Günümüz şartlarında çalışan annelerin en büyük sorunlarından birisi budur.Çalışan kadınlar çocuklarınla zaman geçirmek isterler fakat yaşam şartları bunun tam anlamıyla olmasına izin vermez.Yaşamla sürekli bir savaş halindedir çalışan anneler..
Hem anne olan hem de çalışan kadınların büyük çoğunluğunun, “anneliği yeterli düzeyde yapamadıkları” kanısıyla zamanlarının büyük bölümünü “vicdan azabıyla” geçirdikleri belirtiliyor.“Eve varınca mutfağa mı girsem, çocuğumla mı ilgilensem” gibi düşüncelerle evine dönen çalışan anne için, iş yorgunluğunun üstüne bir de evde koşuşturmaca başlayınca, çalışan annenin, hem bütün gün bir işyerinde olmanın hem çocukla ilgilenip, onun bütün ihtiyaçlarını gidermenin hem de ev işlerinin altından kalkmanın bir kişinin tek başına başarabileceği birşey olmadığı bilincinde olması gerektiğini belirtiliyor.
Çalışan annenin, “klasik anne” olmadığı, bu nedenle yaşamında öncelik vereceği çocuk, eş, iş, ev gibi alanları saptaması ve bu alanların sıralamasının yapmasının şart olduğunu anlatıldı.
Zamana karşı yarışan çalışan annenin, işleri belli bir öncelik sırası içinde belli zaman dilimleri içine sığdırarak organize etmesi gerektiğini ifade eden uzmanlar, şunları kaydetti: “Hem anne olup hem de çalışan kadın, zamanının büyük bölümünü vicdan azabıyla geçiriyor. Bu duygunun temelinde çalışan annenin klasik anne gibi davranma içgüdüsü yatıyor. Oysa çalışan anne olmak yetersiz bir anne olmak anlamına gelmiyor. Herşey çalışan anne olmanın farklı bir annelik kavramı olduğunu kabul ederek yola çıkmakla başlıyor. Anne olmayı çok klasik kalıplar içinde tanımlayıp o kalıpları ölçü almak, çalışan annelerin vazgeçmeleri gereken yanlış inanışların başında geliyor. Herşeyin mükemmel olması gerekmez. Evin çok temiz olması ya da akşam yemeklerinin çok düzenli ve çeşitli olması çocuğa ayrılacak zamanın daha az olması demektir. Yani bir işi mükemmel yapmaya çalışmak, başka birşeyi ihmal etmek anlamına gelmektedir.”
“Çocuğun Anneye İhtiyacı Var”
Çocuğun annesiyle, annenin de çocuğuyla birlikte olmaya ihtiyacı olduğunu, ancak annenin aynı zamanda biraz kendisine de zaman ayırması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, anneyle çocuk arasında bir kopukluk yaşanmaması için birlikte oldukları saatlerin nasıl geçirileceğine ilişkin bir program yapmanın en uygun yol olduğunu belirtti.
Programın içinde, “çocukla geçirilecek 30 dakika kadar süren bir özel oyun zamanının olması gerektiğine” işaret eden uzmanlar, oyun zamanının hiç bölünmemesi ve tamamen çocuk tarafından şekillendirilmesinin önemli olduğuna işaret etti.
Uzmanlar, çalışan annenin ev işlerinde de başkalarından destek alması gerektiğini vurgulayarak, “herşeyi ben yapayım” diyen bir kadında bir süre sonra tükenmişlik hissi ve annelikten zevk alamama duygularının ağır basacağının altını çizdi.
Uzmanlar çalışan annelere şu önerilerde bulunuyor:
• Hayatınızda öncelik vereceğiniz alanları (çocuk, eş, iş, ev gibi) saptayın ve bu alanları bir öncelik sırasına koyun.
• Anne olmanın, zamanın tümünü çocukla geçirmek ve hayatındaki önemli alanların hepsinin mükemmel düzeylerde olması gerektiği inanışlarından vazgeçin.
• Çocukla birlikte olunan zamana yönelik olarak önceden bir program yapın ve bir rutin saptayın. Bu rutine kesinlikle sadık kalın.
• Kendinizin annelik konusunda iyi niyetli ve yeterli olduğunuza inanın.
• Ters giden bir günün sonunda kendinizi suçlamayıp ertesi güne beyaz bir sayfayla başlayın.