Doğurgan dönemde olan ve HTLV-3/ HIV enfeksiyonu taşıyan kadınlar arasında birçok kez kan nakli yapılanlar ve fahişeler uyuşturucu bağımlılarından daha küçük bir grup oluştururlar. Bu grupta gebelikle virüs enfeksiyonunun bir arada görülme olasılığı da daha düşüktür. Bunda fahişelerin etkin olarak korunması ve gebe kalınca genellikle kürtaj yaptırması önemli rol oynar. Kan nakli merkezlerinde vericilerin kam HTLV-3/HIV açısından taranmaya başlandıktan sonra kan nakli yapılan kadınlar için enfeksiyon tehlikesi hemen hemen kalmamıştır”
Kalıtsal hemofili hastalığı taşıyıcılarının antihemofili etkeniyle tedavi görmelerinin gerektiği cerrahi girişim ve Özellikle sezaryen gibi durumlarda antihemofili etkeniyle tedavi sonucunda enfeksiyon kapma tehlikesi virüsün ısıyla parçalandığı anlaşıldıktan sonra ortadan kalkmıştır.
Bazı Afrika ve Asya ülkelerinde AiDS’in kadınlar açısından yayılma hızı Avrupa ve Amerika’dakinden çok yüksektir. Afrika, Hindistan ve Öbür Asya ülkelerinden özellikle Avrupa’nın büyük kentlerine göç ise giderek artmaktadır. Bu nedenle bu bölgelerden göç eden kadınların karşı cinsle ilişki yoluyla hastalığı yaymaları ciddi bir tehlikedir.
HTLV-3/HTV enfeksiyonunun karşı cinsle ilişki yoluyla da bulaştığı, uzun zamandır bilinmektedir; dolayısıyla “tehlike” grubundakilerin eşleri de, bir “tehlike” grubu oluşturur. Son zamanlarda HTLV-3/HTV enfeksiyonunun, bilinen her tür tehlike grubu dışında her ilci cinsten kişilerde de görülmeye başladığı ve gittikçe yayıldığı saptanmıştır. Günümüzde enfeksiyonun karşı cinsle ilişki yoluyla bulaşması AİDS uzmanlarım ve epidemiyoloğları kaygılandırmaktadır.
HTLV-3/HIV enfeksiyonu tehlikesi yalan zamana değin hastalığın depo kitlesi kabul edilen bazı topluluklarda (örneğin hemofÜililer) yok olmaya yüz tutmuşken, genel nüfusta gittikçe yayılmaktadır. Cinsel ilişkiyle geçen AİDS enfeksiyonundan artık salgın hastalık olarak söz edilmektedir.
Son epidemiyolojik araştırmalar AiDS’in her iki cinsle ilişki kuran (bi-seksüel) ve eşcinsel (homoseksüel) erkekler arasında belirgin Ölçüde azaldığını göstermektedir. Hastalığın önümüzdeki yıllarda bazı ülkelerde uyuşturucu bağımlıları arasında da bilgilenme ve tam olanaklarının gelişmesine ve kendi sağlıkları açısından duydukları sorumluluğun artmasına bağlı olarak azalacağı umulmaktadır.
Epidemiyolojik araştırmalar sonucunda HTLV-3/HIV enfeksiyonunun gelecekte yalnızca karşı cinsle İlişki kuranlar aracılığıyla yayılacağı öngörülmektedir. Hastalığın özellikle büyük kentlerde yayılması cinsel ilişkinin erken yaşta başlamasına, ilişki sıklığının artmasına ve gittikçe daha çok sayıda eşle ilişkiye girilmesine bağlanmaktadır.
Gebelikten korunma yöntemleri arasında doğum kontrol haplarının ve dölyatağı içi araçların (spiral) gittikçe daha yaygın kullanılması, kadınlarda bağışıklık sisteminin ketlenmesini, dolayısıyla enfeksiyona yakalanmayı kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle enfeksiyonun önümüzdeki yıllarda karşı cinsle ilişki yoluyla daha da çok yayılması beklenmektedir. Böylece AiDS’in kadın ve erkekler arasında görülme sıklığı da zamanla eşitlenecek, bugünkü 1:2 oranının yerini bazı Orta Afrika ülkelerinde şimdiden olduğu gibi 1:1 oranı alacaktır.
ve gebeliğin gidişi
Her hastalık gibi AIDS’de gebelikle karşılıklı etkileşimi açısından bir değerlendirmeyi gerektirir. Bir yandan hastalığın gebeliğin ortaya çıkışıyla gelişimi, doğum ve bebek üzerindeki etkileri, bir yandan da gebeliğin hastalığın gelişimi üzerindeki etkileri dikkatle incelenmelidir. Ama bu noktada hemen bir ayrım yapılmalıdır. HTLV-3/HIV enfeksiyonunu taşımakla, yani seropozİtiflikle AİDS hastası olmak farklı olgulardır.
• Edinilen sınırlı deneyime dayanılarak yalnızca HTLV-3/HIV enfeksiyonunun bulunmasının ve kan testinin pozitif çıkmasının gebelikte de ikincil bir sorun oluşturduğu, asıl sorunun enfeksiyonun hastalığa dönüşmesi olduğu söylenebilir. Bu nedenle enfeksiyonun gebeliğin gelişimi, dölütün bütünlüğü, dölüt etene bağlantısının işlevi ve doğum üzerindeki etkilerinden korkulmayabilir. Buna karşılık gebelik sırasında HTLV-3/HIV seropozitifliği durumu hemen hiçbir zaman değişmez. Dolayısıyla kan testi olumsuz çıktığı halde enfeksiyonu almış gebelerde enfeksiyonun ortaya çıkmasından, seropozitiflerde de AİDS öncesi ve AİDS bulgularının ortaya çıkmasından korkutabilir. Gebelik sırasında bağışıklık sisteminin ketlenmesine bağlı belirtiler de bu duruma eklenebilir. Bazı mantar enfeksiyonlarının ve dölyolundaki trikomonas enfeksiyonlarının hastalık yapma yeteneği artabilir; ayrıca insan papillom virüsü (HPV) enfeksiyonlarında virüs üremesi tümör boyutlarına varabilir.
• Daha önce belirtildiği gibi, günümüze değin AIDS’lilerde gebelik çok az görülmüştür. Az sayıdaki olguyla ilgili yayınlardan çıkarılan sonuçlar, AİDS ve fırsatçı enfeksiyonların gebeliğin gidişini çok olumsuz etkilemediğini göstermektedir.