Gözde kızarıklık ve Gözlerde Kızarma
Peki, gözlerimizin zaman zaman kızarması, kötü bir şeyin habercisi olabilir mi?
Tabii! Kızarma, aşağı yukarı gözdeki bütün hastalıkların esas habercisi. Kızarma; basit bir sigara dumanından rahatsız olmaktan tutun gözyaşı azlığına, çok ağır bir göz içi iltihabından çok ileri bir göz tansiyonu hastalığına kadar birçok hastalığın belirtisi olabilir. Ama bazen sanki fırçayla boyanmış gibi kıpkırmızı olabiliyor göz.
Gözdeki kanlanma aniden oluyor, durup dururken…
Evet! O da kol tansiyonunun, yani vücut tansiyonunun küçük olanının, 9’u geçmesinden kaynaklanıyor. Vücut tansiyonunun küçüğü 9’u geçerse, düdüklü tencere gibi bir basınçla karşılaştırıyor vücudu ve vücuttaki en ince damarlar gözde olduğu için bu basınç göz damarlarında kanamaya yol açıyor. Bir küçücük kan damlası, bütün zarların arasında, gözü örten zarların arasında geniş şekilde yayıldığı için çok kötü gözüküyor hakikaten. Bu durumda gözde bir problem yoktur, ama göz tansiyonunun dikkatle tekrar ölçülmesi gerekir.
Çok nadiren kabızlıktan, hapşırmaktan, çok ağır bir şey kaldırmaktan da olabiliyor, ama yapılan araştırmalar, yüzde 98 oranında kol tansiyonuna bağlı olduğunu gösteriyor.
Yabana cisimler gözümüze kaçıyor, toz da giriyor, yani sürekli dışarıdan bir etki altındayız. Kirpiğimiz dahil olmak üzere rahatsız edebiliyor. Bunların gözümüze zarar vermesi mümkün mü?
Evet, tabii ki! Yabancı cisim her zaman göze zararlıdır, ister gözün ön tarafında, kapakların altında olsun, isterse gözün içinde. Gözün içine giren yabancı cisimler çok ağır sorunlara yol açabilir. Çok ağır ve önemli ameliyatlar gerektirebilir. Gözün delinmesi çok ciddi bir durumdur. Eğer yabancı cisim gözün önündeyse bile mutlaka çıkarılması, asla bekletilmemesi gerekir. Önce göz bol suyla yıkanmalı, eğer rahatlamıyorsa, bir an önce göz doktoruna gidilmeli. Yoksa gözün ön tarafını tahriş edebilir ve eğer demir türü bir yabancı cisimse bu pas bırakır, bu pas da kalıcı olabilir. Onun için hakikaten saatler içerisinde göz doktoruna gitmek lazım.
Göze yanıcı bir gazın kaçması, yanıcı birtakım maddelerin, asitlerin kaçması da mümkün…
Aslında “asit” dediğimiz zaman, göze kolonya damlatmak ya da deodorant kaçması…
Anneannem çok yapardı, parlasın diye limon damlatırdı…
O da asit. Bunlar belli miktarın üstüne çıkarsa, o zaman gözü yakar ve gözün kapatılması, birkaç gün tedavi edilmesi gerekir. Alkaliden söz ettiğimiz zaman ise, bunlar daha çok kireç kaçması, inşaatlardaki kireç kaçmasıdır, bunun yanı sıra; örneğin temizlikte kullanılan deterjan malzemeleri ve çamaşır suyu.
Bunların hepsi son derece tehlikeli maddeler. Hemen yıkanmalı ve hiç zaman geçirmeden bir an önce doktora gidilmeli, çünkü özellikle kireç yanıklarında, yanık zamanla devam ediyor, yani gözün içine doğru ilerliyor, gözün kaybına neden olabiliyor. Bu nedenle bütün bu yanıklarda, göze kaçmış herhangi bir yabancı maddede mutlaka bir göz doktoruna gitmek lazım.
İhmale gelmeyecek şeyler, değil mi?
Bunlar çok acil olanlar. Burada sarımsağı da yeniden söyleyelim: Sarımsağın hiçbir yararı yok hakikaten.
