi biçimi, doktorlar arasında tartışmalıdır.
Vasodilator’lar, yani küçük atardamarları genişletici ilaçlar yaygın biçimde kullanıldıkları halde, aslında hiçbir yararları yoktur. Anti-coagulant ilaçlar (kanın pıhtılaşmasını önlerler) ise, bir ara, atardamarlardaki kapanmaları önlemede başarılı gibi göründüler-se de, uzun sürede yararlı olmadıkları anlaşıldı.
Atardamar Cerrahisi
Aşağıda çeşitli atardamar hastalıkları için uygulanan cerrahi tekniklerden söz edilmektedir. Ancak, unutulmamalıdır ki, bu hastalıkların şiddetli olmayan türlerine yakalanmış olanların çoğu için, ameliyata gerek yoktur, böyle bir istek de savunulamaz.
Damarlara parça ekleme
Damara eklenecek parça konusunda ilk akla gelen, bir ölüden alınacak damar, yani homograft’tı. 1950’lerin başlarında aort aneurysmleri için bu yöntem kullanılmaya başlandı. Homograftların mikroptan arındırılmaları ve saklanmaları bir çok sorunlar çıkarmıştı, ama bunlar sırasıyla, önce irradiation ve sonra da soğuk kurutma ile böyük ölçüde çözümlendi. Homograftlar bozulmaya ve genişlemeye çok yatkındılar; uygun yani sağlıklı ve bu yüzden yaşlanmamış parçaların sağlanmasında güçlükler çekiliyordu. Böylelikle araştırmalar, yapay parçaların keşfedilmesine yöneldi.
Hemen anlaşıldı ki, bu tür bir yapay damarın çeperi, doku hücrelerinin geçmesine izin verecek ölçüde gözenekli bir astar yapısına sahip olmalı ve yapay parçanın çevre dokularla kaynaşmasını da engellememeliydi. Üstelik çeperdeki gözenekler, içerdeki kanın dökülmesine yol açmamalıydı. Sorun 1953’de, örülmüş ya da dokunmuş “Dacron” parçaları üretilmesiyle çözümlendi. Üretilen bu parçalar kanla temas edince, gözeneklerinde kan pıhtıları oluşarak kanın dışarı akmasını önlüyor, ama doku hücrelerinin geçişini engellemiyordu. Dacrao parçaları, düz ya da çatallı ve dört milimetreden yirmi milimetreye kadar, ya da daha geniş çaplı tüplerde üretilmektedir. Bugün kimi cerrahlar, Gortex graft adı verilen ve zamanla tıkanma olasılığı daha az olan yeni tip plastik boruları yeğlemektedir.
Yapay damarlar çok kullanışlı olmasına ve geniş atardamarlarda çok iyi sonuçlar vermesine karşın; yürek atardamarları, bacak, diz ve daha aşağıda kalan küçük atardamarlarda başarılı olamamaktadır. Saphenous toplardamarında (bacakta deriye yakın ana toplardamar) ya da koldan alınmış, deriye yakın toplardamarda ise, uzun süreli bir başarı gözlenmektedir. Bu damarlar önce dikkatle yerlerinden alınıyor, yan dallar düğümlenerek kapatılıyor, sonra yukarıdan aşağı tersine çevriliyor, ve artık hastalıklı atardamarın yerine dikildiğinde kanın akışını durdurmuyor.
