SIK GÖRÜLEN GASTROİNTESTİNAL SEMPTOMLAR;
İştahsızlık:
Nonspesifik bir semptom olan iştahsızlık üreminin bir belirtisi olabileceği gibi üremi ve diyaliz işlemi ile ilgili çeşitli nedenlere bağlıda olabilir.
Bulantı Ve Kusma:
– Nonspesifik semptomlardır.
– Üreminin belirtisi olabilir veya diyaliz esnasındaki sıvı elektrolit değişikliklerinden kaynaklanır.
– Diyaliz ile üremik toksinlerin uzaklaştırılmasından sonra ortadan kalkar.
– Düzenli diyaliz uygulaması ile ortadan kalkar.
– Bu durumda düzenli diyaliz kontrolü için Kt/V hesaplanmalıdır.
– Hipotansiyona bağlı olabilir.
– Fazla sıvı alımına bağlı hızlı sıvı çekimlerinden oluşan hipotansiyonu önlemek için diyet danışmanlığı gerekmektedir.
Dispepsi:
– Batının hemen üst kısmında sürekli ve tekrarlayıcı ağrı olarak tanımlanır.
– Diyaliz hastalarının almak zorunda olduğu fosfat bağlayıcılar veya demir preparatlarına bağlı olabilir.
– Tedavide; Prokinetik ajanlar, antiasitler ve histamin, H2 reseptör antagonistleri en çok kullanılan ajanlardır.
Konstipasyon:
– Çok sık görülen bir şikayettir.
– Nedenleri multifaktöriyeldir.
– Sıvı alımı kısıtlanmış, diyetle alınan gıdaların lif içeriği azalmıştır.
– Kalsiyum ve aluminyum içeren fosfat bağlayıcı preparatlar neden olabilir.
– Hastaların aktivitelerinin azalması,konstipasyona yol açabilir.
Tedavide;
– Lif içeriğini arttıracak diyet genellikle konstipasyonu düzeltir.
– Sabunlu su,mineral yağ ve musluk suyu ile lavman yapılması
– Günde 1 kez uygulanan bizakodil veya gliserinli suppozütuar daha çabuk sonuç vermesi açısından kullanılabilir.
– Psyllium (metamucil) gibi tıbbi liflerden kaçınılmalıdır.
– Bu preparat hem sodyum hem potasyum içermektedir.
– Magnezyum, sitrat veya fosfat içeren laksatifler kullanılmamalıdır.
Diyare:
Başlıca dört mekanizma ile diyare oluşabilir:
– Barsak lümeninde fazla miktarda, emilimi güç ozmotik aktif solütlerin bulunmasına bağlı gelişen ozmotik diyare
– Barsaktan iyon sekresyonuna bağlı sekretuar diyare
– Barsak motilitesinin bozulması
– İnflamasyon bölgelerinden mukus, kan ve protein eksüdasyonu.
Bir konstipasyon dönemini takiben gelişen diyare dışkı taşlaşmasını düşündürmektedir.
Bu durumda konstipasyona yönelik tedavi yapılmalıdır.
Hemodiyaliz sırasında; karın ağrısı, ateş, sepsis bulguları ve hipotansiyon ile birlikte akut olarak gelişen bir kanlı diyare atağı iskemik barsak hastalığını veya barsak infarktüsünü düşündürebilir.
Ateş ile birlikte olan diyare infeksiyöz bir nedeni düşündürür.
Kültür ve duyarlılık testleri için kan ve dışkı örnekleri gereklidir.
Uzun süre antimikrobiyal tedavi sonucu oluşan clostridium difficile enteritinin tedavisinde oral vankomisin veya metronidazol kullanılır.
İnfeksiyöz olmayan diyarede, loperamid hidroklorür veya difenoksilat hidroklorür ve atropin sülfat geçici bir rahatlama amacıyla kullanılabilir.
Hıçkırık:
– Üremiye bağlı olanlar diyaliz ile düzeltilebilir.
– Kontrol altına almada başarılı olan ilaçlar; klorpromazin, metoklopramid, kinidin, fenitoin ve nifedipin’dir.
Diğerleri;
– Tat alma bozukluğu, ağızda metalik tat, nefeste özel bir koku, üremik hastalar tarafından bildirilmiştir.
Tedavi: Çinko bileşiklerinin kullanılması ve yoğun diyaliz uygulaması bu semptomların azalmasına yardımcı olur.
ÜST GİS HASTALIKLARI
Gastrit, Duodenit ve Peptik Ülser Hastalığı;
– Diyaliz hastalarında en sık görülen sindirim sistemi problemleridir.
