Evlilik Fobisi Nedir
Evlilik bazı insanlar için alınması zor bir karardır. Bu, kişilik yapısı ve yetişme koşullarına bağlıdır. Bazı kişilik özelliklerini taşıyanlar, örneğin obsesif, titiz, mükemmeliyetçi, fobık insanlar biraz daha geç evlenirler. Daha atılgan, ayrıntılardan çok genele bakan karakterlerin ise bu konuda daha aceleci davrandığı görülür. Bazı insanlar için ise evlilik kararı neredeyse fobik bir korku yaratır. Bunun günümüzde erkeklerde daha sık görüldüğü dikkati çekmektedir. Bunun önemli nedenlerinden birisi her şeye rağmen erkeklere toplumun daha fazla bir sorumluluk yüklenmesidir. Oysa günümüzde geçim sağlamak o kadar kolay değildir ve aile bireyleri yükselen tüketim ekonomisi ile birlikte daha fazla talep etmektedirler. Artık orta düzeyde bir yaşam sağlamak için gereken para eskiye nazaran çok daha fazladır. Öte yandan erkeklerin egemenliği sarsılmıştır, bü koşullan sağlayamayan bir eş ya da baba kolaylıkla ailesi üzerindeki egemenliğini yitirebilir. Oysa eskiden zor koşullar da olsa kolay kolay aile yapısı sarsılmazdı, çünkü gelenekler buna izin vermezdi. Bu koşullarda evlilik kararının özellikle titiz ve fobik özellikleri olan insanlar için pek çok tedirginliğe kapı açabileceği ortadadır.
Televizyon ve basında fobiler ve benzeri psikiyatrik bozukluklar konusunda verilen bilgiler yararlı olmakta mıdır?
Türkiye’de özelikle 1990’lı yıllardan itibaren televizyon ve yazılı basında sağlıkla ilgili yayınlar artmıştır. Bu yayınların genel olarak yararlı olduğu söylenebilir, çünkü halkı sağlık konusunun genişliği konusunda bilgilendirmiş ve bu konulardaki hizmet talebini de artırmıştır. Buna karşılık gerek kitle yayıncılığının niteliği gereği, gerekse zaman kısalığı nedeniyle bu gibi konularda basında ve televizyonlarda verilen bilgiler hep çok kısa olmak zorunda kalmış ve ister istemez bir ölçüde yüzeyselliğe yol açmıştır. Halbuki psikoloji konuları yüzeyselliği kaldırmamaktadır. Tam tersine, bireylerden beklenen daha derin düşünmeleridir. Çünkü çağımız, yüzeyselliği pompalamakta ve bu bile kendi başına bazı ruhsal bozukluklara neden olmaktadır. Bu bakımdan psikoloji konusunda kitle yayıncılığına egemen olan yüzeysellik yanıltıcı sonuçlar da yaratmıştır. Buna karşılık kitle iletişimi genel olarak ruhsal yaşantılara karşı açık fikirlerin oluşmasına da genel bir katkı yapmaktadır. Çünkü bu tür konuların hiç konuşulmadığı ve alışık olunmayan ortamlarda ruhsal konular tamamen hayal mahsulü, mantıktan uzak ve zayıflık göstergesi konular gibi algılanmaktadır. Özellikle genel toplumda erkekler kendilerine verilen güçlü olma yükümlülüğü nedeniyle psikolojik konulara kapalı bir tutum geliştirmişlerdir. Oysa erkekler, kendilerine yüklenen sorumluluklar nedeniyle çoğu zaman kadınlardan farklı, değişik olumsuz etkenlere de maruz kalabilmektedirler.