En son buluş ise biograftlardır. Bunlar (daha önce anneyi bebeğe bağlayan) göbek kordonlarının doğum evlerinden toplanması ve özel yöntemlerle güçlendirilmesiyle elde edilmişlerdir. Özellikle hastanın bacağından alınan toplardamarın elverişli olmaması halinde, biograftlar, çapları çok küçük olduğundan, küçük atardamarların yerine takılabilmektedir,
Kapanmış atardamarların tedavisi
Yaşları ve sağlık durumları ne olursa olsun, atardamarlarındaki tıkanıklıklar kangrene dönüşebilecek olan kişiler, bir kez arteriography’ lerini çektirmelidirler. Böylece sympathectomy (bakınız bir sonraki bölüm)’ye ek olarak, atardamara parça ekleme işleminin yapılıp yapılamayacağını ve durumda bir değişiklik sağlayıp sağlayamayacağını anlamak kolaylaşacaktır. Aksi takdirde organın kesilip atılması kaçınılmaz olacaktır. Aralıklı cladication’a (bacak kaslarındaki kan yetmezliği yüzünden yürüme güçlüğü) tutulmuş birisinin, —hele o kişi yaşlı ise ya da yürek ve akciğerlerinden ciddi rahatsızlığı varsa— ameliyat edilmesi doğru değildir ve o kişi hastalığıyla başbaşa yaşamaya teşvik edilir. Claudication genç bir insanda baş gösterip onun çalışmasını, dolaşmasını ya da boş vakitlerinde eylemlerini ciddi olarak sınırladığında, arteriography, atardamara bir parça eklemenin olanaklı olup olmadığını görebilmek açısından yararlı olacaktır.
Aneurysmlerin doğrudan ameliyatının başarılmasından sonra, daralmış ya da kapanmış atardamar bölgelerinin üzerinden, bir damar parçası ile köprü kurularak kanın serbestçe akıtılmasına küçük bir adım kaldığı belliydi. Bu yolla yürek, beyin, bağırsak, böbrek ve bacak atardamarlarındaki rahatsızlıklar giderilebiliyordu. Bir atardamar daraldığında ya da kapandığında, genellikle damarın o bölümünün kesilip atılması gerekli ya da istenilir bir şey değildir; onun yerine şimdi yaygın biçimde kullanılan teknik şudur: Eklenecek damar parçasının bir ucu, atardamarın hastalıklı bölümünün biraz yukarısına, öbür ucu da yine hastalıklı bölümün biraz aşağısına dikilir; bu işlem by-pass grafting adıyla anılır. Üstünlüğü şuradadır ki, gerek atardamarın yan dallarındaki kan akışına, gerekse daralma baş gösteren bölümden sürüp giden kan akışına hiç karışmaz; by-pass işlemi, atardamarın sağlıklı olan üst ve alt bölümleri arasında ek bir kan akışı sağlar.
Bir başka yöntem, atardamarı çok kısa süreli açmak ve onu tıkayan pıhtı ve kalıntıları temizledikten sonra kapatmaktır. Bu tekniğe endarterectomy adı verilir. Damar daha sonra, ya hiç ek parça kullanılmadan dikilir, ya da araya bir yama ‘patcn graft’ —bacak toplardamarının gusset’i veya yapay başka bir madde— konulup genişletilerek dikilir. Endarterectomy eskiden de, bacak atardamarlarındaki daha büyük tıkanıklıkların tedavisinde kullanılırdı. Günümüzde by-pass teknikleri çok daha yaygın biçimde onun yerini almış durumdadır.
Bacaktaki küçük atardamarların onarılmasında başarı oranı genel olarak düşerken, karın bölgesindeki büyük damarların onarılması, uzun sureli ve başarılı sonuçlar vermektedir. Arteriogramlar diz arkasında ve aşağısındaki küçük damarların çok hasta olduğunu gösterdiğinde, ameliyat sonuçları genellikle kötü olmaktadır.
Sympathectomy Nedir
Kol ve bacaklardaki sempatik sinirler, kaslara ha-ber taşıyan ve duyu ileten öteki sinirlerden bütünüyle ayrıdırlar. Sempatik sinirler, kan damarlarının çeperleri boyunca ve en küçük atardamarların kas tabakasına kadar uzanırlar. Bu damarları daraltarak (vasoconstriction) kan akışını azaltabilirler
Araştırmacılar şunu gözlemlemiştir ki, tavşanların sempatik sinirleri ameliyatla alındığı zaman, bu sinirlerin bulunduğu bölgedeki deride sıcaklık artışı olmuştur. El ve ayak soğukluklarının, atardamar rahatsızlığından ileri gelip gelmediğini anlamak ve bu rahatsızlığı iyileştirmek amacıyla, sempatik sinirlerin bölünmesi —sympathectomy— insanlar üzerinde ilk kez 1920’lerde denendi.