– Genellikle günde 1 kez yatarken alınan 150 mg’lık ranitidin ile tedavi edilir.
Helicobacter pylori infeksiyonu;
– Kronik aktif gastriti olan hastaların çoğunda görülür.
– Tedavide; 1-3 antibiyotik ile birlikte bir proton pompa inhibitörü veya H2 reseptör antagonisti kombinasyonu verilir.
– Renal atılımın azalmasına bağlı olarak, birikebileceğinden dolayı bizmut içeren tedavilerden kaçınılmalıdır.
Gastrit Retansiyon;
– Diyabetik hastalarda sık rastlanır,
– Otonom nöropatiye bağlıdır.
– Tedavide; Prokinetik ajanlar dan Domperidon ve Metoklopramid kullanılır.
Merkezi sinir sistemine etkileri daha az olduğundan Domperidon tercih edilir.
Metoklopramid büyük oranda böbreklerden atıldığı için,normal doz %50 azaltılmalıdır.
Üst GİS Kanama;
– En sık nedenin anjiyodisplazi olduğu saptanmıştır.
– Üremik trombosit fonksiyon bozukluğunun katkısı yüksektir.
– Ayrıca prostaglandin sentezini inhibe eden antienflamatuar droglar (NSAID,Aspirin) gibi ülserojenik drogların kullanılması da sorumlu tutulmuştur.
ALT GİS HASTALIKLARI
Divertikülozis ve Divertikülit;
– Diyaliz popülasyonunda, kısıtlı diyet ve belirli fosfat bağlayıcıların kullanılması sonucu oluşan konstipasyon, divertiküler hastalık gelişimini kolaylaştırır.
– Divertikülozisin komplikasyonları, divertikülit ve kolon perforasyonudur.
– Diyaliz tedavisi gören hasta karın ağrısıyla geldiği zaman kolon perforasyonu veya perforasyon tehdidi düşünülmelidir.
Anjiyodisplazi;
– Anjiyodisplaziler, gastrointestinal traktüste, submukozal ve mukozal kan damarlarını etkileyen edinsel lezyonlardır.
– Çoğunlukla çekumda ve sağ kolonda yer alır.
– SDBY’li hastalarda kronik kan kaybına neden olabilir.
– Trombosit fonksiyon bozukluğunun düzeltilmesi, diyaliz tedavisi sırasında kullanılan heparinin azaltılması ve düşük doz östrojen ile yapılan konservatif tedavinin kanamayı durdurduğu gösterilmiştir.
İskemik barsak hastalığı;
– Tıkayıcı olmayan mezenter iskemisi, uzun süreli hemodiyalizin ciddi bir komplikasyonudur.
Risk faktörler arasında;
– Jeneralize ateroskleroz,
– Konjestif kalp yetmezliği,
– Multipl ilaç kullanımı ve rölatif hipovolemi,
– İntravasküler alandan hipotansiyona yol açabilecek derecede fazla miktarda sıvı çekilmesi sayılabilir.
Barsak damarlarının tıkayıcı olmayan mezenter iskemisi, arteriyografi ile tanınabilir.
HEMODİYALİZE BAĞLI ASCİTES
– SDBY’li hastalarda asitin nedeni idiyopatiktir.
– Önlemenin temeli yeterli diyalizdir.
– Yeterli diyaliz ve gerekli şekilde beslenme sağlanan hastalarda, gastrointestinal semptomların insidansı düşüktür.
– Asitin ortadan kaldırılmasında kullanılan diğer yöntemler, Periton diyalizine geçilmesi veya böbrek transplantasyonu yapılmasıdır.
Tedavisi;
– Nazogastrik aspirasyon, transfüzyon ve Histamin H2 blokerleri veya pompa inhibitörleri ve antiasitlerle asit sekresyonunun inhibe edilmesidir.
– H2 blokörler arasında; Simetidin, Ranitidin ve Nizatidin yer alır.
– Kullanılan drogların tümü kısmen böbrek yoluyla atıldığı için, dozlar normale göre %50 azaltılmalıdır.
– Ülser oluşumuna neden olan risk faktörlerinden (aspirin, sigara v.b) kaçınılmalıdır.
SAFRA KESESİ HASTALIKLARI
– Diyaliz hastalarında sık rastlanılır.
– Özellikle polikistik böbrek hastalarında görülür.
– Semptomatik hastalar; kolesistektomi veya laparoskopik kolesistektomi ile tedavi edilir.
– Renal transplantasyon adayı olan asemptomatik hastalara kolesistektomi uygulanır.