Anne adaylarının en çok merak ettiği sorunun yanıtı…
Hamilelik, anne adayına mutluluğun yanısıra pek çok sıkıntı da verebiliyor. Anne adayı hamilelik döneminde hormonlardaki artış nedeniyle baş ağrısı, bulantı, sindirim sistemi rahatsızlıkları ve lekeler gibi birçok sıkıntı yaşayabiliyor. Anne adayının kendi kendine “nasıl doğum yapacağım?’, ‘bebeğim normal olacak mı?’, ‘vücudumun fizyolojik ve biyolojik yapısı nasıl değişecek?” gibi sorularla strese girdiğini belirten uzmanlar, merak edilen bu soruların zamanla kaygı haline geldiğini söylüyor.
Bu tür kaygıların hamileliğin üçüncü ayına dek sürdüğünü, bu sıkıntıların anne adayının yaşadığı fiziksel değişimlerin bir yansıması olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Op. Dr. Nagihan Güler’e göre üçüncü ay biter bitmez kaygıların hepsi azalıyor ve anne adayı rahatlıyor. Hamilelerin çoğunun kabızlıktan şikayet ettiğini anlatan Dr. Güler, anne adaylarının yaşadığı sıkıntıları şöyle dile getirdi: “Kabızlık artışı bağırsak kasılmalarını engellemektedir. Bir diğeri ise hamilelik nedeniyle salgılanan östrojen ve progesteron hormonlarının etkisiyle bağırsağın anestezik etki göstermesidir. Anne adayında sistematik bir bulantı meydana gelmez. Bazı kadınlarda günlük kusmalara neden olabilecek şekilde öneme sahiptir. Diğer taraftan kadınlar hasta olmaksızın yemek kokularından nefret ederler. Hamileliğin üçüncü ayının sonunda genel olarak bu belirtiler ortadan kalkar. Bu rahatsızlıkların sebebi ‘plasenta’nın üretmiş olduğu olağanüstü miktarda östrojen hormonuna midenin toleransının yetersiz oluşudur. Hamileler bulantıları azaltmak için yataktan hızla kalkmaktan kaçınmalıdır. Bulantı anında birkaç dakika uzanıp bir bardak su içmek ve sonra ayağa kalkmak gerekir. Bulantılara karşı daha iyi mücadele etmek için her gün iyi dengelenmiş dört öğün beslenilmelidir. Bazen, ilk üç aylık dönemde bulantılara yoğun bir şekilde salya salgılama eşlik eder. Fakat çoğu zaman salya salgılama adetin gecikmesinden sonra üç hafta içinde başlar ve hamileliğin sonuna kadar sürer.”
Baş ağrılarının hamileliğin ilk dönemlerinde kan akışındaki değişiklikler sonucunda bir çeşit kan basıncına bağlı olarak meydana geldiğini vurgulayan Op. Dr. Nagihan Güler, stresten kaynaklanan sızının beyin bölgesindeki kasların kasılmasını artırdığını ve anne adayının kendisini yorgun hissettiğini söyledi. Dr. Güler; “Anne adaylarının alın ve yanak civarında oluşabilen sütlü kahve renginde lekelerdir. Hamileliğin son dönemlerinde midede bulunan birtakım asitler yeterince boşalmazlar. Bu asitler midede hareket ederler ve ileriye doğru eğildiğiniz zaman ya da yatar durumda olduğunuz zaman etkilerini gösterirler ve boğaz bitimine kadar yükselir. Hamileler önlem olarak akşam yemeğini uyumadan önce erken bir saatte yemelidir. Yemekler günde dört, beş öğün şeklinde bölümlere ayrılmalı ve özellikle asitli yiyeceklerden (sirke, domates, turunçgiller) uzak durulmalıdır. Bacak ağrısı ve bileklerde ödem oluştuğunda acıları dindirmek için mümkün olan sıklıkla dinlenilmeli, yatakta ayaklar yükseltilmeli, bacaklar soğuk suyla yıkanmalı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Baygınlık geçirmek ve soğuk ter dökmek gibi bulgular kan yoğunluğunun artışına ve kalbin atış hızına bağlı olarak ortaya çıkar. Fenalaşma durumunda, kanın baş kısmına doğru akması için uzanmak ve bacakları yükseltmek gerekir. Eğer bir kötüleşme hissedilirse karnın alt kısmındaki toplardamarın yapabileceği baskıdan rahmi uzak tutmak için sol tarafa doğru sırt üstü uzanılmalıdır” diye konuştu.