Gece çalışanların kansere yakalanma riskinin daha fazla olabileceği yönünde bilim çevrelerinde tartışmalar yıllardır süregelirken, Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) kanser kolu Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (UKAA), geceleri çalışmayı “muhtemel kanserojen etkisi bulunanlar” listesine dahil ediyor.
Dünya Sağlık Örgütüne bağlı kuruluş bu kararı, karanlık çöktükten sonra çalışmaya başlayan kadın ve erkeklerde meme ve prostat kanserine yakalanma oranının yüksek olduğunu ortaya çıkaran araştırmalar üzerine, geçen ay düzenlenen bir panel toplantısında aldı.
UKAA böylece, geceleri çalışmayı, kansere yol açan anabolik steroidler, morötesi radyasyon, kurşun içeren boya ve dizel motor egzozu gibi maddelerle aynı kategoriye koymuş oluyor.
Amerikan Kanser Vakfı da, UKAA’nın açıklamasının ardından geceleri çalışmayla ilgili benzer bir kararı alabileceğini, şimdiye dek çalışma ve kanser bağlantısının “hala kesin olmadığını ve ispatlanmadığını” düşündüklerini, çünkü gece çalışanlarda kanser riskini arttıran başka ortak faktörler olabileceğini tartıştıklarını açıkladı.
Geceleri çalışmanın kansere neden olduğu ispatlanırsa bundan milyonlarca çalışan etkilenecek. Uzmanlar, gelişmiş ülkelerde gece vardiyalarında çalışanların, çalışan nüfusun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturduğunu tahmin ediyorlar.
Bilim çevrelerinin geceleri çalışma ve kanser arasında bağlantı olduğundan şüphelenmeleri, gece çalışanların biyolojik saatlerinin bozulmasından kaynaklanıyor. Tümör gelişimini baskılayan ve uyku veren “melatonin” hormonu, vücut tarafından normalde geceleri üretiliyor.
Işık melatonin üretimini durduruyor, geceleri yapay ışıkta çalışan insanların melatonin seviyesinin düşük olması, bilim insanlarının, gece çalışanlarda kanser olasılığının yüksek olduğuna inanmasına yol açıyor.
New York’taki Rensselaer Politeknik Enstitüsü Işık Araştırmaları Merkezi Direktörü Mark Rea, “Yeterince uyumamak bağışıklık sisteminizi saldırılara açık hale getiriyor ve potansiyel kanser hücrelerine karşı savaşta güçsüz kılıyor” diye konuşuyor.
Vücudun doğal ritminin bozulmasının, diğer önemli görevlerin yapılamamasına yol açabileceğini belirten Rea, “Zamanlama çok önemlidir. Hücre bölünmesi ve DNA onarımı gibi bazı önemli oluşumlar düzenli zamanlarda olur” diyor.
EN KÖTÜSÜ, HEM GECE, HEM GÜNDÜZ VARDİYALARINDA ÇALIŞMAK
Uzmanlar, geceleri çalışmaktan daha kötüsününse hem gündüz, hem de gece vardiyalarında çalışmak olduğunu belirtiyorlar.
“Sorun vücut saatinizi yeniden başlatmakta” diyen Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsünden Aaron Blair de, düzenli bir şekilde geceleri çalışmanın, sürekli vardiya değiştirerek çalışmaktan daha az yıkıcı olduğunun altını çiziyor.
UKAA’nın panel toplantısında derlediği analizlerin sonuçları, saygın tıp dergisi Lancet’in Oncology ekinde gelecek ay yayınlanacak.
Uzmanlar, gece çalışma ve kanser riski bağlantısının kanıtlarının sınırlı olduğunu, ancak WHO’ya bağlı UKAA’nın “muhtemel” etiketinin, bu bağlantının “akla yakın, makul” olduğu anlamına geldiğinin altını çiziyorlar.
Bilim insanları, şimdi geceleri çalışanların kanser olma riskini azaltabilmek için nelerin yapılabileceğini düşünüyorlar. Melatonin hormonunu hap şeklinde almak mümkün iken uzmanlar, bunun uzun dönemde alınmasının vücudun bu hormonu doğal yollardan üretebilmesine engel olacağına işaret ediyorlar ve bu nedenle önermiyorlar.
Bazı şirketler, melatonin salgılamasını etkilemeyeceği düşünülen değişik
ışık tipleri denerken, çok az insanın altında çalışmayı zevkli bulacağı “kırmızı” rengin, melatonin üretimini en az etkileyen renk olduğu da araştırmalarla belirlendi.
Şimdilik, gece çalışma ve kanser bağlantısı konusunda kesin kanıt olmasa da uzmanlar, en iyisinin uzun dönem gece vardiyasında çalışmaktan kaçınmak olduğunu, ancak bu olanaksızsa basit bir çözüm öneriyorlar.
“Işık ve karanlık arasındaki denge vücudunuz için çok önemli” diyen uzmanlar, çalışanlara, işten döndüklerinde iyice karanlık bir yatak odasında uyuyup uyumadıklarından emin olmalarını öneriyorlar.