Genellikle ergenlik çağına gelen çocukların fazla bir sorun çıkartmadıkları görülür. Ancak rüzgar ekenin fırtına biçmesi örneğinde olduğu gibi çocuklukta yapılan hatalar ergenlik çağından sonra birkaç misli büyümüş olarak çocuğun ve ailenin karşısına çıkar. Ergenlik çağına giren bir çocuğa fiziksel olarak hakim olmak da çok daha güçtür. Onun için o yaşa gelene dek gözlenen sorunların nasıl olsa geçer düşüncesi ile üstü örtülü bırakılmaması uygun olur. Öte yandan, birçok ailede anne ve baba arasındaki sorunlar daha çok çocukların küçük yaşta olduğu evliliklerin ilk yıllarında hız kazanmakta, çocuklar üzerinde etkili olmakta ancak evde süren kriz ortamı nedeni ile çocukların tepkileri gözden kaçmakta ve yardım sağlanamamaktadır. Daha sonra ise evlilik problemleri hallolsa dahi çocukların yarattığı krizler de aile problemlerini ve evlilik krizlerini artıracaktır. Evde başka kişilerde bir psikiyatrik bozukluk bulunması da çocuklarda fobileri artıran bir konudur. Örneğin babanın aşırı derecede alkol içmesi, annede “sinir krizleri” ya da depresyon, hiperaktif bir kardeşin sürekli huzursuzluk yaratması gibi diğer psikiyatrik problemleri de gözden geçirmek ve varsa tedavisi yönüne gitmek gerekir.
Fobilerin neden olduğu çeşitli ruhsal bozukluklar
Depresyon: Fobisi olan kişilerde depresyona da sık rastlanır. Bazen da fobinin ilk başlangıcı bir depresyon dönemi sırasında olabilir, depresyonun iyileşmesinden sonra da devam eder. Bazen depresyona girince fobisi düzelen kişilere de rastlanır. Kimi zaman da depresyonun tedavisi fobinin de düzelmesine yol açar. Ama bu şart değildir. Ayrıca tedavi gerektirebilir.
Yaygın anksiyete bozukluğu: Fobisi olan kişilerde sık rastlanan bir durum da devamlı olarak sıkıntı hissi içerisinde olmalarıdır. Yani fobi dışında bir yaygın anksiyete bozukluğunun da bulunmasıdır. Bu gibi kişiler günün hiçbir zamanında rahatlayamazlar. Devamlı olarak kötü bir şey olacağı, kötü bir haber geleceği endişesi içersinde gergin bir bekleyiş yaşarlar. Bu durum baş ağrısı, uykusuzluk, iştahsızlık gibi bedensel belirtilere de yol açabilir
Panik atağı: Bazı fobi hastalarında panik ataklara da rastlanır. Bazılarında önce panik atağı başlar sonra fobi eklenir. Panik atağı olan kişilerde özellikle agorafobi daha fazla görülür.
Evlilik problemleri: Fobi ile gelen kişilerde sıklıkla evlilik problemleri ile karşılaşılır. Bunda fobilerin gündelik yaşamda yarattığı kimi zorlukların yanı sıra kişinin genel gerginliği sonucu çabuk sinirlenmesi de rol oynar. Özellikle agorafobisi olanlar yalnız kakmamaları nedeniyle eşlerine bağımlı davranışlar gösterebilir, kir korkusu yaşayan insanlar ise bu korkularına ev halkını da ortak edip onlar üzerinde kontrol sağlamaya çalışmaları nedeniyle gerginliğe ve bıkkınlığa neden olurlar. Fobileri olan insanların kolay rahatlayamamaları ve gevşeyememeleri nedeniyle eğlenme ve rahatlama dönemlerine uyum sağlayamamaları da aile ve grup içersinde uyumu bozabilir.
