Eğitimci alanında yeterli bilgi birikimine sahip, mesleği ile ilgili tüm gelişmelerden haberdar olmalıdır. Genel kültür seviyesi yüksek, eğitimcilik özelliklerini taşıyan biri olmalıdır. Başarılı olabilmesi için, mesleğini sevmeli, güler yüzlü ve alçak gönüllü olmalıdır. Yöneticilik ve rehberlikle ilgili formasyonu bilmeli, etkileyici konuşmaya ve davranışa sahip olmalıdır. Zamanını en iyi şekilde kullanmalı, prensipli ve bilinçli olmalı, karşısındakiler ile iyi diyalog kurmalı, motive edebilmeli, problem çıkaran değil, problem çözen olmalı, öğrenciye eşit davranmalı, kendisini sürekli yenileyebilmelidir.
Bilgisayardan yararlanabilmeli, en az bir yabancı dil bilmeli, günün araç ve tekniklerini bilip uygulayabilmelidir. Öğrenciye soru sorma fırsatı tanımalı, öğrenciler arasında dengeli, olumlu ve tutarlı olmalı, öğrencilerine güzel ifadelerle hitap edebilmeli, kırıcı ifadelerden uzak durmalıdır. Kendinden emin ve cesaretli olmalı, karşısındakilere güven vermelidir. Uzlaştırmacı olmalı, hatasını kabul edebilmeli, hatasında ısrar ve inat etmemeli, olaylar karşısında soğukkanlı olabilmelidir.
Öğrenci başarısını ölçerken hassas ve âdil olmalı, başarıyı teşvik edici, ödüllendirici olmalıdır. Cezalarda yapıcı olmalı, aşırılıklardan kaçınmalıdır. Şiddetli münakaşalardan ve hararetli tartışmalardan uzak durmalı, sürekli tenkitçi olmamalıdır. Eleştirilere açık olmalı, okul yönetimiyle, meslektaşlarıyla, öğrenci velileri ve öğrencilerle çok iyi ilişkiler içerisinde olmalıdır. Affedici olmalı, bağışlamayı bilmelidir. Karamsar olmamalı, olumlu ve umutlu olmalıdır.
Öğrencisini dinlemeli ve onlarla konuşup, derdini ve sevincini paylaşabilmeli, öğrencisini değerli görmeli, notunu hiçbir zaman silah olarak kullanmamalıdır. Karşısındakini sevmeli ve saymalı, eleştirirken öğrenciyi değil, olumsuz davranışı eleştirmelidir. Eğer mutlaka eleştirmesi gerekiyorsa, arkadaşları içinde değil, özel olarak çağırıp konuşmalı, sakin bir şekilde eleştirmelidir.Etkili ve verimli öğrenme metotlarını uygulayabiliyor muyuz?
Prof. Dr. Sayın Osman ÇAKMAK gerçek öğretmeni şöyle tarif ediyor:
“ Sıradan öğretmen anlatır geçer, iyi öğretmen açıklar, yetenekli öğretmen uygular ve gösterir, gerçek öğretmen ilham kaynağı olur. ”
Eğitimciler olarak acaba biz, hangi öğretmen tanımı içine giriyoruz? Yıllarca özenle yetiştirdiğimiz öğrencilerimizden, acaba kaç tanesine ilham kaynağı olabildik? Öğrencilerimizden kaç tanesi, ben de öğretmenim gibi çalışkan, dürüst, cana yakın, yardımsever, cefakâr, dost ve örnek insan olacağım diyebilmektedir. Bu ve buna benzer soruların cevaplarını alabiliyor muyuz?
Onların kalplerinde, gönüllerinin en derin köşelerinde yer alabilmiş miyiz? Bilgiyi aktaran biz öğretmenler, bilginin önemini ve gücünü gerektiği gibi vurgulayabiliyor muyuz? Derste öğrencimizi motive edebiliyor, onun dikkatini ve merakını uyandırabiliyor, kendimizi gerçek öğretmen sınıfında görebiliyor muyuz?
Gelin gerçek eğitimcilerin parolasını hatırlayalım. İnsan duyduğunu unutur, gördüğünü hatırlar, hem görüp hem duyduğunu kolay kolay unutmaz, yaptığını ise tam olarak öğrenir. Beynimizin sağ yarım küresi, öğrendiğimiz bilgilerin resim, şekil ve hareketlerin boyutlandırma merkezidir. Hafızamız şekil ve örneklerle çalışıp bilgiyi resim haline dönüştürür. Konu ile ilgili bir atasözüne kulak verelim. “Bin defa duymaktansa bir defa görmek iyidir.” Gerçek öğretmenden beklentilerimiz neler olmalıdır?
