Şişmanlıktan zayıflığa geçişin tarihsel seyahatine bakacak olursak aslında şişman ya da zayıf olma durumunun bir moda akımı yahut belli bir dönemi yansıtan kriter olma özelliğini taşıdığını görebilirsiniz. Roma ve Yunan tarihinde Afrodit ve Venüs gibi öne çıkan ideal kadın figürlerinin tombul ve yuvarlak hatları bir dönemin şişmanlık anlayışı hakkında fikir verir.
Allah vergisi bir lütuf olarak görülen şişmanlık, 17 ve 18.yy ile birlikte pek çok ünlü ressamın resimlerine yansıdı, ressamlar dolgunluk ve yuvarlaklığı resmetti. Şişmanlık adeta bir övünme meselesiydi.
Kadınlarda güzellik, erkeklerde güç
19.YY endüstri devriminin getirdiği zenginlikle birlikte şişmanlık kadınlarda güzellik erkeklerde ise güç sembolü haline geldi o dönem hekimleri dahi kilolu kişilerin hastalıklara karşı dirençli olacağını savunurdu. Bir dirhem et bin ayıp örter felsefesi 1910’lara kadar sürerken bu dönemden sonra tıp şişmanlığın zararlarını bulmaya başladı ve zayıflık moda akımlarına, toplumsal görüşlere, sanata yön verdi.
Zayıflığın zirve yılları
60’lı yıllar zayıflığın zirve yılları oldu. Görünen o ki; dayatılan zayıflık modelline ulaşma kaygısı taşıyan çoğu günümüz insanının bilinçsiz diyetler, bilinçsiz zayıflama metotları, zayıflama ilaçları ve kişisel yöntemlerle sağlıklarına zarar verme konusundaki tutumu, eski Roma’dan bu yana pek değişmemiş.