Gebelikte Değişen Vücut
Gebelik annenin yalnızca pelvik organlarında değil, bütün vücudunda değişikliklere neden olan bir faktördür. Fetusun fizyolojisi erişkininkinden farklıdır, ama annenin sistemleriyle etkileşerek, kadın vücudunda uyum yaratıp işlev değişikliklerine neden olur. Genellikle uyum, gelişen sterslerin etkisini en aza indirmek ve büyümekte olan fetus için en iyi ortamı sağlamak yönünde olur, değişiklikler birbirine yumuşak bir şekilde eklenir ve böylece, organizmanın bir bütün olarak işlevleri üzerindeki etkileri en aza indirgenir. Bu bölümde, söz konusu değişiklikler ele alınacaktır. |
KALP DAMAR SİSTEMİ
Gebelikte kalp yükünün artmasının nedeni, dokuların oksijen gereksiniminin fazlalaşmasıdır. · Yalnızca memeler ve uterus değil, annenin dokularının çoğu hipertrofiye olur ve oksijen gereksinimi artar. · Annenin kaslarına düşen iş, hem kendi hem de fetus bedeninin büyümesi sonucu artar. Kalp debisi, atım hacmiyle kalp hızının çarpımına eşittir. Gebelikte debi, atım hızındaki yükselişe ve atım hacmindeki ufak bir artışa bağlı olarak fazlalaşır. Kalp kaslarında hipertrofi olur, böylece kalp odacıkları genişler ve debi %40 artar; bu, gebeliğin ilk yarısında hızla gerçekleşir, ikinci yarısında ise duraklar. Doğum eyleminin ikinci evresinde kalp debisi daha da artar ve annenin ıkınmalarının en fazla olduğu dönemde, yani oterusun çalışmasıyla birlikte debi, %30 bir artış daha gösterir. Gebelik sırasında kalp büyür ve diyaframın altındaki büyüyen kütle nedeniyle yukarıya itilir. Aort serbestleşir ve kalp yukarıya, dışarıya doğru döner. Bu durum elektrokardiyografik ve radyografik değişikliklere neden olur. Gebelik için normal olan bu bulgular,gebeliği bilmeyen bir kardiyolog ya da radyolog tarafından anormal olarak yorumlanabilir. Gebeliğin ortalarında kan basıncı düşebilir ama gebelik boyunca nabız basıncı artar ve periferik direnç genellikle azalır. Annenin kan hacmi artar, plazma hacmindeki değişiklik alyuvar artışından orantısal olarak daha fazladır. Bu yüzden hemodilüsyon olur; bu olaya eskiden “fizyolojik anemi” denirdi, ama fizyolojik patolojik bir süreç paradoksal olduğu için bu doğru bir adlandırma değildir. Kalp sesleri değişir; · Sitolojik ejeksiyon üfürümü sıktır. Gebelik sırasında kalp kapakları ve odacık hacimleri değişebilir. Bu değişiklikler, yüksek frekanslı sesin kalbin içinden yansıtılmasına dayanan kesitsel ekokardiyografiyle gösterilebilir. Gebelikte akciğer filmlerindeki değişiklikler: Kalp Akciğerler Akciğer filmlerinde en sık görülen değişiklikler yukarıda bahsedildiği gözlemlenir. Radyoloji bölümüne gönderieln film istem kağıdında, kadının gebe olduğunun ve yaklaşık gebelik döneminin her zaman belirtilmesine dikkat edilmelidir. Gebelikte yalnızca çok güçlü endikasyonlar varsa film çekilmelidir. |
ÜRİNER SİSTEM
Klirens değişiklikleri Gebeliğin erken döneminde böbrek kan akışı %40 artar. Glomerüler filtrasyon oranındaki artışa (%40) tübüler geri emilimin kolaylaşması da eşlik eder; plazma üre ve kreatinin yoğunlukları azalır. |
Dolaşımdaki progesteron yoğunluğunun artmasıyla mesane kasları gevşer. İdrara çıkma sıklığının idrar üretimindeki artış nedeniyle fazlalaşması, erken gebeliğin bir özelliğidir. Daha sonraları, büyüyen uterusun mesaneye yaptığı mekanik basınç yüzünden yine aynı belirtiler görülür, ama bu kez neden farklıdır.
Üreterlerin kas duvarları progesteron tarafından gevşetilir, böylece üreter büyür, genişler ve tonusu düşer. Bazen üreterlerde staz oluşur; bu yüzden bakteri proliferasyonuna ve üriner enfeksiyon gelişmesine yatkınlık artar. |
ENDOKRİN SİSTEM
Gebelikte annenin bütün endokrin organları, esas olarak hipofizden ve plasentadan trofik hormon salgılanmasındaki artış nedeniyle değişikliğe uğrar.
Hipofiz bezi
Hipofiz bezi, daha çok ön loptaki değişikliklere bağlı olarak gebelikte hacimce büyür.
