Güzellik kavramıyla ilgili ;geçmişten bugüne insanlar sürekli güzelliği tarif etmeye çalışmış, nitelendirmiş, belli bir kalıbın içinde hacimlendirmeye çalışmış ancak herkesi memnun eden evet kesinlikle bu denilen bir tarif hala yapılamamıştır.
Güzellikle ilgili insanlığın söylediği her zaman aynıdır; “aynaya baktığımda kendimi güzel görmek istiyorum.” Peki güzelliğin net bir tarifi var mıdır? Sizde sorun çevrenizdeki insanlara farklı cevaplar alacaksınız. İşte bu nedenle güzellik kavramı yüzyıllardır göreceli kalmıştır. Hatta estetiğin ve güzelliğin kaynağı konusunda bireyler düzeyinde farklılıklar olduğu gibi, ülkeler (kültürler) düzeyinde de farklılıklar olabilmektedir.
İnsanoğlunun güzellik anlayışı dönem dönem hep değişti. Bazen büyük gözler, bazen ince bel ve geniş kalçalar, bazen kalın kaşlar, bazen porselen gibi bir cilt….Bunlar hep güzelliğin sembolü olan nitelendirmeler oldu. 1920’ye kadar kusursuz kadın, etine dolgun kadındı. Sonra küçük göğüs ve kalçası olmayan erkeksi vücut hatları yükselişe geçti. 1960’larda porselen gibi bir cilt, çok dikkat çeken gözler ve dudaklar ön plana çıktı. İnce bel ve geniş kalça, kalın kaşlar 1970′lerin belirgin güzellik vurgularıydı.
Yüzde ise ince burun ve çene, çıkık elmacık kemikleri güzellik kriterlerini oluşturdu. Seksenlerin ideal güzellik anlayışı ise, ihtişamlı, kabarık saçlar ve kalın makyajdı. Doksanlı yıllar ve günümüze kadar gelen güzellik kavramına baktığımızda minimalize olmak esas alınmıştır. Küçük burun ve çene, ince fit vücut, yuvarlak hatlı dik göğüsler…. Yapılan bu nitelendirmeler güzelliğin ne kadar oranla, dengeyle ve simetriyle ilintili olduğunu gösterse de aslında güzellik; içinde yaşanan kültür tarafından belirlenir, zamanla anlam ve biçim değiştirir. Evrensel ve değişmez bir güzellikten bahsetmek oldukça güç.
Güzellikte değişmeyen tek şey her zaman arzu edilen, kıskanılan bir özellik olmasıdır.
Günümüzdeki estetik taleplerine baktığımızda basmakalıp güzellik kavramlarının peşinden koşulmasıdır. Oysa ki estetik yaptırmayı düşünen kişi birilerinin yüzüne ve/ veya vücuduna benzemeye çalışmaktansa; kendi sahip olduğu özellikleri üzerinden yeni bir yol yaratabilir. Bu kişiyi çok daha mutlu edecek bir yoldur.
Güzellik konusunda su götürmez ortak görüş ise onun sonsuz olmadığıdır. Tıptaki gelişmeler ile birlikte insanoğluna daha uzun yaşam armağan edilmiş; ancak ilerliyen yaş ile birlikte estetik ve güzellik anlamında geri kazanım çabalarını da beraberinde getirmiştir. Zaten çok uzun yıllardan beri insanoğlu; estetik, güzel ve sağlıklı gözükmek isteği ile çeşitli madde ve yöntemelere başvurmuştur. Bilindiği gibi Kleopatra ile başlayan güzellik yöntemleri günümüze kadar daha da gelişmiştir. Çoğalan arz ve talep karşında estetik ve güzellik artık bir bilim halini almıştır.
Kaynak: Hastane.com.tr