Öğrenmeyi öğretecek, öğrencilerinin kendilerine güven duymalarını sağlayacak, iyi motive edecek, düşünmeyi, araştırmayı, problemleri çözebilmeyi öğretecek, sadece konuşmalarıyla değil davranışlarıyla da iyi bir örnek olacak, öğrencilerindeki gelişmeleri izleyerek ilerlemelerini sağlayacak, iyi bir gözlemci olacak, doğru ve olumlu bir eğitim verecek, bu özellikleri öğrencisine kazandıran öğretmenin eli öpülür değil mi?
Öğrencilerimize verdiğimiz eğitim onları kişilikli ve sorumlu yapmanın yanında, örnek davranış, ahlâk ölçüleri ve değer yargıları kazandırmalıdır. Öğrenciler sadece bilgileri ile yetinmeyip öğrendiklerini uygulayabilmelidir. Uygulamadığı bilgilerin hamalı olmamalıdır.
Öğrenci öğrendiklerinin neye yarayacağını, nerede kullanacağını, önemli ile önemsizi birbirinden nasıl ayıracağını, insanlarla iyi bir iletişim kurmanın önemini kavramalıdır. Önemli olan bilgiye sahip olmak değil, bu bilgileri yerinde ve zamanında kullanabilmektir.
SPANSKİ: “Değerlendirilmeyen bilgi değersizdir.” diyor. İyi bir eğitimci sadece bilgi aktaran değil, bilgiye nasıl ulaşılacağını ve onun nasıl kullanılması gerektiğini öğrencisine öğreten kişidir. Uyguladığımız eğitimle öğrencilerimiz bilgiyi seçebilmeli, öğrendiklerini değerlendirerek onları kullanabilmelidir. Öğrenme, gerektiği zaman kullanılmak üzere bilginin beyinde saklanmasıdır. En önemlisi de beynimizi lüzumsuz ve fazla bilgiden korumaktır. Şayet bunu başaramazsak beynimiz bir bilgi çöplüğüne dönüşür.
İyi bir eğitimci; öğrencide oluşan önyargıları giderir, derse ilgi uyandırır, dersi ve okulu sevdirir. Araştırma sonuçları şunu göstermiştir ki, kişi öğrenmeye ne kadar hazırsa o oranda daha hızlı öğrenmektedir. En verimsiz öğrenme metodu yararına inanılmadan bilgileri ezberlemektir. O an için ezber belki faydalı gibi gözükse de ileride yararının olmadığı görülecektir. Bilgiler güncel hayattan değilse ve de kullanılmıyorsa beynimizden kısa süre içinde silinecektir. Bilginin kalıcı olması için yaşamla iç içe olmasının gerekliliği yanında özellikle küçük yaşlarda bilgi ne kadar renkli bir şekilde sunulursa o oranda kalıcı olmaktadır. Ayrıca bilgilerin hafızaya iyice yerleşmesi için şarkı, oyun ve boyamadan yararlanılması çok yerinde olur.
İyi bir eğitimci; seçici olmak zorundadır. Programda var diye bütün bilgileri aynı önemde öğrenciye aktarmamalıdır. Önemli ve önemsizler mutlaka seçilmelidir.
İyi bir eğitimci; değişik metot ve teknikleri uygulayarak öğrenmeyi ve öğrenme motivasyonunu kolaylaştırmalıdır. Sınıfımızda uygulayacağımız her değişik metot dikkatleri bir noktada toplayacak bu da öğrenmeyi sağlayacaktır. Mümkün olduğu kadar değişik metotlar kullanılmalıdır. Örnek olarak her zaman kullanılan anlatma yerine soru-cevap, canlandırma, oyun, rol yapma, tartışma, deney, gezi- gözlem, inceleme-araştırma da yapılmalıdır.