· Ön lop
Prolaktin – Konsepsiyonu izleyen birkaç gün içinde prolaktin üretim oranı artar. Laktotrofların östrojenlerce doğrudan uyarılmasını izleyen döneme kadar yoğunlukları artar. Ortaklaşa biyolojik etkinlik gösteren insan plasenta laktojeni, inhibitör feedback etkisi yaratır. Prolaktin, plasentadan su geçişini ve dolayısıyla fetusun elektrolit ile su dengesini etkiler. Daha sonra ise, hem salgılanmasını başlatarak hem de sürmesini sağlayarak, süt üretimine katkıda bulunur.
Gonadotrofinler – Hem uyarıcı hormonun hem luteinleştirici hormonun salgılanması gebelikte inhibe olur.
Büyüme hormonu – Gebelikte büyüme hormonu salgılanması, olasılıkla insan plasenta laktojenince inhibe edilir. Asidofil hücre metabolizması doğumdan sonra birkaç hafta içinde normale döner ve laktasyondan etkilenmez.
Adrenokortikotrofik hormon yoğunlukları, kortizol yoğunluğundaki artışa karşın gebelikte hafifçe yükselir. Bağlayıcı globülin yoğunluklarındaki bir artışa ikincil olarak, normal feedback mekanizması inhibe olmuş gibi görünmektedir.
Tirotrofin salgılanmasının, gebe olmayan kadınlardakiyle aynı olduğu sanılmaktadır. Gebelikte, tiroid etkinliğindeki esas değişiklikler, hipofize bağlı olmayan etkilerden kaynaklanır.
· Arka lop
Gebelikteki ve emzirme sırasındaki çeşitli zamanlarda hipofiz bezinin arka lopundan salınan hormonlarda artışlar olur. Ancak bunlar hipotalamusta üretilir, portal venöz sistemle hipofiz bezine taşınır ve orada depolanır. Söz konusu hormonların en önemlisi olan oksitosin, eylem sırasında hipofiz bezinden atımlar halinde salınarak, uterus kontraksiyonlarını uyarır. Oksitosin salgılanması, alt genital kanalın gerilmesiyle de uyarılabilir. Emzirme sırasında da oksitosin salınır ve bu süt akma (let down) refleksinin önemli bir parçasıdır.
Tiroid bezi
Gebelik hiperdinamik bir durum olduğundan bazen hipertiroidizmin klinik özellikler görülebilir. Bazal metabolik hız yükselmiş ve kandaki tiroid hormonu yoğunlukları artmıştır, ama gebelikte tiroid işlevleri esas olarak normaldir.
Gebelikte iyotun böbrek yoluyla atılması artmıştır, ama tiroid klirensi de arttığı için, mutlaka iyot alımı normal sınırlar içinde kalır.
Adrenal bez
Adrenal korteks, asetat yada kolestrolden kortizol sentezler. Gebelikte bağlayıcı globülin yoğunluğundaki artış yüzünden toplam plazma kortizol yoğunluklarıyla birlikte adrenokortikotrofik hormon yoğunluklarında da artış olur. Korteks olasılıkla yükselmiş östrojen yoğunluğu yüzünden, artmış miktarlarda renin de salgılar. Bu enzim, kan basıncını belli bir düzeyde tutmakla ilintili olan anjiyotensin I’i yapar. Uterustan ve koryondan da bir miktar renin gelir ve bunların hepsi birlikte, gebeliğin ilk 12 haftasında renin yoğunluklarında büyük bir artışa neden olurlar. Gebelikte elektrolit dengesindeki oynamalarına karşılık, deoksikortikosteron yoğunluklarında pek az değişiklik olur.
Adrenal medulla, adrenalin ve noradrenalin salgılar. Metabolizma gebelik öncesindekinin aynı gibi görünmektedir, eylem sırasında iki hormonun yoğunluğu da yükselir.
Plasenta
Plasentanın östrojen, progesteron ve kortizol endokrin işlevleri iyi bilinir. Ayrıca annenin, fetus büyümesinin yarattığı değişikliklere uyumu ile ilintili işlevleri olan çok sayıda başka hormon da üretir.
Genital Kanal
Uterus gebelikte değişir; kütle artışı temelde, sayıca fazla artmayan ama büyüyen myometrium hücrelerinin hipertrofisine bağlıdır. Östrojenler büyümeyi uyarır ve büyüyen fetus ile amniyon sıvısı hacminin neden olduğu gerilme de hipertrofi için ek bir uyarı sağlar.
Uterus ve over arterlerinin taşıdığı kan miktarı öylesine artar ki, miyadda kanın dakikada 1.0-1.51’i perfüze edilir. Özellikle plasenta yerleşim yeri kanlanır, uterusa gelen toplam kanın %85’i plasenta yatağına gider.
Çoğunlukla bağ dokusundan oluşan serviks, östrojenin bağ dokusunun zemin maddesine yaptığı su toplanmasını kolaylaştırıcı etki yüzünden, yumuşar. Uterusu destekleyen bağlar da benzer şekilde gerilir ve kalınlaşır.
Hepinize sağlık ve mutluluk dolu günler dileriz