Fıtık, karın kaslarının iç tabakalarının zayıflaması veya yırtılması sonucu gelişen şişlik olarak tanımlanıyor. Aşırı yük kaldırma, bronşit vb. hastalıklarda uzun süre devam eden öksürük ve şiddetli kabızlık nedeniyle süre gelen ıkınma gibi nedenlerle kas zarları zayıflıyor ve bunun sonucunda fıtık oluşabiliyor.
Doğuştan olabildiği gibi sonradan da gelişebilen fıtıklar, zamanında tedavi edilmediğinde çok ciddi sorunlara zemin oluşturabiliyor. Fıtık tedavisinde çok fazla seçenek ileri sürülse de, uzmanlar ilaçların ya da alternatif tıp yöntemlerinin tedavide başarılı sonuç vermediği ve tek etkin tedavi yönteminin ameliyat olduğu konusunda hem fikir. Ülkemizde yılda yaklaşık 80 bin fıtık ameliyatı yapılıyor ki uzmanlar bunun en sık gerçekleştirilen operasyonlar arasında yer aldığını belirtiyor.
Fıtık ameliyatlarının çoğu açık, yani geleneksel yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Açık fıtık ameliyatında dışarıdan yapılan kesi yardımıyla fıtıklaşmanın olduğu bölgeye ulaşılıyor. Fıtığa gerekli girişim yapıldıktan sonra sadece delik alanına veya bölgeye cerrahi yama konularak operasyon tamamlanıyor. Bu yöntemin yararı lokal, yani bölgesel anesteziyle yapılabilmesi ve görece olarak daha ucuza mal olabilmesi.
Ancak laparoskopik onarımla karşılaştırıldığında ameliyat sonrası daha fazla ağrı oluşturması ve iyileşme sürecinin daha uzun olması gibi dezavantajları bulunuyor. İşte bu nedenlerden dolayı günümüzde artık laparoskopik fıtık onarımı tercih ediliyor. Peki, bu yöntem hem cerrahlara hem de hastalara ne tür yararlar sağlıyor? Acıbadem Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanları , laparoskopik fıtık onarımıyla ilgili bilinmesi gereken tüm detayları sizler için anlatıyor…
Laparoskopik fıtık onarımı, üç adet küçük kesi, laparoskopi teknolojisi ve yamanın kullanıldığı yeni bir yöntem. İçi boş bir boruya benzetebileceğimiz kanülün içinden yerleştirilen ve özel bir kameraya bağlanmış olan teleskop, cerrahın fıtık ve çevre dokularını bir monitörden görebilmesini sağlıyor.
Cerrahın fıtığın oluştuğu yerde çalışabilmesini sağlamak amacıyla bölgeye iki kanül daha yerleştiriliyor. Fıtık, karın duvarı arkasından onarılıyor ve böylelikle yamanın karın içindeki bağırsaklarla temas etmesi önleniyor. Bu da ileride gelişebilecek yapışıklık ve buna bağlı bağırsak düğümlenmesi riskini ortadan kaldırıyor.
Laparoskopik fıtık onarımında hastada yalnızca bir adet 1.5 santimetrekarelik ve 2 adet 0.5 santimetrekarelik yara oluşuyor. Kesi bölgesinin çok küçük boyutlarla sınırlı olması, ameliyat sonrasında hastaya pek çok yarar sağlıyor. Ancak laparoskopik olarak gerçekleştirilen ameliyatların tümünde, düşük bir oranda da olsa açık cerrahiye yönelme söz konusu olabiliyor.
Laparoskopik fıtık onarımında bu riski artıran unsurlar ise şişmanlık, yoğun yapışıklıklara yol açabilen geçirilmiş karın ameliyatları ve ameliyat sırasında ortaya çıkan kanamalar oluşturuyor. Cerrah ameliyat sırasında bu kararı verdikten sonra operasyon açık yöntemle tamamlanıyor.
Laparoskopik fıtık onarımının en büyük yararı, normal günlük aktiviteye erken dönüşü sağlaması. Bu yöntem daha az ağrı, daha hızlı iyileşme ve işe erken geri dönülebilmesi gibi yararları nedeniyle günümüzde hem cerrahlar hem de hastalar tarafından giderek artan oranda tercih ediliyor. Şu an Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa ülkelerinde her dört fıtıktan birinin laparoskopik olarak tedavi edildiği biliniyor ve önümüzdeki on senede açık ve laparoskopik fıtık onarımlarının aynı sayıda yapılacağı öngörülüyor.
Laparoskopik onarım ülkemizde de konusunda deneyimi olan merkezlerde giderek artan sıklıkta uygulanıyor. Fıtık ameliyatlarının çoğunda hasta ertesi gün taburcu olabiliyor. Hatta aynı gün taburcu olma hem cerrahlar hem de hastalar tarafından artan sıklıkta tercih ediliyor.
Buradaki kritik noktayı ise ağrının şiddeti oluşturuyor. Ameliyat sonrası ağrı kontrolünde son yıllarda pek çok kavram değişti ve bu yönde ciddi gelişmeler sağlandı.
Bu sayede artık hastaların ameliyat sonrası dönemlerine ilişkin tatsız anılarında ağrının yeri pek kalmadı. Günümüzde laparoskopik fıtık onarımı sonrası etkin ağrı kontrolünün sağlanması ve hareket etmenin cesaretlendirilmesiyle günlük aktiviteye çok erken geri dönülebiliyor. Öyle ki hastalar artık 24 saat içerisinde banyo dahil tüm hijyenik gereksinmelerini kendi başlarına karşılayabiliyor, 2-3 gün içerisinde günlük işlerini yapabiliyor ve 5-7 gün içerisinde aktif iş yaşantısına dönüyor, hatta araba kullanır noktaya gelebiliyor.
Kaynak: Hastane.com.tr