Hazırlayan: Prof. Dr. Nilgün Atakan
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Yeryüzüne ulaşan güneş ya da ultraviyole (UV ) ışınlarının insan ve insan derisi için pekçok faydasının yanısıra gözardı edilemeyecek zararları da vardır. Tüm biyolojik olayların başlaması ve sürdürülmesi, vitamin D sentezi, hastalık yapan mikroorganizmaların yokedilmesi ve insan psikolojisine olumlu etkileri ile güneş ışınlarının yaşamsal gerekliliği tartışılamaz. Ancak özellikle açık ten rengine sahip kişilerde bu ışınların güneş yanığı, deri kanseri oluşumu, çeşitli alerjik reaksiyonlar ve erken deri yaşlanmasına yol açtığı da bilinen gerçeklerdir.
Güneş ışınları geniş bir spektrumda ve çeşitli dalga boylarında dağılırken bir kısmı atmosferde özellikle ozon tabakasında emilir ve yeryüzüne ulaşamaz. Yeryüzüne ulaşan ışınların çoğu UVA ve UVB spektrumundadır. Deriye ulaşan güneş ışınlarının bir kısmı yansır, büyük bir kısmı ise deri hücrelerindeki moleküller tarafından emilerek depolanır. Bu ışınların deri üzerinde kısa sürede ortaya çıkardığı en bilinen zararlı etki güneş yanıklarıdır. Maruz kalınan UV süresine göre değişmek üzere birkaç saat veya birkaç gün içerisinde ortaya çıkan güneş yanıklarında deride önce kızarıklık ve ödem daha sonra sıcaklık artışı ve ağrı görülür. Ardından gelişen içi sıvı dolu kabarcıkların yırtılmasıyla deride soyulmalar ve hatta derin doku hasarları ortaya çıkabilir. Özellikle çocuklarda ve yaşlılarda ciddi seyreden güneş yanığı oluşumundan korunmak son derece önemlidir. Çünkü çocukluk çağında oluşan yanık bölgesinde ileri yıllarda deri kanseri gelişme riski çok artmaktadır.
Güneş ışınlarına uzun yıllar defalarca maruz kalma sonucunda deride UV nin geç dönem zararlı etkileri ortaya çıkar. Bunlar arasında deride leke oluşumu, çillenme, kabalaşma, erken yaşlanma ve deri kanserlerinin oluşumu sayılabilir. İnsanlarda ve deney hayvanlarında UV etkisiyle deri kanseri gelişimi neredeyse 80 yıldan beri bilinmektedir. Açık tenli kişiler güneş ışınlarına karşı daha duyarlıdırlar. Bu nedenle deri kanserleri beyaz ırkta siyahlara göre 15 kat daha fazla görülmektedir. Ayrıca çiftçi, balıkçı, denizci gibi açık havada çalışan meslek gruplarında deri kanserine daha sık rastlanır. Deri ve deri eklerinden köken alan deri kanserlerinin farklı tipleri vardır. Bunların bir kısmı yıllarca iyileşmeyen yaralar şeklinde olup, uzak organlara yayılım yani metastaz yapmazken; bir kısmı ise erken yakalanmadığı takdirde birkaç yıl içinde ölümle sonlanabilmektedir. Ayrıca doğumsal veya sonradan oluşan bazı benlerin melanom adı verilen ölümcül deri kanserine dönüşümlerinde de güneş ışınlarının önemli etkileri vardır.
UV ışınlarının erken ve geç dönem zararlı etkilerinden korunmak veya en aza indirgemek mümkündür. Bu amaçla temel bazı önlemlerin alınması gerekir. Bunların başında uygun giysiler ile zararlı ışınlardan korunmak gelir. Geniş kenarlı şapkalar, sıkı dokunmuş renkli giysiler ve uygun güneş gözlüklerinin kullanılması uygun olur. En önemli temel kural ise güneş ışınlarının yeryüzüne yoğun geldiği saatler olan 11 ve 15 arası güneşe çıkılmamasıdır. Yaz aylarında herkesin ve özellikle yüksek risk grubunda olan açık tenli kişilerin günörtüsü (sunscreen) olarak bilinen güneş ışınlarının zararlarını azaltan koruyucu kremleri kullanmaları gerekir. Piyasada mevcut olan pekçok günörtüsünün üzerinde etkinliğini gösteren güneşten koruma faktörü (SPF) numaralarla belirtilmektedir. Yaz aylarında mutlaka koruma faktörü en az 15 (SPF:15) olan ürünler kullanılmalı, hatta açık tenli kişilerde bu faktörün 30 veya daha üzeri olmasına dikkat edilmelidir.
Güneş ışınlarından koruyan günörtülerinin fiziksel ve kimyasal yapıda farklı tipleri mevcuttur. Son yıllarda UVA ve UVB ışınlarının her ikisini de engelleyen gelişmiş tipleri piyasaya sürülmüştür. Ancak bunların da su ile temas ve terleme durumunda etkilerinin azalacağı unutulmamalı ve kısa aralıklarla yinelenmelidir. Ayrıca bu ürünlerin deride gerginlik, kuruluk ve alerjik reaksiyonlar oluşturabilme ve akne, komedon geliştirebilme gibi yan etkileri mevcuttur.