İyi bir eğitimci; öğrencileri ile iyi ilişkiler içinde olup derse hâkim olur. Öğrenci psikolojisini bilip anlamaya çalışır, dinler ve yardımcı olur. Öğrencisinin zihinsel ve bedensel gelişimini takip ederek buna göre davranış sergiler. Öğrencisine güven telkin eder, örnek olur, davranışları düzenli ve yapıcıdır. Arkadaş çevresine dikkat eder. Düşünceleri dikkate alıp, önemser. Kendisine iyi bir çalışma ortamı hazırlar.
İyi bir eğitimci; disiplin uygulayacağım diye bağırıp, çağırmaz, kesinlikle notunu bir silah gibi kullanarak notla tehdit etmez, onları kıran, aşağılayan söz ve davranışlarda bulunmaz, hakaret ve alay etmez arkadaşlarının yanında küçük düşürmez. Eleştirecekse sınıf dışında özel olarak konuşarak gerekli olanı kırmadan söyleyerek ikna eder.
İyi bir eğitimci; gerektiğinde ceza verebilir ama asla dayağa başvurmaz. İyi bir disiplin anlayışına ihtiyaç vardır. Disiplin ayrı şey dayak ayrı şeydir. Disiplinin olmadığı yerde öğrenme gerçekleşmez. Dengeyi çok iyi ayarlamamız gerekir. Bağışlamak cezalandırmaktan daha tesirlidir. Çünkü birincisi insanın nezaketini ikincisi ise kabalığını gösterir.
Gelin şu cümlelere kulak verelim. Erih VEHSTER: “Çok yumuşak davranmak, çok sert davranmak kadar kötüdür.” Lao Tsu KİNG: “Emretmeden yönetebiliyorsanız, lidersiniz demektir” diyor. Öğrenmeyi sevdirmek, öğretmeyi sevmekle mümkündür. Çocuk siz istediğiniz için bir şey bilmesin, anladığı için bilsin. Çocuğun aynası öğretmendir. Bu aynadan sürekli güzel şeyler görmelidir. Çocuğun gözyaşlarına daha az önem verin. Daha kolay sustuklarını göreceksiniz. Çünkü ağlamak çocuğun silahıdır, onu yerli yersiz kullanır.
Öğretmen, fikir üreten, fikre değer veren, öğrencisinin fikirlerini rahatça söyleyebilmelerini sağlayan, fikirleri dinleyendir. Öğretmen, düşünen ve düşüncesini çevresiyle paylaşandır. Fikir çilesi çekendir.
Prof. Dr. Sayın Nevzat TARHAN: “…Fikirsizlik hiç çekilmiyor. Fikir çilesi çekmeyenler rüzgâr önündeki kuru yaprak gibi savrulup dururlar” diyor.
“Öğretmen, alanında yeterli bilgi birikimine sahip ve becerikli, kendisini mesleğe adamış, gönüllü, öğretmenlik andına sadık, seçilmiş olmalıdır. Okul ve diğer sosyal alanlarda düzenli ve örnek kişiliğe sahip, saygın olmalıdır. Kültürel, manevî, evrensel ve insanlık değerlerine sahip, bunları yaşatan, koruyan, çocuk ve gençlerin davranışlarını analiz edebilen, psikoloji biliminin ışığında hareket edebilen, her türlü şartta sağlıklı iletişim kurabilen bir kişi olmalıdır.
Kişisel ve toplumsal problemleri çözebilme becerisine sahip ve donanımlı, hitap ettiği kitleyi motive etmesini bilmeli, zaman yönetimini her yerde uygulayabilen, kendini sürekli olarak yenileyen, değişime ve gelişime açık olan, problem çıkaran değil, problem çözen, kendinden emin ve medenî cesareti olan, teknolojiyi takip eden, öğretim yöntem ve tekniklerini uygulayabilen olmalıdır. ”
Kısaca iyi bir eğitimci; öğrenmeyi sevdiren, kıyaslama yanlışına düşmeyen, öğrencisinin sorunlarıyla ilgilenen, öğrencilere değişik yaklaşımlarda bulunmayarak herkese eşit ve adil davranan, onları destekleyen, öven, takdir eden, hiçbir şekilde onları aşağılamayan, dilinden güzel söz, yüzünden gülücük kalbinden sevgi eksik olmayan bir gönül eri olmalıdır. Öğretmen, öğrencisinin ruhî âlemini keşfeden, onun düşüncesini ve gönlünü besleyen, şahsiyetini ve karakterini olgunlaştırarak geliştiren, geleceğini şekillendiren bir sanatkar olmalıdır.