Evrende, şu ana kadar tespit edilebilen 109 tane element vardır. Tüm evren, Dünyamız, canlı-cansız bütün varlıklar bu 109 elementin çeşitli biçimlerde birleşmeleriyle oluşur. Tüm elementler birbirinin benzeri atomlardan; atomlar da birbirinin aynı olan parçacıklardan oluşur.
Burada akla şöyle bir soru gelmektedir: Elementleri meydana getiren bütün atomlar aynı parçacıklardan oluşuyorsa, o halde elementleri farklı kılan, var olan sonsuz çeşitlilikte maddeyi oluşturan nedir?
Elementleri temelde birbirlerinden farklı kılan, atomlarının çekirdeklerindeki proton sayılarıdır. En hafif element olan hidrojen atomunda bir proton, ikinci en hafif element olan helyum atomunda iki proton, altın atomunda 79 proton, oksijen atomunda 8 proton, demir atomunda 26 proton vardır. İşte altını demirden, demiri oksijenden ayıran özellik, yalnızca atomlarının proton sayılarındaki bu farklılıktır.
Soluduğumuz hava, vücudumuz, herhangi bir bitki veya bir hayvan ya da uzaydaki bir gezegen, canlı-cansız, acı-tatlı, katı-sıvı herşey… Bunların hepsi, sonuçta aynı yapıdaki ancak farklı sayıdaki proton-nötron-elektronlardan meydana gelmiştir. Evrenin her parçasında kusursuz bir uyum ve denge vardır. Maddenin hangi özelliğini incelersek inceleyelim, maddeyi yoktan yaratmış olan Allah’ın sonsuz bilgi, akıl ve kudretini görürüz. Herşey O’nun iradesine boyun eğmiştir ve dolayısıyla herşey kusursuz bir uyum içindedir.
Elementler ve Teknoloji
Arabalar, bilgisayarlar, televizyonlar, evlerimizdeki fırınlar, kullandığımız telefonlar…
Bu ürünlerin hepsi, demir, bakır, çinko, alüminyum gibi metallerden ve petrolün bir yan ürünü olan plastikten oluşur. Yani bu hammaddeler, özellikle de metaller dünya üzerinde bulunmasaydı ya da insanoğlunun bu maddeleri kullanma imkanı olmasaydı, hayatımızı bu denli kolaylaştıran teknolojiden söz etmek de mümkün olmayacaktı.
Teknoloji, insanoğlunun yeryüzünde bulunan elementleri belirli bir amaca göre şekillendirmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu elementlerden sadece birkaçını incelediğimizde bile, varlığına çok alıştığımız bu cevherlerin aslında ne kadar mucizevi bir yapı taşıdıklarını görürüz. Bunlardan biri de hem teknoloji hem de yaşam için son derece gerekli olan ‘demir’ elementidir.
Demir Elementinin Canlı Yaşamındaki Önemi
Demir yeryüzünde en yaygın olarak bulunan elementlerden biridir ve yerkabuğunun yaklaşık % 5’ini oluşturur. Bu element, üzerinde yaşadığımız dünyanın en temel fiziksel dengelerinden nefes aldığımız havayı kullanabilmemize kadar, yaşamın her aşamasında çok büyük bir rol oynar.
Demir, bizim solunum sistemimiz için de büyük bir önem taşır. Bu madde, insan kanında bulunan hemoglobin içinde oksijenle hassas bir bileşim oluşturur. Bu sayede, son derece yakıcı olan oksijen atomları kontrol altına girer. Demir, çok değerli bir enerji kaynağı olan oksijeni, hücrenin solunum mekanizmasına yönlendirir. Yani nefes alabilmemiz bile vücudumuzdaki demir miktarıyla ilgilidir.
Bir an için demir atomunun olmadığını düşünelim:
O zaman hem yaşam mümkün olmayacak hem de üzerinde yaşadığımız gezegen yaşama uygun hale gelmeyecekti.
Dünya, oluştuğu ilk dönemlerde ısınamayacak ve dolayısıyla atmosfer ve hidrosfer de oluşmayacaktı.
Dünyayı göktaşlarından koruyan manyetik alan oluşmayacak; radyasyon kuşakları, ozon tabakası olmayacaktı. Yani Dünya, ölü bir gezegen olacaktı.
