Kafatası travmaları, kafatası içinde bulunan lezyonların beyin üzerine yaptığı etkiden ötürü çok büyük önem taşır. Lezyonlardan bir kısmı doğuştandır: ansefalosel’de bazı kemik kısımlarının gelişmesindeki duraklamadan ötürü beyin, saçlı deriyi şişiren yumuşakça, bazen atımlı bir çıkıntı, bir fıtık halinde görülür; hidrosefali’de, beyin-omurilik sıvısı, beyin sinüsleri ve örümceksizar-altı boşluklar içinde toplanır ve kafatası kolaylıkla genişleyip gerilebilen, çocukta kafanın ileri derecede büyümesine yolaçar.
Sonradan olma lezyonların çoğunluğu vasıtasız veya vasıtalı (geri tepme) çarpmalardan ileri gelen ezilme ve kafatası kırıklarıdır. Kafatasındaki çok küçük bir çatlak çok ötelere yayılabilir, hattâ kafa kaidesine kadar ulaşabilir. Bu kırık, morartılar, kulak veya burundan kan gelmesi veya beyin-omurilik sıvısının akması ile kendini belli eder.
Kafa kaidesi kırıkları bundan başka kafa sinirlerinin ve çıkma yerlerinin zedelenmesiyle, hattâ hızla ölüme götürebilen bir soğaniliği zedelenmesiyle sonuçlanabilir. Kafatasının bir travması tam anlamıyla bir kırığa sebep olmasa dahi, sert zar ile kemik arasında yerleşen bir kanamaya veya tepkisi ile beynin ana maddesinde bir ezilmeye sebep olabilir.
Bakışımsız kafatası, ya kendiliğinden olur (ana karnında iken uğranılan sıkışmalar, hidrosefali gibi anomaliler, normalden fazla sayıda büyük kemikli olur), veya bazı insan topluluklarında görülen âdetler gereğince kafatasına kasten özel bir şekil vermek amacıyla girişilen zararlı uygulamalardan ileri gelir.