Gebelikte Hipertansiyon, Gebelik Hipertansiyon
Gebelikte böbreklerde ve kardiyovasküler sistemde birçok değişiklikler oluşur. Fizyolojik olarak gelişen bu değişiklikler gebeliğin sonlanması ile tekrar eski sınırlarına geri döner. Böbrek fonksiyonları iyi, hipertansiyonu olmayan ve proteinürisi olmayan kadınların önceden böbrek hastalığı olsa bile gebeliklerini başarı ile tamamladıkları bilinmektedir.
Gebelik ve Hipertansiyon çalışmalarında gebelerin %5’de ve beş yıl süre ile oral kontraseptif kullananların ise % 5’de hipertansiyon ortaya çıkmaktadır. Gebelik sırasında gelişen hipertansiyon, intrauterin büyüme ve gelişmeyi etkilemesi ve düşük tartılı bebeklerin ise erişkin yaşa gelince daha sıklıkla hipertansiyon ile karşı karşıya kalmaları nedeniyle bu tipteki hipertansiyonun günümüzdeki önemini arttırmaktadır.
Gebelik Esnasında Görülen Fizyolojik ve Hemodinamik Değişiklikler
Gebelik esnasında böbrek boyutları 1 cm kadar büyür, pelvis, kaliksler ve üreterler genişleyerek, hidronefroz görünümünü alır. Bu değişiklikler doğumu takiben 12 hafta kadar sürebilir.
Gebelik sırasında glomerüler fıltrasyon hızı ve renal plazma akımı % 30-50 kadar artar. Glomerüler fıltrasyon hızındaki bu artış döllenmeyi takiben başlar ve 1 .trimesterin sonunda en yüksek değere ulaşır. Glomerüler fıltrasyon hızı ve renal plazma akımındaki artışın nedeni henüz bilinmemektedir. Hayvan deneylerinde renal vasküler rezistansın azalması ve renal vazodilatasyon nedeniyle olduğu gösterilmiştir. Glomerüler fıltrasyon hızındaki artış nedeniyle gebelik esansında BUN 8.7 ± 1.5 mg/dL, keatinin ise 0.46±0.13 mg/dL olur. Bununla birlikte idrarda glukoz, aminoasit, vitamin ve albumin atılımı artar. Hamilelerde idrarla bikarbonat atılımı artar ve serum bikarbonat düzeyi 4.5 mEq/L olur. Serum osmolaritesi ise 5-10 mOsm/kg ve serum sodyumu 5 mEq/L azalır. Ozmoregülasyondaki bu değişiklikler arginin vazopressin salınımında azalmaya bağlıdır.
Birinci gebelik süresince yaklaşık olarak 12.5 kg alınır ve bunu takibeden gebeliklerde bundan 1 kg daha az kilo alınır. Total vücut sıvısı gebelikte 8 L’ye, ekstrasellüler sıvı ise 4 L den 6 L’ye çıkar. Plazma volümü ise hamilelikte % 50 kadar artar ve vücutta total 900 mEq kadar sodyum birikir.
Gebelik süresince kan basıncında da değişiklikler olur. Gebeliğin erken dönemlerinde kan basıncı düşer, gebeliğin ortalarına doğru diyastolik kan basıncı gebelik öncesine göre 10 mmHg kadar düşer, sonlanmasına yakın kan basıncı artar. Çünkü 1 .trimesterde kardiak output süratle artar ve bununla birlikte periferik vasküler rezistansdaki azalma kan basıncını düşürür. Gebelikte periferik vasküler rezistansın azalması, plazma östrojen ve progesteron artışının damar düz kaslarında gevşeme yapması prostaglandinlerin artmış olması ile ilişkili olabilir.
Serum kalsiyumu düzeyleri, dolaşan albumin düzeyindeki düşüklük ile ilişkili olarak düşük olarak bulunur, iyonize kalsiyum değerleri ise normaldir. D vitamini yapımı artar, barsakta kalsiyum emilimi artar ve idrarla kalsiyum atılımı (300 mg/gün) artar. Parathormon düzeyi ise normal gebelik boyunca azalır.
Hipertansiyon
Gebelik esnasında sıklıkla rastlanan, anne ve fetusda en fazla morbidite ve mortalite nedeni hipertansiyondur. Kadınların küçük bir kısmında gebelikten önce hipertansiyon, büyük bir bölümünde ise (kadınların %10’da) gebelik esnasında hipertansiyon görülmektedir. Sınıflandırma Gebelikteki hipertansiyon ile ilgili çeşitli sınıflandırmalar olsada en çok kullanılan Ulusal Yüksek Kan Basıncı Eğitim Programı Çalışma Grubu (1990) ve 1972 yılında Amerikan Obstetrisyen ve Jinekoloji Derneği tarafından ileri sürülen basit terminolojidir. Buna göre gebelikte hipertansif hastalıklar 4 gruba ayrılarak incelenir.