Göz Kırma Kusuru ve Kırma Kusurları Nedenleri
O zaman sorumu şöyle değiştiriyorum: Kaç tür görme kusuru değil, kaç tür kırma kusuru var?
Kırma kusurunun ne olduğunu ilk bölümde kısaca anlatmıştım: Kornea ve ondan sonra mercek yer alıyor. Bunlar, ışığı kıran ortamlar, yani camdan geçerken ışığın kırılması gibi optik bir olay. Korneadan ve göz merceğinden geçerken de göze gelen ışınlar kırılıyor. Sonra bunlar bir de gözün içinde bir yol kat ediyorlar. Bu kat edilen mesafe, kırmayı etkiliyor. Bunların hepsi optik kurallarına uygundur. Yani nasıl birkaç tane cam koyarız, ayna koyarız, lisede okumuşuzdur: İçbükey, dışbükey gibi. Bunların hepsi kırmayı etkiliyor. Bunlarla beraber bir göz, 6 metreden bir cismi, ya görebiliyor ya göremiyor. Eğer göremiyorsa veya net göremiyorsa, o zaman biz buna, “Kırma kusuru var” diyoruz. Demek ki kırma kusurunun birici sebebi; korneada bir bozukluk ya da düzensizlik olması. Korneanın tam yuvarlak olmaması. İkinci sebep; göz merceğinde problem olması, ama bu soruna burada girmeyeceğiz. Üçüncüsü de gözün içinde kat ettiği yol. Kişi ya yakını göremez ya uzağı göremez ya da hem yakını hem uzağı bulanık görür. Kişi yakını göremezse buna “hipermetrop”, uzağı göremezse buna “miyop”, hem yakını hem uzağı bulanık görürse buna da “astigmat” deniliyor. Astigmat, “stigmat değil”, “tam yuvarlak değil” anlamında. “Astigmat”, yani olumsuzu. Astigmat ya miyop ya da hipermetrop tipinde oluyor, yani astigmatın da iki tip olması gerekiyor. Bir de yakını yaşlılıkta görememe problemi var ki biz bunu, kırma kusurlarına genellikle koymuyoruz. Fakat burada söz etmekte yarar var. Buna da “presbiyopi” diyoruz:.
O zaman biz yaşlandıkça biraz da eriyor muyuz?
Evet, tabii ki! “Presb” hecesi, “uzağı iyi gören”, “olayları daha net görebilen” anlamında. Şimdi isterseniz miyoplarda sorunun neden kaynaklandığını anlatayım. Miyoplarda ya gözün önündeki kornea tabakası olması gerektiğinden daha sivri oluyor ya göz merceğinin kırmasında bir problem yaşanıyor ya da gözün yapısı uzun oluyor, yani daha büyük bir salonu oluyor. Evin daha büyük bir salonu olduğu zaman, tabii ışık daha uzun bir yol kat ediyor. Gözün önüne belli bir cam konulmadığında, ışık salonun dibindeki noktaya ulaşamadığından önündeki bir yerde odaklaşıyor. O zaman da net görülememiş oluyor. Sanırım en iyi böyle anlatılabilir.
Peki, yakını göremeyenlerde sorun neden kaynaklanıyor?
Hipermetroplarda ise gözün kornea tabakası, olması gerektiğinden daha yassı oluyor. Bazen mercekte problem oluyor, ama bazen de gözün yapısı küçük oluyor, yani küçük bir salon oluyor. O zaman da ışıklar salonun arkasındaki duvarın arkasında netleşiyor. Dolayısıyla bulanık gözüküyor. Miyopisi olan bir kişinin uzağı görmesi, dışarıdaki tehlikelerden haberdar olması için “ıraksak”, yani “kalın kenarlı mercek” kullanması gerekiyor. Bunu gözlük olarak ya da kontakt lens olarak kullanabilir. Hipermetroplar bu odaklamayı netleştirebilmek için ya ortası kalın, kenarları ince; yani “ince kenarlı mercek” ya da “yakınsak mercek” kullanırlar. Bunlar kullanılmazsa net görme sağlanamaz.
En erken gelişeni hangisi?
Hipermetrop genellikle daha erken gelişiyor.
Hipermetrop mu çocuk yaşlarda başlıyor?
Evet! Zaten çocuklar hipermetrop doğuyorlar. Henüz gözleri küçük oluyor. Bebeklerin uzağı görmeleri gerekmez, yakını görmeleri gerekir ve yeterlidir. Onun için miyoba göre ayarlanmış olmuyor. Miyop, daha ileri yaşlarda gelişiyor. Ailede varsa, miyop daha erken gelişebiliyor. Mi-yopi genellikle ergenlik çağlarında ortaya çıkıyor.
Beynin görme bölümü ancak gördükçe gelişir
Eğer gözlük takılmazsa ne olur?
Kişi net göremez. Yeni görüş ise, kişi miyop olduğu halde gözlük kullanmazsa, miyobunun arttığı yönünde. Çünkü göz sürekli uyum yapmaya çalışıyor, yapmaya çalıştıkça miyop artıyor. Hipermetrop olanlarda ise ister tek göz, ister çift göz olsun, beyne net mesaj gitmeyince, beyindeki o hücreler yeterince gelişemiyor. Yani beynin gelişmesi için gereken gıda, görme. Bu, özellikli bir durum, çünkü beynin başka hiçbir bölgesinde böyle bir özellik yok. Beyin, vücuttaki sinirler yardımıyla kendi kendine direnç kazanır ve erişkin hale gelir, ama beynin görme bölümü ancak gördükçe gelişir. Yani eğer görmesi ve gözü tamamen normal olan bir kişi karanlık bir odaya uzun süreyle kapatılırsa, görmesi gelişmez. Tembellik, diyoruz biz buna.