Demir, insanların kurdukları medeniyetlerin de en önemli maddi temelidir. Çünkü sanayi, çelik sayesinde vardır; çelik de demirin karbonla birleşiminden oluşur. Bugün hayatımızı kolaylaştıran ve kalitesini artıran yüksek teknoloji ürünlerinin tümü, sanayinin yansımalarıdır. Eğer demir olmasaydı, dünya üzerindeki teknolojik düzey de, basit tahta araçların ötesine geçemeyecekti.Cıva ve Geniş Kullanım Alanı
Hava, su ve toprakta bulunabilen bir element olan cıva, bu ortamlarda birkaç şekilde bulunur: Metalik cıva, inorganik ve organik cıva bileşikleri. Bu cıva bileşikleri;
Termometre, barometre, vakum tulumbaları, cıva buharlı ve floresan lambalarda, aynaların sırlanmasında, altın ve gümüş üretiminde, bazı elektrik devre anahtarlarında; altın üretiminde, altın ile amalgam oluşturmak suretiyle altının kazanılmasında; pigment üretiminde, pillerde, diş dolgularında katalizör üretiminde ve aşılarda; tıpta tedavi maddesi olarak; örneğin bazı deri kremlerinde ve eczacılıkta, antiseptiklerde ve dezenfektanlarda kullanılmaktadır.
Karbon ve Bileşikleri
Karbon, canlılar için en hayati elementtir. Çünkü bütün canlı maddeler karbon bileşiklerinden oluşmuşlardır.
Hücre zarından ağaç kabuğuna, göz merceğinden bir geyiğin boynuzlarına, yumurta beyazından yılan zehirine kadar son derece farklı organik yapıların hepsi, karbon temelli bileşiklerden oluşur. Karbon; hidrojen, oksijen ve azot atomlarıyla çok farklı geometrik şekil ve sıralamalarda birleşerek, son derece farklı maddeler meydana getirir. Peki karbonun yaklaşık olarak 1.7 milyon kadar bileşik yapabilmesinin sebebi nedir?
Karbonun en önemli özelliklerinden biri, birbiri ardınca dizilerek çok kolay zincir oluşturabilmesidir. En kısa karbon zinciri 2 karbon atomundan oluşur. En uzun zincirin kaç karbon atomundan oluştuğu konusunda ise kesin bir rakam verilememekle birlikte, yaklaşık olarak 70 halkalı bir zincirden bahsedilebilir.
İçinde sadece 6 proton, 6 nötron ve 6 elektron bulunduran bu atomun gücünü tam anlayabilme konusunda insan aklı yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu atomun canlılık için önemli olan herhangi bir özelliğinin dahi evrimcilerin iddia ettiği gibi tesadüfen oluşması imkansızdır. Kısacası diğer herşey gibi karbon atomu da Allah tarafından, canlıların bedenlerine uygun bir biçimde yaratılmıştır.
Radyoaktif Elementler
Periyodik tablonun en sonunda yer alan radyoaktif elementler daha dolaylı da olsa, yine insan yaşamına hizmet ederler. Michael Denton’ın Nature’s Destiny (Doğanın Kaderi) adlı kitabında ayrıntılı olarak anlattığı gibi, söz konusu radyoaktif elementler (örneğin uranyum), Dünya’nın jeolojik yapısının şekillenmesinde büyük rol oynamışlardır. Dünya’nın çekirdeğindeki ısının saklanmasının radyoaktivite ile yakından ilişkisi vardır. Bu ısı sayesinde Dünya’nın çekirdeğinde sıvı demir birikimi vardır ve Dünya’nın manyetik alanı bu sayede korunmaktadır.
Periyodik tablo içinde yaşam için etkisiz gibi görünen ancak önemli işlevleri bulunan asal gazlar ve nadir toprak metalleri ise, atom üretme işleminin uranyuma kadar uzanabilmesi için geçilmesi gereken zorunlu basamaklardır
Warning: A non-numeric value encountered in /var/www/vhosts/acilservis.pro/httpdocs/wp-content/themes/acilservis/inc/function-opt.php on line 949
yaaaaa bana hava su ve toprağnyaşam için önemini anlatan çok kısa bir metin lazım onu yapsanız
çok güzel bir site