Sarı Nokta Hastalığı ve Gözde Sarı Nokta
Yıllar önce bir haber yapmıştım. Konu, sarı nokta hastalığıydı. Hocam nedir bu “sarı nokta hastalığı” ya da diğer adıyla “makula dejeneresansı?”
Göz, bir oda gibi ve görme işlevinin çoğunluğunu, yani yüzde 90’mı üstlenmiş olan bir bölgesi var. Bu bölgede en fazla, en kaliteli ve en becerikli hücreler toplanmış vaziyette. Bu bölgenin adı, “sarı nokta” veya tıp diliyle “makula”. En çok ışık oraya geldiği için gözün içinde en erken yaşlanabilen bölüm burası. Tabii, genetik yapı, güneş ve sigara kullanımı önemli. Bu 3 sebep, şu ana kadar bildiğimiz en önemli sebepler. O zaman bu bölge, kişinin yaşına göre çok daha ileri bir yaşa ulaşmış oluyor. Örneğin 60 yaşındaki bir kişinin sarı noktası, 120 sene yaşaması durumunda olması gereken noktaya geliyor. Yani aslında bu da doğal değişikliklerden biriyken, çok erkene alınmış oluyor. Sarı nokta hastalığında, ilk önce bakılan cisimlerde düzensizlik görülüyor. Yani diyelim ki çizgili bir kitap sayfasına bakıyoruz, bu çizgilerde düzensizlik görülebiliyor; çünkü oradaki hücrelerin bazıları çalışmaz oluyor. Bir süre sonra da bakılan sayfada görülemeyen alanlar, küçük küçük alanlar olmaya başlıyor. Sarı nokta hastalığı ileri bir devredeyse tedavi edilmesi zor. Ancak çok ilerlese bile, tam körlüğe ulaşmıyor. Yani bizim tıbbi anlamda, “körlük” dediğimiz şeyi yaratmıyor, ama yasal körlük yapabiliyor; yani araba kullanmayı engelleyecek düzeye ulaşabiliyor. Böyle bir şikayet olunca, biz göz doktorları olarak, önce damardan bir ilaç verip, bir göz filmi çekiyoruz, buna “göz anjiyosu” diyoruz. Eğer gözün gören noktasında, bu bölgelerde tedavi edilebilecek alanlar varsa, özel lazerlerle bu alanları tedavi ediyoruz. “Varsa” dedim, çünkü gözün gören noktasında yapılacak lazer, sonuçta o bölgenin görmemesine yol açacak, tehlikeli bir bölge. Onun için bu konuda çok dikkatli davranmak lazım. İyi bilen biri yapmalı, çünkü eğer lazer yanlışlıkla tam görme noktasına ya da ona yakın bir yere gelecek olursa, o zaman görme, o bölgede kaybolur. Günümüzde yeni yöntemler geliştirildi, yeni lazerler geliştirildi bununla ilgili olarak.
Diyelim ki hastalık çok ilerledi, lazer yapıldı veya yapılamadı, sonuçta çok ilerledi, ortada kocaman bir siyah nokta oldu, biz buna tıbbi olarak, “körlük” demeyiz, ama diyelim ki yasal açıdan körlük durumuna geldi. O zaman ne, yapıyoruz, yani en kötü olasılık nedir? O zaman da özel gözlükler, büyüteçler, dürbünlü gözlükler veriyoruz, yani gözün fonksiyonu ne kadar kalmışsa, o fonksiyonun yüzde 100’ünün kullanılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Diyelim ki göz fonksiyonu yüzde 20 kaldı, normal gözlükler bu yüzde 20’nin, yüzde 100’ünü kullanmayı sağlayamıyor. Bu yüzden kişiye özel gözlükler veriyoruz, bu yüzde 20’nin, yüzde 100’ünü kullanmasını sağlamaya çalışıyoruz.