İnsan ilişkilerinde zorluklar: Kişinin kafasının fobileriyle meşgul olması dikkatini işine ve başka konulara vermesini güçleştirebilir. Birlikte yaşanan ya da çalışılan insanlarla birlikte hareket etmekte çeşitli güçlüklere neden olabilir. Fobilerini ilgilendiren konularda bazı durumlarda kişinin gereksiz yere kararsız kaldığı, yavaş davrandığı dikkati çekebilir ve birlikte iş yapanları sinirlendirebilir.
Cinsel problemler: Hastalık kapma fobisi, cinsel ilişkiden korkma gibi bazı fobiler doğrudan cinsel işlev bozukluğuna neden olabilir.
Alkol ve madde bağımlılığı: Fobilerin ve benzeri durumların yol açtığı en büyük problemlerden biri kişinin rahatlama ve gevşeme amacıyla alkol kullanmaya başlamasıdır. Örneğin sosyal fobisi olan ve insanlara açılmaktan çekinen bir kişi bunu alkol etkisi altında daha rahat yapabildiğini gördükçe bu yola daha çok başvuracaktır. Bu ise onu zamanda alkolik hale getirebilir. Diğer keyif verici maddeler için de aynısı geçerlidir. Buna karşılık yine rahatlama amacıyla alınan bazı ilaçlar bağımlılık yapabilir. Çünkü etkileri zamanla azaldığından daha yüksek dozlara çıkılması gerekir. Hiç alınmadıklarında da eksiklik belirtileri ortaya çıktığından bu sefer de ilaç bağımlılığı kişinin birinci derece sorunu haline gelir.
Başka psikiyatrik hastalıklar fobi ile başlar mı? Aslında bazı psikiyatrik sorunların fobi oluşumundaki rolü bilinmemektedir. Bazen şizofreni ve benzeri ağır ruhsal rahatsızlıklar fobi ile başlar sonradan diğer belirtilerin eklenmesi ile kendisini tam olarak ortaya koyar. Ancak deneyimli bir psikiyatrist bu durumu önceden fark edebilir. Çünkü bu gibi durumlarda fobilerin yanı sıra diğer hastalığın bazı öncü belirtileri de olacaktır. Örneğin hastanın şizofrenisi varsa fobilerin yanı sıra etraftan şüphelenme, içe kapanma, performansında azalma, gerçek dışı kimi konuları dile getirmeye başlama gibi özellikler görülecektir. Ya da depresyonu varsa uykusu ve iştahı bozulacak, halsizlik, iş yapmak istememe gibi şikayetler ortaya çıkacaktır. Bu durumda fobinin tedavisinden çok esas problemin tedavisine yönelmek gerekir. Çünkü psikiyatri de temel prensip birlikte bulunan birkaç hastalık olduğunda tedaviyi en ağır olanına doğru yönlendirmektir. Çoğu zaman daha ağır olan durumun tedavisi beraberinde olan daha hafif durumun düzelmesini de sağlayacaktır.
İçe dönük kişilik ile sosyal fobi ayrı şeyler midir?
Bu iki konu birbirine çok karışır. İçedönük kişiler insanlarla görüşmeyi pek sevmezler bundan rahatsızlık da duymazlar. Başkalarına ilgileri azdır. Yalnız başlarına yaşamayı severler. Öte yandan, sosyal fobisi olanlar ise aslında insanlara ve dış dünyaya ilgi duymakta ve onlarla temas halinde olayı istemektedirler. Başkalarının kendileri hakkındaki kanaatlerine duyarlıdırlar. Fakat eleştirilmekten korktukları için kendilerini ortaya koyamazlar, ancak fırsatlardan faydalanmaya çalışırlar. İçedönüklük konusunda ilaç tedavileri pek etkili olmazken sosyal fobi psiko-terapinin yanı sıra ilaçla da tedavi edilebilmektedir. Bu da onun bir kişilik özelliği olmayıp gerçekten bir fobi olduğu gerçeğini desteklemektedir.