Kilo vermek öncelikle kişinin kendi kafasında başlar. İşte kilo vermeye kendinizi hazırlayacak birkaç psikolojik yöntem!
Eğer siz de kilo vermek ve inceliğinizi her zaman korumak istiyorsanız, buna engel olan psikolojinizi değiştirmelisiniz. Nasıl mı?
Doyduğunuz an yemeği bırakın
Beslenme davranışlarınız hakkında karar vermek ve yanlış olanları değiştirmek, aslında yalnızca size kalmış. Bu konuda mutlaka bilinçli davranmaya çalışın. Şunu aklınızdan çıkarmayın, doyduktan sonra yediğiniz her lokma vücudunuza kilo olarak yerleşir. Doyduğunuzda çatalı elinizden bırakmayı alışkanlık haline getirin. Tabağınıza yemeklerinizi küçük porsiyonlar şeklinde alın. Zamanla aldığınız küçük porsiyonlarla doymaya başlayacak ve ikinci bir porsiyonu almaya gerek duymayacaksınız. Artan yemeklerse bırakın bir sonraki öğüne kalsın.
Üzüntüden kendinizi yemeğe vermeyin
Özellikle biz kadınlar kaygı, stres ve üzüntü karşısında kendimizi yemekle avutmaya çalışırız. Aslında biliriz ki, bu sonu kötü olan bir alışkanlık. Çünkü zaten var olan sıkıntımızın üzerine bir de fazla kiloların sıkıntısını eklemiş oluruz. Böyle durumlarda kendimize engel olmanın bir yolu var aslında. Size tavsiyemiz, buzdolabı veya çikolatalara yönelmek yerine, dışarı çıkıp temiz hava almak en güzeli. Hayal kırıklığı ve öfkenizi, yürüyüşle, bisiklete binerek veya koşarak atlatabilirsiniz. Ya da bir arkadaşınıza gidin ve sıkıntınızı onunla paylaşın. Bunlar yemek yemenin bırakacağı suçluluk duygusundan çok daha iyi gelecektir size.
Kendinizi ödüllendirin ama doğru şekilde!
Zor bir işi başardınız ya da çok yoruldunuz. Kendinizi böyle durumlarda yiyerek ödüllendiriyorsanız, neden eski kilolarınızı bu kadar çabuk geri aldığınıza şaşırmamalısınız. Aslında bu şekilde kendinizi ödüllendirmek değil cezalandırıyorsunuz. Daha farklı ve faydalı ödüllendirme yöntemlerini deneyebilirsiniz. Örneğin peeling yaparak ya da aromalı duş jelleriyle harika bir banyo keyfini yaşayarak. Üstelik bu ödüller size güzelliğiniz olarak geri dönecektir.
Telaşa kapılmayın, sakin olun
İşlerin yoğunluğundan yemek yemeye vakit bulamadıysanız, abur cubur atıştırmak yerine kalorisi düşük besinler yemeye çalışın. Böyle durumlar için her zaman yanınızda meyve suyu taşıyın. Yemeklerinizi normal öğün zamanlarında, küçük porsiyonlar halinde ve yavaş yiyin. Böylece beyniniz yemek yediğinizi, siz çok fazla kalori almış olmadan algılayacaktır. Özellikle stresli zamanlarda hafif yiyecekleri tercih etmeye dikkat edin ki vücudunuzu sindirimi güç gıdalarla iyice yormayın.
Tatlı yemekten vazgeçemiyorsanız:
Bu hepimizin kabul etmesi gereken acı bir gerçek! Çok fazla tüketilen tatlılar maalesef kalçalara yağ olarak yerleşiyor. Üstelik gerçekten tatlı yemeyi seven birinin bu muhteşem lezzetten vazgeçmesi de çok zor. Buna rağmen her tatlı sevenin illa ki kilolu olacağı diye bir kaide yok. Gün içinde yediğiniz tatlıların miktarını yazan bir günlük tutun. Aynı zamanda tatlı yeme saatinizi her gün belli bir saatle sınırlandırmaya çalışın. Bunun için en uygun zaman öğleden sonralarıdır. Çünkü öğle zamanı yediğiniz tatlılar, sabah yenilenler kadar tatlı isteğini tekrar kamçılamaz.
Kaçamaklar dünyanın sonu değil
En sevdiğiniz arkadaşınızın doğum günü partisi ya da kuzeninizin düğünü, özel günlerde karşımıza çıkan yiyecek ve içeceklerden ne kadar kaçabiliriz ki? Ne kadar kararlı olsak da maalesef hepimiz o muhteşem pastanın karşısında zayıflık gösteriyoruz. Üstelik ara sıra yapılan bu tür kaçamaklar dünyanın sonu değil, yani moralinizi bozmanıza gerek yok. Ancak hemen ertesi günü küçük bir kaçamak yaptınız diye diyeti bozmak yerine aynı kararlılıkla diyetinize devam etmelisiniz.
Kaynak: pudra. com