Lazerler
Kontakt lens ve gözlük takmak istemeyenler için lazerler devrede artık. Buna mucize demek doğru olur mu?
Neredeyse. Lazer, içinde bir tüp olan ve bu özel tüpün üzerine bir enerji geldiği zaman, özel bir ışın tipi yansıtabilen sistemlerdir. Bu yansıyan ışın, yani lazer dalga boyuna, tipine ve rengine göre farklı işlere yarıyor; bazen yakmaya, bazen kesmeye.
Bazen de buharlaştırmaya mı?
Evet, bazen de buharlaştırmaya. Gözde eskiden beri kullanılan lazer, şeker hastalığına bağlı, gözün içinde kanamalar ve beslenemeyen alanlar olduğu zaman kullanılıyordu. Şeker hastalığında lazer kullanımını şöyle anlatabiliriz: Diyelim ki bir tarlayı sulaması gereken bir su hortumu var ve bu hortumun eğer duvarlarında, cidarlarında incelme meydana gelirse, baloncuklar oluşur. O zaman su oraya dolar ve gitmesi gereken bahçeye gidemez veya eğer bu baloncuklar çok incelirse, kenarları yırtılırsa, o zaman su, bir önceki bahçeye, su verilmemesi gereken bahçeye gider, yani kanama olur ve gitmesi gereken bahçeye gidemez. Şeker hastalığında durum böyle. Sonra göz, bu kanama alanlarını temizlemek için iyileştirme yapmaya çalışıyor, ama iyileştirmenin sonucunda, “nedbe dokusu” meydana geliyor. Eğer beslenemeyen alanlar varsa, bu alanları lazerle ortadan kaldırıyoruz, yani bu alanları lazerle yok ediyoruz. Lazer bu durumda bir çeşit silah da denilebilir. Neresi beslenemiyor, o bölgeden vazgeçiyoruz ki beslenebildiği alan kalsın. Çünkü öbür türlü, bu beslenemeyen alan, başka problemler çıkarabiliyor. Bu, bir çeşit lazer. Bu tip lazere, “argon lazer” diyoruz. Artık günümüzde en yaygın kullanılan lazer bu. Belli bir dalga boyu var, belli bir ışık rengi var. Şeker hastalarında bu tedavi uygulanmadığında körlüğe kadar gidilebiliyor. Hastalar, “Görmem azalacak” diye düşünüyorlar, ama bir şeyleri elden çıkarmazsak, tümü elden gidiyor.
Bir de “dekolman” dediğimiz başka bir hastalık daha var. Bu hastalık gözün içindeki tabakaların birbirinden ayrılması durumu. Tabakalar bir yırtık nedeniyle, birbirinden ayrılabiliyor. Özellikle yüksek miyoplarda görülüyor bu durum. Hani daha önce gözü odalara benzetmiştik, işte yüksek miyoplarda göz odasının büyüklüğü, herkesten daha fazla, bazen iki katı. Ama tahsisat gereği aynı miktarda halı veriliyor, duvardan duvara halı. Küçük geliyor, o zaman da kenarlarda gerilme oluyor. Küçük darbelerle bu gerilme yırtılabiliyor, orada bir delik oluşabiliyor. Deliğin altında göz içi sıvısı dolduğunda “dekolman” oluyor, yani dokular birbirinden uzaklaşıyor, şişiyor. Bu durumda dokular birbirine değmediği için elektrik geçişi olmuyor ve görme sağlanamıyor. Çünkü oradaki geçiş tamamen bir elektrik gibi, yani prize takılmamış oluyor. İşte biz, dekolman’ın erken dönemlerinde, o deliğin etrafına da lazer yaparak, yapıştırmayı sağlıyoruz. Yine aynı tipte lazer kullanıyoruz. Aynı Japon yapıştırıcı gibi, çorabımız kaçtığında kaçan yere oje kullanmamız gibi. Bu, bir çeşit lazer.
Yani kaynak mı yapıyorsunuz?
Kaynak yapıyoruz. Gereği ve yeri kanıtlanmış bir tedavi bu. Ama uzman bir hekim tarafından yapılması gerekir, yapılmadığı takdirde daha büyük sorunlara yol açabilir.