El ve ayağa giden sempatik sinirler ameliyatla kesilecek olursa, deriye yakın atardamarlar genişler ve bu bölgedeki kan akışı düzene girer. Sympathectomy, çoğu zaman özellikle bacak atardamarlarının düzeltilmesinde kullanılır. Başka durumlar için kullanıldığı ender örneklerden biri, ayak derisinde ischaemia (kan eksikliği)dir. Bu tür rahatsızlıklarda bir darlar düzelmesi söz konusu değildir.
Kola giden sempatik sinirler, genellikle köprücük kemiğinin üstünde açılan küçük bir delikten girilerek kesilirler; kimi zaman bu delik, koltukaltında da açılabilir. Bu işleme cervical sympathectomy adı verilir. Bacaklara giden sempatik sinirler ise, ornurganın önünden ve aynı hizada aşağıya, karına doğru iner ve göbek bölgesinde açılacak küçük bir delik aracılığıyla kesilebilir; buna da lumbar sympathectomy denir.
Uzmanlar, sympathectomy’nin Raynaud görüngüsü tedavisindeki uzun süreli değeri konusunda farklı görüşler ileri sürerler. Bu görüngü fazla sıkıntı verdiği ve başka hastalıkların sonucu olmadığı zaman, söz konusu ameliyat çok başarılı olabilir. Ameliyat olup olmamak, daha çok hastanın yapmak zorunda olduğu bir seçimdir. Ender olarak, ek bir boyun kaburgası (cervical rib olarak anılır), kol atardamarına köprücük kemiğinin arkasından basınç yapabilir ve kanın akışını engelleyebilir. Bu durumda, hem cervical sympathectomy yapılması hem de ek kaburganın alınması gerekli olabilir.
Kangren ve organın kesilmesi (Amputation)
Amputation, tedavi edilemeyen atardamar hastalıklarının ağır bir sonucudur. Hemen hemen sadece bacakta ve ischaemia kangrene, yani dolaşım yetersizliği yüzünden bir bölgenin canlılığını yetirmesine yol açacak denli ilerlemişse, gerekli görülür. Bu olay, üzüntü verici bir hızla gerçekleşebildiği gibi, günlerce ya da birkaç hafta boyunca da sürebilir. Hastalıklı ayak ya da parmaklar ağrımaya başlar, belki yara olur ve sonunda deri siyahlaşır. Özellikle yara varsa, çoğu zaman mikrop kapılır, o bölge nemlidir ve ağır koku çıkarır-yaygın biçiminde ‘nemli kangren’ diye anılır.
Kangren, yayılmadan önce ve geciktirilmeden tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Elden geliyorsa atardamarın iyileştirilmesi, olmazsa sympathectomy uygulanabilir. İkisinde de başarı sağlanamazsa, organın kesilmesi zorunludur. Ayak parmaklarının erkenden kesilmesi çözüm olabilir, ama çoğu zaman kangren ayağa, dahası bacağa yayılmıştır. Bunun nedeni hemen her zaman, bacak atardamarının atheroma yüzünden kapanmış olmasıdır, ama kimi zaman bu neden emboli de olabilir.
Ayak parmaklarının bir bölümünün kesilmesi çözüm getirmediğinde, bacak üç aşamada kesilmelidir: Dizin onbeş cm. aşağısından, diz kapağından ve uyluk kemiğinin ortasından. Bunlar, takma bacaklar için en uygun düzeylerdir, kesim için tedavinin başarılı olabileceği en alçak düzey seçilmelidir. Özellikle diz ekleminin korunabilmesi, özlenen bir durumdur. Çünkü dizden aşağısı için takılacak bir takma bacağın kullanılması, ötekilerden çok daha kolay olacaktır.
Warning: A non-numeric value encountered in /var/www/vhosts/acilservis.pro/httpdocs/wp-content/themes/acilservis/inc/function-opt.php on line 949
şu anda di altı arter tıkanıklığı na bağlı ameliyat oldum kan gren başladı ne gibi önerilyor selamlar