Kalp Sağlığı ve Genetik Faktörler
Çevresel faktörleri konuştuk, aşkı konuştuk, sevdayı konuştuk, cinselliği konuştuk. Bir ara kalıtımdan bahsetmiştiniz. Çevresel faktörler ile genetik ayrılmaz bir ikili mi yoksa?
Çevresel faktörlere yanıtın nasıl olacağını genetik faktörler belirliyor. Her zaman için hiç risk faktörü olmayıp kalp krizi geçirenler veya çok sayıda risk faktörü olup hasta olmayanlar gibi uç örnekler olabilir. Ama bizim için mühim olan toplumun çoğunluğu, toplumun çoğunluğu için konuşulunca çevresel faktörler çok önemi kazanıyor. Bazı genetik durumlar var ki bunlar kalp hastalığı için çok belirleyici, örneğin “ailesel kolesterol yüksekliği” diye bir hastalık var, kalıtımsal olarak aşırı kolesterol yüksekliği oluyor bu kişilerde. Çocuklukta kalp-damar hastası oluyorlar. 17-18 yaşındakilerin damarları 70 yaşındaki bir kişininki gibi oluyor. Ama bu tür hastalıklar çok nadir. Karşımıza gelen hastalar çoğunlukla genetik olarak hafif yatkınlığı olanlar. Kötü çevresel faktörlerle karşılaşınca hasta oluyorlar. Gördüğümüz büyük hasta grubu, genlerinin belli bir yerinde bozukluk saptayabildiklerimiz değil. Çok karmaşık olan metabolizmanın belli yerlerinde çok sayıda hafif bozukluğu olanlar. Hafif yatkınlığı olan bu kişiler, kötü yaşam tarzı sürünce hasta oluyorlar. Genetik olarak çok dirençlilerde, bu faktörlere rağmen hastalanma daha zor veya daha geç olabiliyor.
Hocam, siz kaç yıldır kardiyoloji uzmanısınız?
1990’da kardiyoloji uzmanı oldum. 16 yıldır kalp hastalıklarıyla uğraşıyorum.
Sizin genetik haritanız nasıl? Sizin ailenizde kalp-damar hastalığı var mı?
Bizim ailede kalp-damar hastalığı yok. Anne ve baba tarafımda erken yaşta kalp hastası olan kimse yok.
Siz de oldukça şanslısınız benim gibi. O zaman yakın akrabalarda kalp hastalığı olmasını nasıl yorumlayacağız?
Birinci derece akrabalara bakılıyor bunun için, anne-baba ve kardeşlere. Anne-baba ve kardeşlerden, erkek akrabalarda 55 yaşından önce, kadın akrabalarda 65 yaşından önce kalp hastalığı başlamışsa bu, ailede kalp hastalığı öyküsü var anlamına geliyor. Babanız 53 yaşında kalp krizi geçirmişse veya anneniz 62 yaşında felç geçirmişse sizde aile öyküsü var demektir. Bu şekilde yorumluyoruz basitçe.
O zaman herkesin kendi ailesini iyi araştırması lazım?
Bilmesi ve ona göre davranması lazım. Aile öyküsü çok önemli risk faktörleri içerisinde. Eğer ailenizde erken yaşta kalp hastalığı varsa, genetik olarak bu kötü yaşam tarzına daha hassas olduğunuzu gösterir. Babanız 52 yaşında kalp krizinden öldüyse, sizin sigara içmeniz çok büyük hata, 85 yaşında öldüyse de yine sigara içmeniz kötü elbette, ama 52 yaşında öldüyse bu sizin için çok vahim bir durum, kendinizi çok daha fazla korumanız lazım. Arkadaşınızın babası 85 yaşında, sizinki 52 yaşında öldüyse, ikiniz de sigara içiyorsanız, belli ki sizin için çok daha zararlı bü durum. Eğer kolesterolünüz arkadaşınızınkinden daha yüksekse, bu yükseklik sizin için çok daha zararlı. Çok daha dikkatli olmanız gerekiyor, bu genetik yatkınlığınız sebebiyle.
En riskli grup yakın akrabalar, Genetik Kalp Hastalıkları
Kalıtımı bu şekilde mi sorgulamalıyız? Tabii ki. Kardeşiniz kalp krizi geçirdiyse dikkat edeceksiniz. Doktorların da özellikle buna dikkat etmesi lazım. 50 yaşında kalp krizi geçiren bir hastanız varsa, hemen kardeşlerini çağıracaksınız, sigara içiyorlar mı, kolesterolleri ne kadar, kiloları, yaşam tarzları, hareketlilikleri nasıl, hepsini çağırıp uyaracaksınız. Hastaların birinci derece akrabaları en yüksek riskli grup. “Biz hastalan doğru dürüst tedavi edemiyoruz” diyeceksiniz belki, ama iyi işleyen bir sağlık sistemi olsa hemen bu hastaların yakınlarının çağırılıp, yaşam tarzı hakkında bilgi verilmesi, koruyucu önlemlerin uygulanması gerekir. Yakınları hasta olduğu için bu dönemde daha da etkili olur üstelik.
Hakikaten çok etkili olur değil mi? Korunmadaki hedeflerin öncelikleri böyle zaten. Birinci hedefiniz hastalar. Öncelikle kalp krizi geçirmiş olanları hedeflersiniz, çünkü onlar bu yaşam tarzına karşı zayıflıklarını göstermiş ve hasta olmuş kişiler. Önce onları ele alıp risk faktörlerini gidermeye çalışırsınız. Sonraki hedef onların yakınları. Ondan sonra yavaş yavaş daireyi büyütüp, topluma doğru mücadeleyi genişletirsiniz.
