İngilizce Spor Terimleri Sozlugu S

Yazar:   Tarih:   Kategori: Genel Sağlık 

sabreur: Eskrimci.
sacrum: Kuyruk sokumu.
sag: Eğilmek
sail: Yelken.
sail maker: Yelkenci.
sailing: Yelkencilik.
saliva: Salya, tükrük.
salutary: Sportmence.
salute: Selamlama.
sand bag: Kum torbası.
sanitary: Sağlıklı koşul.
sargent jump: Dikey sıçrama testi.
saw off: Beraberlik.
sawing low balls: Ayakta savunma.
scales: Tartı aleti.
scapula: Kürek kemiği.
scarf hold: Yerde hareketsiz tutuş.
science: Bilim.
scientist: Bilim adamı.
score: Skor.
score a goal: Gol atmak.
score a point: Puan kazanmak.
score board: Sayı levhası, Skorbord.
score referee: Sayı hakemi.
score sheet: Müsabaka cetveli.
score table: Sayı levhası.
scorecard: Puan çizelgesi.
scorekeeper: Golcü oyuncu.
scoreless: Golsüzlük.
scorer: Gol atan.
scorer table: Hakem masası.
scratch: Atma veya atlama.
scartch line: Çıkış çizgisi.
screening: Perdeleme.
scrimmage: Antrenman maçı.
scrub: Yedek oyuncu.
season: Sezon.
second: Saniye.
second half: ikinci devre.
second team: B takımı, genç takım.
secretio: Salgılama.
secretory gland: Salgı bezi.
section: Parkur.
security: Emniyet, güvenlik.
semi final: Yarı final.
semi finalist: Yarı finalist.
send in: Sporcuyu oyuna almak.
send off: Kırmızı kartla oyun dışı kalma.
sensatio: Duygu, duyma, hissetme.
sense: Duyu.
sense organs: Duyu organları.
sensei: Karate veya judo hocası.
sensibility: Hassasiyet.
sensitiv: Uyarıya hassas.
serve: Servis atmak.
server: Servis atan oyuncu.
service: Servis.
service area: Servis alanı.
service line: Servis çizgisi.
service sideiine: Servis alanının yan çizgileri.
serving side: Servis atan takım.
set: Set.
set lost: Set kaybı.
set point: Set sayısı.
shot: Şut, atış.
shot at goal: Kaleye atış.
shot put: Gülle.
shot putter: Gülleci.
shot İn bending sideways: Yana bükülü atış.
shot on goal: gol atmak.
shot put: Gülle atma.
shot putter: Gülle atıcısı.
shoulder: Omuz çevresi.
shoulder stand: Omuzda duruş.
shoulder standing: Mum duruşu.
show: Gösteri.
show jumping: Atlama yarışmaları.
showboat: Gösteriş yapan sporcu.
shower: Duş.
shut off: Rakibin oyun düzenini bozma.
shut out: Rakibe sayı vermeme.
shuttle: Mekik.
sick: Hasta.
side: Yan.
side by side: Yan yana.
side cut: Çengel vuruş.
side foot: Yan çizgi.
side line: Kenar çizgisi.
side horse: Kulplu beygir.
side step: Kayma adımı.
side step shooting: Dayanma adımlı atış.
sidetand: Yan duruş.
sighting shot: Deneme atışı.
sign: İşaret.
silver: Gümüş.
silver medal: Gümüş madalya.
sit-up: Mekik.
skating: Paten.
ski: Kayak.
skier: Kayakçı.
skin diver: Balık adam.
skateaxel: Paten.
skateraxel: Patenci.
skating rlnkaxel: Buz pateni pisti.
ski: Kayak.
ski patrol: Kayak ilk yardım ekibi.
ski racer: Kayak yarışçısı.
ski racing: Kayak yarışı.
skier: Kayakçı.
skiing: Kaymak.
skill: Beceri.
sleeping bag: Uyku tulumu.
slice: Topa falsolu vurmak.
sliding tackle: Topa kayarak vurma.
slop pass: Hatalı pas.
slow: Yavaş.
slow tvvitch: Yavaş kasılma.
siowdown: Yavaşlama.
slowly: Yavaş yavaş.
smach: Topun yüksekten hızla yere vurulması.
small: Küçük.
smother: Kalecinin gölü önlemek için topun üzerine yatması.
snakebit: Şansı kötü giden sporcu.
snap down: Çift dalma.
snap pass: Bilek pası.
snowshoes: Kar ayakkabısı.
soapwort: Çöven, çevgan.
solid: İyi oyunculardan oluşan takım.
somersault: Salto, perende.
somersault turn: Ters takla atarak dönüş.
somersault with tvvist: Burgulu salto.
soothe: Yatıştırmak, sakinleştirmek.
spar: Boks maçı.
sparring partner: İdman arkadaşı.
specialist: Uzman.
specialization: İhtisas, uzmanlık.
species of defence: Savunma türü.
spectator: Seyirci.
spectator capacity: Seyirci kapasitesi.
speed: Sürat, hız.
speed up: Hız artırmak.
speed work: Hız kazanma idmanı.
speedvvay: Yarış pisti.
spike: Smaç vurmak.
spike oyer the block: Blok üzerinden smaç.
spin: Falsolu vuruş.
spinal cord: Omurilik.
spine: Omurga.
spinned bali: Falsolu top.
spinned shot: Falsolu vuruş.
spleen: Dalak.
split: Spagat.
split the defence: Topu iki defans oyuncusu arasından geçirme.
sporting: Spor ile ilgili.
sportlng paper: Spor gazetesi.
sporting press: Spor basını.
sportive: Sporcu. sports: Spor.
sports broadcast: Sportif yayın.
sports club: Spor kulübü.
sports commentator: Spor yorumcusu.
sports equipment: Spor malzemesi.
sports facility: Spor tesisi.
sports friend: Spor arkadaşı.
sports journalist: Spor gazetecisi.
sports hali: Spor salonu.
sports implement: Spor aleti.
sports journal: Spor dergisi.
sports journalist: Spor gazetecisi.
sports lover: Spor sever.
sprint svvimmer: Kısa mesafe yüzücüsü.
sprinter: Sürat koşucusu.
sprinters line: sprint çizgisi.
scjuare bali: Çapraz pas.
squat: Çömelme.
squat jump: Toplu sıçrama.
stable: İstikrarlı.
stadium: Stadyum.
stalling: Zaman çalma, oyalama.
stance: Duruş.
stand: Duruş.
stand aside: Tarafsız olmak.
stand up: Ayakta durmak.
standing: Ayakta durmak.
standing at ease: Rahat duruş.
standing position: Ayakta atış pozisyonu.
standing techniques: Ayakta yapılan teknikler.
standing wrestling: Ayakta güreş.
star player: Birtakımın en iyi oyuncusu.
staright thrust: Basit hücum.
start: Müsabaka ya da yarışmaya başlama.
starter: Çıkış hakemi.
starting blocks: Çıkış takozları.
starting line: Çıkış çizgisi.
starting order: Çıkış sırası.
starting pistol: Çıkış tabancası.
starting position: Çıkış vaziyeti.
starting signal: Çıkış uyarısı.
starting vvhistle: Çıkış düdüğü.
stature: Boy uzunluğu.

İngilizce Spor Terimleri Sozlugu S adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.