“Bursa tarihi yönüyle olduğu kadar manevi yönüyle de baskın olan bir kentimizdir. Kayıtlara göre Bursa’dan elli dört evliya gelip geçmiştir. Bu evliyaların maneviyatları Bursa’yı sarmış ve huzur dolu bir şehir haline getirmiştir. Üftade Hazretleri, Okçu Baba, Eskici Mehmet Dede, Musa Baba gibi önemli isimler Bursa’da yaşayan evliyalardandır. Yine Tasavvuf ehlinin gönlünde önemli yere sahip büyük şahsiyetlerden olan Şah-ı Nakşibendî Hazretlerinin mürşidi, Seyyid Emir Külal Hazretlerinin oğlu Emir Sultan Hazretleri de Bursa’da yaşayan evliyalardandır. Bursa’nın manevi ev sahipliğini yapmıştır ve yapmaktadır. Bursa’yı ziyaret etmek için, ilk önce Emir Sultan Hazretleri ziyaret edilip, Bursa’nın sahibinden destur alınıp, ondan sonra şehrin ziyareti, edebe daha uygunluk arz etmektedir. Yine Şehri terk ederken de en son Emir Sultan Hazretleri ziyaret edilip, destur alınarak veda edilmelidir. Türbesi ve camisi ise, bulunduğu semte isminin verildiği Emir Sultan’da yer almaktadır.”
Osmanlı Devletini, beylikten cihan imparatorluğuna taşıyan Osman Gazi’nin yaşamış olduğu şehrimizdir Bursa… Özellikle kuruluş yıllarında Osmanlı padişahlarına ev sahipliği yapmıştır. Bursa, Osmanlı Devleti’nin bir zamanlar başkentliğini yapan, evliyalar diyarı, tarihi abideler şehri, tabi güzellikleri ve binlerce senedir bilinen şifalı kaplıcaları ile dünyaca isim yapmış şehrimizdir. Yeşil rengin her türlüsünün görülmesi sebebiyle “Yeşil Bursa” olarak da anılır. Çelebi Mehmed Han’a ev sahipliği yapan Yeşil türbesi ile adeta özdeşleşmiş, Bursa denildiğinde akla ilk gelen tarihi eser olmuştur. Ayrıca “Su kenti Bursa”, ”Kaplıcalar kenti Bursa”, ”İpek diyarı Bursa” gibi isimlerle de zikredilir.
Yaklaşık M.Ö.200’de BİTHYNİA Kralı I. Prusios tarafından kurulduğu tahmin edilen Bursa; aynı zamanda bu krallığın da başkentidir. Bursa kenti büyük olasılıkla Bithynia Kralı Prusios tarafından Kartaca’lı ünlü asker ve bilim adamı Hannibal’in de katılımıyla; askeri üs, konaklama, yığınak ve ikmal merkezi olarak yararlanmak üzere kurulmuş ve kurucusu ile bağlantılı olarak bu yeni kente Prusa adı verilmiştir.
Bursa, M.Ö. 71’de Roma’ya, daha sonra 395’de Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesiyle Doğu Roma (Bizans)’ya geçmiştir. Anadolu Fatihi olarak vasıflandırılan ve Büyük Selçuklu Devleti’nin bir kolu olan Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran Süleyman Şah’ın 1074’de fethetmesinden sonra 1097 de tekrar Bizans’a geçen Bursa, kısa bir süre yeniden Selçuklulara geçtiyse de Osmanlılara kadar Bizans’ ta kalmıştır.
Bursa, 14. Asrın başlarında Bizans’ın İznik ve İzmit gibi büyük şehirlerinden biri olmasına rağmen çok fazla ehemmiyet taşımamıştır. Aslında Bizans’ın, ehemmiyetini daha sonra ve biraz da şaşkınlıkla idrak edecek olduğu Bursa; Marmara bölgesinin kilit noktasını teşkil etmiştir. Aynı zamanda Osmanlı-Bizans hudut kapısı olan Bursa, Osmanlıların Bizans topraklarını fethini kolaylaştıracak ve Çanakkale’den Trakya’ya doğru genişlemelerini sağlayacak sihirli bir anahtar gibidir. Osmanlılar’ın, ehemmiyetini çok erken anladıkları Bursa, Bithynia eyaletinin Başşehri, Bithynia ise, Doğu Roma’nın (Bizans) Anadolu’daki topraklarının geçit noktası olmuştur. Osmanlı Beyliği’nin güçlenerek büyümesi ve gelişmesi, hatta Trakya’dan sonra Balkanlar ve Avrupa’ya doğru yayılma çizgisinde önemli bir mihenk taşı olmuştur.
