Uzmanlar Her dört kişiden birinin yaşamının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkilendiği belirtildi.
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Dr. Şeref Özer, “Dünyada ruhsal rahatsızlığı olan 500 milyon kişi bulunuyor. Bu, her yıl 7 kişiden birinin tedavi gerektirecek derecede ruhsal sorunu olduğu anlamına geliyor. Her dört kişiden biri ise yaşamının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkileniyor” dedi.
Özer, her yıl tüm dünyada 10 Ekim’in Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından “Dünya Ruh Sağlığı Günü” olarak kutlandığını ve hafta boyunca çeşitli etkinlikler düzenlendiğini söyledi. Dünya Ruh Sağlığı Günü’nün, tüm dünyada bu alanda yaşanan sorunların gündeme taşınması ve tartışılması amacını taşıdığını ifade eden Özer, bu yılki ana temanın “Ruh sağlığının, tüm dünyada toplumun tüm kesimlerinin öncelikli konusu yapmak, küresel bir öncelik haline getirmek” olarak belirlendiğini kaydetti.
Özer, ruhsal hastalıkların tüm dünyada görülen bir problem olduğunu dile getirerek, “Dünya üzerinde ruhsal rahatsızlığı olan 500 milyon kişi bulunuyor. Bu, her yıl 7 kişiden birinin tedavi gerektirecek derecede ruhsal sorunu olduğu anlamına geliyor. Her dört kişiden biri ise yaşamının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkileniyor” diye konuştu.
Ruhsal hastalığın bu kadar yaygın olmasına karşılık, “rahatsızlığı olan her yedi kişiden ancak birinin herhangi bir sağlık kuruluşuna tedavi için başvurduğuna” dikkati çeken Özer, şunları kaydetti: “Tedaviye başvurunun bu kadar az olmasında ruhsal hastalıkların belirtileriyle ilgili farkındalığın olmaması yatıyor. Hastalığın tedavi
edilebildiğinin bilinmemesi, hekime ulaşmada sıkıntı yaşanması ya da maddi imkansızlık ve ruhsal hastalıklar konusunda toplumda var olan ön yargı/damgalama gibi çeşitli nedenler rol oynuyor.
Dünyada en fazla yeti yitimine neden olan 10 hastalıktan 5’ini depresyon, şizofreni, alkol, madde kullanım bozuklukları ve obsesif-kompulsif bozukluğu da içeren ruhsal hastalıklar oluşturuyor.” Özer, ruhsal hastalıkların birçoğunun tedavi edilebilen rahatsızlıklar olduğunu vurgulayarak, geç tanı konulması ve tedavinin gecikmesi halinde bu kişilerin, çalışamaz, işe gidemez, sosyal ya da mesleki işlevlerini yerine getiremez hale gelebildiklerini söyledi. Ruhsal hastalıklarda başta genetik faktörler olmak üzere yoksulluk, kötü yaşam koşulları, savaş, işkence, afetler ve şiddet sonucu oluşabilen travmalar, sağlık ve sosyal güvencenin olmayışı, göç, ayrımcılık ile ırkçılığın etkili olduğunu belirten Özer, genetik faktörler dışında diğer etmenlerin ortadan kaldırılabilmesinin mümkün olduğunu bildirdi.
“RUH SAĞLIĞINA AYRILAN KAYNAKLAR YETERSİZ”
Özer, Türkiye’de ruhsal hastalıklara yönelik ayrılan maddi kaynakların yetersiz olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Ruh sağlığı hizmetlerine ayrılan yatak sayısı olması gerekenin ancak onda biridir. Bu açıdan ülkemiz, Avrupa ülkeleri arasında sonuncu sırada yer almaktadır. Ülkemizde yüzbin kişiye düşen ruh hekimi sayısı 1.6’dır. Bu, dünya ortalamasının yarısı, Avrupa ortalamasının ise ancak 1/6’sıdır. Ruh sağlığı alanında kaliteli bir hizmet için öncelikle ülkemizde Ruh Sağlığı Yasası acilen çıkartılmalıdır. Bu alanda çalışan personel eksikliği giderilmelidir. Ruhsal hastalıklar henüz ortaya çıkmadan önleyen, risk etkenlerini ortadan kaldıran ya da bu etkenlerle karşılaşmayı engelleyen koruyucu ve önleyici çalışmalara öncelik tanıyan bir yakalaşım yaygınlaştırılmalıdır.”