Ailesel Akdeniz Ateşi hastalığı, özellikle Akdeniz ülkelerinde yoğun olarak görülüyor. Araştırmalar, Türkiye’de beş kişiden birinin bu hastalık genini taşıdığına, yani ülke genelinde %20 oranında FMF taşıyıcılık geninin bulunduğuna işaret ediyor.
Türkiye’nin farklı bölgelerinde yapılan çalışmaların sonuçları, ülkenin neredeyse her bölgesinde FMF taşıyıcılığının görülme oranlarının birbirlerine çok benzediğini gösteriyor.
Yakınmalarının çeşitliliği ve hastaların farklı hekim gruplarına başvurması nedeniyle, FMF gereğinde birçok uzmanlık alanının ilgilendiği bir hastalık olarak değerlendirilebiliyor. Ancak hastalık, altında yatan mekanizmalar nedeniyle, dünya genelinde özellikle romatoloji ve gastroenteroloji uzmanlarının izlem ve tedavisinde bulunuyor.
Biz de Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Dr. Selda Öktem ve Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Murat Gürsoy’la FMF’i konuştuk.
FMF’in ortaya çıkması için hastalıkla ilişkili gen değişikliklerinin hem anneden, hem de babadan geçmesi gerekiyor. Sadece anne ya da babadan geçen tek bir gen, hastalığa neden olmuyor. Anne ya da babadan tek genin geçmesi durumunda taşıyıcılık oluşuyor.
Hastalığın genlerini taşıyan bazı bireylerde hiçbir belirti olmayabileceği gibi, hastalığın gözden kaçabilecek çok hafif belirtileri de bulunabiliyor. Ancak henüz tanımlanmamış bazı genetik değişiklikler hastalığın ortaya çıkmasında etkili olabileceği için, sadece tek bir gen üzerindeki incelemelere dayanarak tanı koymak mümkün olamıyor.
Sağlıklı anne ve taşıyıcı babaların çocukları %50 ihtimalle taşıyıcı, %50 ihtimalle de sağlıklı oluyor. Ancak hem anne, hem baba taşıyıcı ise çocuk %25 olasılıkla hastalıklı, %50 olasılıkla taşıyıcı, %25 olasılıkla da sağlıklı oluyor. Yani hastalığın ortaya çıkması için iki hastalıklı genin bir araya gelmesi gerekiyor.
Genellikle hastalığın taşıyıcılarında klinik bulgular görülmüyor. Sadece bazı dönemlerde vücutta ortaya çıkan iltihaplanma, hastalığa sahip olmayan kişilere göre daha yüksek olabiliyor. Hastalarda görülen belirtiler arasında hiçbir neden yokken ortaya çıkan karın ağrısı, ya da nefes alıp verirken hissedilen göğüs ağrısı önemli yer tutuyor.
Beraberinde de uzun süre yüksek ateş gözlenebiliyor.
Hasta 3 – 5 gün boyunca devam eden ateş, karın ve göğüs ağrısından şikayet ediyor. Hastalık, ataklar ve normal dönemlerle seyreden periyodik bir form gösteriyor. Bu durum genellikle 3 – 5 gün içinde kendi kendine düzeliyor. Belli bir süre sonra hasta benzer bir şekilde aynı sorunu yaşıyor.
Bu hastalığın tanısını koymak için öncelikle hastalık ihtimalinden kuşkulanılması ve hastanın ayrıntılı geçmiş öyküsünün alınması gerekiyor. Bu nedenle hastaların tekrarlayan karın ağrıları varsa, mutlaka hekime belirtmeleri gerekiyor.
Kaynak: Hastane.com.tr