Hocam, mesela 39-40 yaşında bir erkek, kalp krizi geçiriyor. Diyelim ki ölmedi. Bu kişinin bayattaki anne ve babası kendilerine bakıp, “Benim oğlum genç yaşta geçirdi. Biz o yaşları atlattık. Artık bize bir şey olmaz” diyebilirler mi?
Onların da önlerinde bir yaşam var. Oğulları geçirdiğine göre onların da elbette alacağı önlemler var. Belki onlar daha sağlıklı bir yaşam sürdüler, sigara içmediler, modern yaşamın streslerinden uzak yaşadılar, ama oğulları daha farklı bir yaşam sürdü, benzer bir genetik yapıya rağmen hasta oldu.
Her insanın bir kan grubu var, A pozitif, B pozitif, AB negatif gibi. Belli kan grubuna göre belli beslenme modelleri anlatılıyor, oradan aklıma geldi. Kan grubu ile kalp sağlığı arasında bir ilişki kurmak mümkün mü?
Çok önemli değil kan grubu. Bazı çalışmalarda, kalp hastalığının A grubunda daha sık, 0 grubunda daha az bulunduğu saptandı, ama etkisi güçlü değil.
Kan almanın veya vermenin kalp sağlığımız için olumlu veya olumsuz bir etkisi var mı?
Kuralına uygun, doğru bir şekilde yapılıyorsa hiçbir riski yok.
Kızılay, kan bağışını teşvik etmek için, “Kan verini Genel sağlığınız için sizi daha sağlıklı kılar” sloganıyla hareket ediyor. Böyle bir şey var mı? Kan veren insanların kalp sağlığı daha iyi olur mu?
Kan vermek toplumsal bir görev, ama düzenli kan vermenin kişiyi daha sağlıklı yaptığına ilişkin bir bilgimiz yok.
Göğüs ağrısı en önemli belirti, genetik kalp hastalığı
Şimdi kalp krizi geçirmeden önceki sürece geliyoruz. Krizden önceki süreçten söz edelim. Kişi, hangi uyardan dikkate almalıdır?
Kalp-damar hastalığının en başta gelen belirtisi göğüs ağrısıdır. Daralmış olan kalp damarı nedeniyle hasta bir efor yaptığı zaman, mesela yokuş veya merdiven çıktığında göğsüne baskı şeklinde bir ağrı gelir, durup dinlenince bu ağrı geçer. Bu şekildeki kalp kökenli ağrıya angına pektoris diyoruz. Hani Nâzım’ın, “İman tahtamın üzerindeki korkunç baskı” dediği ağrı. O şiiri biliyor musunuz?
Bu konuda şiir mi yazmış Nâzmı Hikmet?
Nâzım Hikmet kalp hastalığından öldü. Hapishanedeyken yazdığı Angına Pektoris adlı bir şiiri vardır. Şiirin tümünü değil, ama birkaç dizesini sanıyorum hatırlayabilirim: “Ne arteryoskleroz, ne nikotin, ne hapis / İşte bu yüzden doktorcuğum, bu yüzden bende bu angina pektoris / Bakıyorum geceye demirlerden / Ve iman tahtamın üstündeki korkunç baskıya rağmen, kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor…”. “İman tahtamın üstündeki korkunç baskı” dediği, işte angina pektoris.
Göğüs ağrısı çekip de bunu şiire konu etmesi, ne kadar rahatsız edici olduğunu gösteriyor…
O zamanlar tedavi olanakları da çok kısıtlı olmalı. Hapishanede bu hastalıktan çok çekmiştir.
Nâzım Hikmet’i de bu vesileyle anmış olduk…
Evet, şiirinde çok iyi anlatıyor ağrının verdiği sıkıntıyı.
“Göğüs ağrısı önemli bir belirti” dediniz, çünkü hemen her insan kalbindeki sorunu, “Göğsüm ağrıyor” diye anlatıyor. Bu ağrının kalple ilgili olup olmadığını nasıl anlayacağız?
Göğüs ağrısı eğer kalp damarlarının daralmasına veya tıkanmasına bağlıysa, özellikle göğsün ortasında, baskı şeklinde, sıkıştırıcı veya yanma tarzında olur. Nefes alıp vermekle, pozisyon değiştirmekle, ağrıyan yerin üzerine bastırmakla değişmez. Bir noktada, çivi veya bıçak ucu batar şekilde olmaz, yaygındır. Hasta elini tümüyle “iman tahtası” denilen, öndeki göğüs kemiğinin üstüne koyar. Ağrıyı parmak ucuyla gösteriyorsa, kalp kökenli olma olasılığı çok düşüktür. Yalnız göğüste olabildiği gibi, sırta, boyna, çeneye, sol kola da yayılabilir. Hasta efor yaptığında geliyor, dinlenince 2-3 dakikada geçiyorsa, buna “kararlı angina” diyoruz, bu, damarda darlık olduğu ama tamamen tıkanmadığı anlamına gelir. Aynı karakterdeki ağrı, efor harcamadan istirahatta geliyorsa, daha tehlikelidir. Enfarktüs dediğimiz, damarın tamamen tıkandığı durumda ağrı, istirahatte gelir ve geçmez. Eşlik eden elektrokar-diyografik değişiklikler ve kan incelemeleriyle tanı konur. Bazen yemekborusu, safrakesesi, mide hastalıklarına bağlı ağrılarla karışabilir kalp ağrısı, bu incelemelerle ayrılır.
Hocam, angina nedir?
Kalp damarlarındaki daralmaya veya tıkanmaya bağlı göğüs ağrısına angina adını verivoruz.