Bursa, 14. Yüzyılın başından itibaren Osmanlı Türkleri tarafından sık kuşatılmıştır. Osman Bey zamanında devamlı kuşatılmış olan Bursa, ikinci Osmanlı Sultanı Orhan bey zamanında Osmanlıların eline geçmiştir. Orhan Bey boş yere kan akmamasını isteyerek kendilerinden Osmanlı idaresine geçmeleri için kumandanlarından Mihal Bey’i Bursa tekfuruna göndermiş, Bursa tekfuru bu teklifi kabul etmiş ve kaleyi teslim etmiştir. Osmanlı askerleri tekbîr ve tehlîl getirerek kaleye girmişlerdir. Bu suretle 1315’den 1326’ya kadar yaklaşık on bir yıl muhasara edilen Bursa fethedilmiştir. Türkler Bursa’yı ele geçirdikten sonra burayı başkent yapmışlardır. Ankara Savaşı yenilgisinden sonra Timur’un eline geçerek yakıp yakan Bursa Çelebi Sultan Mehmet zamanında yeniden onarılmıştır. Birçok bölgesine padişahların adının verildiği Bursa, Orhangazi, Osmangazi, 1. Murad, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed, Emir Sultan, Süleyman Çelebi gibi büyük şahsiyetlere ev sahipliği yapan şehrimizdir. Birinci Dünya savaşından bir süre sonra Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve 12 Eylül 1922 tarihinde milli kuvvetler tarafından işgalden kurtarılmıştır.
Bursa tarihe damgasını o kadar derin vurmuştur ki, o her yerde karşımıza çıkar. İstanbul’dan sonra en çok tarihi eser ve tarihi şahsiyetleri bağrında taşıyan Bursa’nın Türk tarihi’nde çok müstesna yeri vardır. Büyük âlimler Bursa’yı bir çınara benzetir. Çünkü dünyanın dört bir yanına uzayan kökleri ve dallarıyla Anadolu’nun en eski kentlerinden biridir.
Bursa tarihi yönüyle olduğu kadar manevi yönüyle de baskın olan bir kentimizdir. Kayıtlara göre Bursa’dan elli dört evliya gelip geçmiştir. Bu evliyaların maneviyatları Bursa’yı sarmış ve huzur dolu bir şehir haline getirmiştir. Üftade Hazretleri, Okçu Baba, Eskici Mehmet Dede, Musa Baba gibi önemli isimler Bursa’da yaşayan evliyalardandır. Yine Tasavvuf ehlinin gönlünde önemli yere sahip büyük şahsiyetlerden olan Şah-ı Nakşibendî Hazretlerinin mürşidi, Seyyid Emir Külal Hazretlerinin oğlu Emir Sultan Hazretleri de Bursa’da yaşayan evliyalardandır. Bursa’nın manevi ev sahipliğini yapmıştır ve yapmaktadır. Bursa’yı ziyaret etmek için, ilk önce Emir Sultan Hazretleri ziyaret edilip, Bursa’nın sahibinden destur alınıp, ondan sonra şehrin ziyareti, edebe daha uygunluk arz etmektedir. Yine Şehri terk ederken de en son Emir Sultan Hazretleri ziyaret edilip, destur alınarak veda edilmelidir. Türbesi ve camisi ise, bulunduğu semte isminin verildiği Emir Sultan’da yer almaktadır.
Emir Sultan Hazretlerinin işaretiyle yaptırılan, ilk namazı Somuncu Baba’nın kıldırdığı ve cemaati arasında Şeyhülislam Molla Fenârî’nin bulunduğu Ulucami’den tarih boyunca kimler geçmemiştir ki? Bursa için önemli bir konuma sahiptir Ulucami. İçinde Kâbe’mizin örtüsünü bulundurması ve Hızır’ın (a.s) günde beş vakit namazından en az bir vaktini bu camide kılması sebebiyle kutsal güncelliğini koruyan camimizdir. Bursa’da yetmiş bir tane türbe, yirmi üç tane medrese, yüz elli altı tane cami ve mescit, on dört tane de dergâh bulunmaktadır. Bunlar Bursa’nın güzelliğini ve maneviyatını arttırmıştır.
İstanbul’a el veren şehir olarak bilinen Bursa’nın bir ismi de “Evliyalar Burcu”dur. Bursa’da Ulucami’nin yanı sıra Yeşil Camii, Yıldırım Beyazıt Camii, Emir Sultan Camii gibi maneviyatı güçlü birçok cami bulunmaktadır.
Her insanın mutlaka görmesi, camilerine ve türbelerine uğraması, şifalı sularından içmesi, yeşilin her rengini barındıran ve cennetten bir parça olarak söylenen bu şehri gelip görmesi gerekmektedir. Tarihin, doğanın, evliyaların bir arada olduğu bu şehir gezip gören herkesi etkisinde bırakacak ve bir gelen bir daha gelmek isteyecektir.