Göz tembelliği mi?
Evet, aynen öyle. Beynin ilgili hücreleri gelişmiyor çünkü. Belli bir yaştan sonra da eski haline, olabileceği hale getiremiyoruz, öyle kalıyor. Bu yaş 6’ya, bazı kişilerde 9’a kadar uzanıyor, ama ideal olanı 6’dan da önce ne görebi-lecekse onu halletmek, çünkü öbür türlü beyin o yaştan sonra tekrar gelişmiyor.
Her çocuk 3 yaşına kadar göz muayenesi olmalı
Büyükler, gözlük konusunda çocuklara pek güvenmiyorlar. Doğru mu bu?
Kesinlikle! Bu konu çok ama çok önemli. 6 yaşından, yani okula başlamadan önce her çocuk bir defa göz muayenesi olmalı. Mesaj bu. İleri ülkelerde 3-4 yaşında yapılıyor. Ne kadar erken, o kadar iyi. 3 yaşında çocuk muayene olamaz mı? Olur. Biz edebilir miyiz? Ederiz. Anlayabilir miyiz? Evet, anlayabiliriz. Yani kendisini ifade edemiyor diye, aileler genellikle getirmek istemiyorlar. Gözlük takıldığında, gözün tembelleşeceği yönünde bir inanış var. Hayır, bu doğru değil. Ne kadar erken, o kadar iyi. Biz 3 yaşında değil, 2 yaşında da muayene ederiz, ama 3-4 yaş ideal olanı. İlkokuldan önce çocuk mutlaka kontrole götürülmeli, bu aşı gibi düşünülmeli. Yani nasıl aşıların mutlaka belli bir yaşa kadar tamamlanması şartsa göz muayenesinin de çocuk okula gitmeden önce yapılması şart. Çünkü 6 yaşından sonra tembellik tedavi edilemiyor; yani diyelim ki çocuk okula başladı, gözünde tembellik olduğu anlaşıldı, artık iş işten geçiyor maalesef. Bu muayenenin yapılması için çocuğun illa bir şikayetinin olması gerekmiyor. Aşı gibi mutlaka bir defa yapılması lazım. Ailede gözlük problemi varsa, tabii ki senede 1, ama 3 yaşından itibaren olmalı. Tekrar vurguluyorum, çocuğun en geç 6 yaşına kadar göz muayenesinin yapılması şart.
Hayatımızın her anında gözümüzü kullandığımıza göre şikayet olsun olmasın doktora danışmakta fayda var…
Evet! Diş kontrolü gibi. Aşı gibi.
Bunu herkese öneriyor musunuz?
Aslında herkese öneriyoruz. Ama herkese her zaman yapmak mümkün değil tabii ki. Türkiye’deki sistem de buna çok müsait değil. Ama hiç değilse 6 yaşında veya ilkokuldan önce, çocuk mutlaka göz muayenesinden geçmeli diyoruz. Tabii yaşlıların da 40 yaşından sonra muayene olmasında fayda var. Bu konuyu ayrıca konuşacağız zaten.
Orada da koruyucu hekimlik devrede…
Yani diş muayenesi gibi, aşı gibi. Çocuğumuzun aşı olması için hastalanmasını beklemiyoruz ki! Gözlük ihtiyacı, yani kırma kusurları hastalık değildir. Bunlar yapısal durumlardır. Nasıl birinin saçı kıvırcık, öbürünün saçı düzse veya birinin boyu uzun, diğerininki kısaysa, kırma kusurları da aynı bunlar gibidir. Ancak düzeltilmesi durumunda daha kaliteli bir yaşam elde edilir, yoksa bunlar hastalık değildir.
Peki, aklıma geldi ama yeri değilse uyarın lütfen. Saçımızın kıvırcık olması gibi kırma kusurları da hastalık değil dediniz. Gözümüzün rengini ne belirliyor o zaman?
Hayır! O da bizim elimizde değil. O da ailevi.
Kırma kusurlarının ilerlemesi önlenebilir
Seçemiyoruz öyleyse, değil mi?
Hayır, tabi ki seçemeyiz, kırma kusurunu da seçemeyiz. Ancak kırma kusurlarının ilerlemesini önleyebiliriz. Dediğim gibi eğer gözlüğü daha önce takmış olsaydınız belki 4 olmayacaktı. Hakim olan bir görüş daha var son zamanlarda: Gözlük takılırsa, ilerleme daha yavaşlar görüşüne ek olarak ki bunu özellikle söylüyorum, çünkü hastalarımızın çoğu, “Gözlük takarsa göz tembelleşmez mi” diye soruyor. Ben de diyorum ki: “Niye kötülük yapalım. Artacak olsa niye verelim?” Onun için bu çok önemli. Bir yeni görüş ise, çocuk uyurken odayı tamamen karanlık yapmanın, göz kusurlarını engellediği yönünde. Yani ışıkta uyuyanlar, devamlı uyum yaptıkları için daha yüksek miyop oluyorlar gibi bir görüş bu. Fakat bu tip görüşler zaman zaman ortaya çıkar, zaman zaman da değişir.
Bu size mantıklı geliyor mu?
Mantığı var tabii ki, ama sadece bunun etken olduğunu söylemek mümkün değil. Çocukların korkmaması için odaya ışık konuyor. Kıyaslamak mümkün değil, yani bir çocuğu karanlık, diğerini ise ışıklı odada uyutmak ve kontrol grupları oluşturmak lazım. Bu henüz mümkün olmadığı için bu görüş yüzde yüz doğru demek mümkün değil.