Tıp Bilim Adamları
Galen (130-200) – Galen Venleri
ESKİ TABABETİN Hipokrat’tan sonra en büyük bilgini Clarissimus Galenos (Galen)’dir. Galen, 130 senesinde Bergama’da dünyaya gelmiştir. Babası mimardı. Galen zamanının en ileri tıp okullarının bulunduğu İzmir, Korent ve İskenderiye’de tahsil etmiştir. 28 yaşında Bergama’ya dönmüş ve 4 yıl gladyatörlerin cerrahlığını ifa etmiştir. 161 yılında Roma’ya gitmiş ve orada tababete başlamıştır. Roma’da halkın yararlandığı anatomi kursları açmış ve kısa zamanda şöhret sahibi bir hekim olmuştur. Bu şöhret sayesinde gittikçe ilerlemiş ve bir gün imparator Mark Orelius’un çok fazla peynir yemekten ileri gelen mide rahatsızlığını tedavi etmek üzere saraya davet edilmiştir. Bu suretle imparatorun resmi hekimi haline gelmiştir. Galen bu hükümdarla beraber Almanya üzerine yapılan bir akına da iştirak etmiştir. Mark Orelius’un ölümünden sonra Commodus ve Septim Severin de özel hekimliğini ifa etmiştir. Bununla beraber Galen, pratik tababetten çok fazla yorulmuş ve bıkmış olduğu için kendisini okuma ve araştırmaya vermiştir. Bu esnada şehir şehir dolaşıyor ve dersler veriyordu.
Galen, eski yazarlar arasında en ünlü olanıdır. Vücuda getirmiş olduğu eserler zamanının muazzam bir ansiklopedisini teşkil etmektedir. Fizyoloji konusunda ilk defa deneysel araştırmalar yapan bilgin Galen’dir. Bu çalışmaları sırasında kan dolaşımını keşfetmesine ramak kalmıştır. Kaleme almış olduğu birçok hatalar ve açıklaması olmayan hususlar da mevcut ise de genellikle eserleri asırlarca tıp ilmi için kıymetli kaynak teşkil etmiştir.
Galen, kala sinirlerini ve sempatik sinir sistemini ilk defa tarifeden hekimdir. Bu çalışkan araştırıcı yine medulla spinalis ve beyin üzerinde tetkik yapmış ve hemipleji hakkında müspet bir bilginin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bundan başka solunum mekanizması hakkında da değerli açıklamalarda bulunmuştur. Fakat buluşları arasında en önemlisi iltihabın klasik belirtilerini tarif etmiş olmasıdır. Galen, pnömoni ile plörezi arasındaki farkı büyük bir ustalıkla belirdiği gibi ilk defa olarak anevrizma bahsinde de çalışmış ve bunu mükemmel bir şekilde tarif etmiştir.
Galen, ilaç konusuna da büyük bir önem vermiştir. Gezmiş olduğu yerlerden ve o zaman için bilinen dünyanın her tarafından çeşitli bitkiler gelirmiş ve bunları Forum civarındaki dükkanında satışa arzetmiştir. Galen, tedaviye tabi tutmuş olduğu olgular hakkında geniş bilgiler vermemiş olmakla beraber çeşitli tedavi şekilleri konusunda çok geniş dikkat çekici bilgiler ortaya koymuştur. Deneylen sırasında insan vücudu üzerinde disseksiyon yapmak fırsatını herhalde elde edememişti. Bununla beraber, domuz ve maymunlar üzerinde çalışarak anatomi merakını tatmin etliği yazılarından anlaşılmaktadır. Belki o devirde insan vücudu üzerinde yapılacak disseksiyonların toplumca iyi karşılanmayacağı düşünülebilir. Fakat insan kanı dökmekten zevk alan ve yine insanları sürü ile katliama tabi tutan eski Roma’da ölü vücut üzerinde bir çeşit ameliyeleri hoş görmeyen bir zihniyetin mevcut oluşu gerçekten dikkat çekicidir.
Galen, kendini Hipokrat’ın öğrencisi addetmekte idi. Fakat Galen’de tababetin piri olan Hipokrattaki mütevazi asalet ve deha mevcut değildi. Hipokrat hiç çekinmeden “Ben bunu bilmiyorum” diyebil-diği halde Galen her konuda konuşmuş ve her soruya muhakkak cevap vermiştir. Bu konuşma ve cevapları yıllar ve asırlarca hekimlik alemine yol gösterici mahiyette adedilmişlir. Denilebilir ki tarihte bu kadar uzun zaman ve derin iz bırakmış başka hiçbir hekim yoktur. Hatta asırlar geçtikçe Galen hiç hata yapmamış bir hekim olarak kabul edilmeye başlanmıştır. 1599 yılında Oxford’da hekim olan John Geynes, Galen’in bilgisi hususunda şüphelerini izhar edince büyük bir hücuma maruz kalmış ve mesleki rütbesi geri alınmıştır. Galen, tıp tarihinde çok seçkin bir mevki işgal etmektedir. Ona ”Tababetin Prensi” demek çok yerinde olur. Şunu da ilave edelim ki hiçbir etki ve düşünce Galen’i bu prenslik mevkiinden uzaklaştıramaz. O bu ulvi mesleğin ön-cülerindendir. Tababeti sevenlerin kalbinde her zaman yaşayacaktır.