Kalıcı Görme Kayıpları
Aniden oluveren kalıcı görme kayıpları hakkında neler söyleyeceksiniz?
Bu acil bir durumdur. Aniden bir gözde ya da iki gözde görme kaybı olması, acilen doktora gidilmesi gereken çok ciddi bir durumdur. Sorun tek gözdeyse, göz damarlarının bir tanesinde tıkanma olduğu anlamına gelir. Eğer sorun iki gözde birdense beyin damarlarında tıkanıklık oldu demektir. Bir an önce doktora başvurulmalı ve bir an önce damar açıcı ilaçlar veyahut da sebebe göre tansiyon düşürücü ilaçlar, kanı sulandırıcı ilaçlar verilerek, bu sorunun giderilmesi gerekir. Çünkü gözün içerisindeki hücreler, 6 saatten fazla kansızlığa dayanamıyorlar. Son derece narin oldukları için sonradan kan gelmeye başlasa bile, eskisi gibi çalışamıyorlar. Bu nedenle aniden tek gözde veya her ikisinde de görme kaybı olursa, hiç vakit geçirmeden harekete geçip, ilk bulunulan vasıtayla bir göz hekimine ulaşılması şart. Bu konu çok önemli.
Trafik kazası sonrasında, travmatik durumlarda veya bir yerden düşmelerde hep yaralının ilk önce, nabzına ve gözlerine bakılıyor. Bunun nedenini açıklar mısınız?
Gözlere bakılmasının sebebi; gözbebeklerinin reaksiyonuna bakılması. Gözbebeklerinin ışığa reaksiyonu, beynin fonksiyonunu ölçmek için işe yarıyor; yani o sırada hasta komada mı, yaşıyor mu, bunları anlamamızı sağlıyor.
Bunu da gözden anlıyoruz, değil mi?
Evet! O da nöro-oftalmolojinin konusu.
Çünkü gözün takibi, uyanan bir insanın gözlerini takip etmek çok önemli…
Evet! Bunlar beynin temel çalışma bölümlerinin işaretleri, yani diyelim ki bir dairenin elektriğini kapıdan kesersek, o zaman gözbebeklerinde ışığa karşı bir cevap olmuyor, ama eğer dairenin içine girip de bir odanın elektriğini kesersek, o zaman durum farklı oluyor, bunun gibi. Bu, tamamen şalterin indirilmesi demek. Onun için gözbe-beklerine bakılıyor, yani koma var mı, varsa hangi düzeyde, beynin üst düzeyinde mi, ortasında mı, alt düzeyinde mi? Alt düzey demek, yaşam fonksiyonları gitmek üzere demek.
Derin komada olan bir kişi, sürekli gözlerini kırpar. Açıp kapatabilir. Gözleriyle takip eder, belki konuşamaz ama göz fonksiyonları durumu hakkında bir fikir verir, değil mi?
Evet doğru! Evet verir ve orta ve alt beyinle ilgili bilgi verir ya da şöyle söyleyeyim: Orta beyin ve beyincikle ilgili bilgi verir.
Hasarla ilgili, beyin hasarıyla ilgili bilgi verir…
Evet, doğru, çok önemli! Nöro-oftalmolojinin de konusu bu zaten.
Tiroit ya da halk arasında “guatr” denilen tiroit beziyle ilgili hastalıklar göze doğrudan vurabiliyor ya da vurmayabiliyor, ama gözlerde büyüme yapıyor, değil mi?
Evet! Guatr, tiroidin büyümesi demek. Tiroit büyümese de, az çalışsa da, çok çalışsa da, normal de olsa, eğer bir dönem bir hastalık geçirmişse yine sorun yaratabiliyor. Tiroit, genel müdürün sekreteri gibi. Genel müdür beyin, beynin hipofiz bölgesi.
Genel müdür, sekreterine bir not yazdırıyor. Bu notu, tiroit bezi sorup düşünmeden, vücudun her yerine gönderiyor. Eğer tiroit bu arada çok çalışıyorsa, göze gelen bu mesajlar gözün büyümesine, gözün arkasındaki yastıkların şişmesine sebep oluyor. Eğer sonradan tiroit tedavi edilse bile, çalışkan sekreter mektupları çoktan gönderdiği için hâlâ bu olabiliyor, yani tiroit düzeliyor, ama bir süre sonra tekrar ortaya çıkabiliyor. O zaman da çok dikkatle bakan birinin, hatta şaşırmış veya çok kızmış birinin ifadesi gibi bir ifade oluyor. Bunun sebebi; gözün arkasındaki kemik ile arasındaki yağ yastıklarının şişmesi. Bundan bahsetmek iyi oldu, çünkü Çernobil kazasından sonra Türkiye’de tiroit problemleri çok arttı ve seyri daha ağırlaştı, var olanlar da ağırlaştı ve göze vuranlar çok arttı. Bu hastalıklarda gözyaşı da azalabiliyor, göz kırpması azalabiliyor, çift görme de olabiliyor, göz siniri etkilenebiliyor, göz tansiyonu yükselebiliyor. Onun için bu hastaları sistematik olarak elden geçirmek, dikkatlice bakmak ve takip etmek gerekiyor. Ama tiroit gerçekten gözü etkileyebilir ve bu da nöro-oftalmolojinin konularından bir tanesi.