Hipoksi Nedir
Solunan havadaki oksijenin azlığı, kassal hastalıklara bağlı olarak solunum etkinliğinin azalması ve akciğerlere alınan hava miktarının yetersizliği, hava yolu direncinin azalmasına bağlı olarak meydana gelen solunum sorunları, difüzyon kapasitesinin azalması, kansızlık, dolaşım yetersizlikleri, zehirlenmeler hipoksi nedeni olabilir. Nedene göre müdahale yapılmalıdır.
Hemoglobine bağlanmış olan oksijen miktarının azlığı sonucu deri ve özellikle mukoz membranların morarmasına siyanoz denmektedir ve önemli bir solunum yetersizliği bulgusudur.
Havacılık, dağcılık, paraşütle atlama, dalma gibi spor ve meslek alanları solunum sistemi ile yakından ilişkilidir. Yüksek seviyelerde havadaki oksijen miktarında azalma olur. Deniz seviyesinde havanın oksijen basıncı 160 mmHg iken, yükseklikle birlikte 18 mmHg’ya kadar düşer. Oksijen yetersizliğinin insan üzerindeki ilk etkisi gece görme etkinliğinin daha doğrusu alaca karanlıkta görebilme yeteneğinin azalmasıdır. 2400-2500 metreye kadar solunum hızında artım meydana gelmez. Atardamar kanındaki oksijen satürasyonu % 95’e düştükten sonra oksijen basıncına duyarlı kemoreseptörler uyan göndermeye başlar. 3600 metreyi aştıktan sonra baygınlık, uyku hali, bitkinlik, bulantı hissi, bazen kusma bazan da üfori hali (nedensiz neşe) görülür. Yükseklik arttıkça belirtilerin şiddetinde artma olur. Yükseklikle birlikte mental etkinlik azalır. Karar etkinliği ve yeterliliği bozulur. Oksijen yetersizliği hali devam ettikçe derin koma hali gelişebilir. Bu nedenle yüksek seviyelerde uçmakta olan uçaklarda kalbin basıncı çevre basıncı düştükçe fizyolojik etkinlik düzeyine göre ayarlanır ve oksijen basıncı istenilen düzeyde tutulur.
Sporcular bazen yüksek seviyelerde uzun süre kamp yaptırılırlar. Uzun süreli olarak yükseklerde kalmanın önemli fizyolojik etkisi vardır (Bizim toplumumuzda yaylaya çıkma) Yükseklerde oksijen az olduğu için vücudun fizyolojik işlevlerini yerine getirebilmesi için mutlaka bunu karşılayacak bir takım fizyolojik uyumlara gereksinme vardır. Tıp dilinde bu fizyolojik uyum olaylarına aklimatizasyon denir. Solunum hızı artımı ilk uyum değişikliğidir. Daha sonra oksijen eksikliğinin yarattığı uyarılara bağlı olarak alyuvar sayısında artma olur. Kanın hematökriti 40-45’ten 60’ın üzerine çıkar. Kan hacmi beşte birle dörtte bir oranında artar. Bu 2-3 haftada ulaşılan bir fizyolojik değişikliktir. (Yükseklerde on onbeş günlük veya bir kaç günlük kampın niçin yararsız bir uygulama olduğu burada açıkça görülmektedir). Di-füzyon kapasitesi artar. Damar özellikle kılcal damarların sayısında artma meydana gelir. Hücrelerde mitokondrilerin ve oksidatif enzimlerin sayısında anma görülür.