Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Aralık 2007 tahminlerine göre, dünya genelinde 33.2 milyon kişinin HIV/AIDS ile enfekte olduğu ve hastalığın en sık gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde görüldüğü bildirildi.
Her yıl Aralık ayının ilk günü, AIDS konusunda toplumsal duyarlılığın oluşturulması ve bulaşma yolları konusunda bilincin artırılması için tüm dünyada çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Türkiye’de başta Sağlık Bakanlığı ve AIDS’le mücadele ile ilgili dernekler, sivil toplum kuruluşları ve üniversite hastaneleri, yurt genelinde AIDS konusuna toplumun dikkatini çekebilmek amacıyla çeşitli organizasyonlar ve gösteriler yapıyor.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) HIV/AIDS Araştırma ve Tedavi Merkezi (HATAM) Müdürü ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Ünal, dünyanın 1980’lerin sonlarına doğru farkına vardığı AIDS’in giderek yayılmaya başladığını belirterek, 2004’te 46 milyon hasta sayısı ile en yüksek rakama ulaştığını söyledi.
“2007’DE HIV/AIDS HASTALIĞINDAN TOPLAM 2.1 MİLYON KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ”
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan 2007 Aralık tahminlerine göre, şu anda dünya genelinde toplam 33.2 milyon kişinin AIDS olduğunu belirten Ünal, “Bu rakamın 30.8 milyonunu erişkinler, 15.4 milyonunu kadınlar ve 2.5 milyonunu ise 15 yaş altı çocuklar oluşturuyor” dedi. Ünal, 2007 yılında dünya genelinde 2.5 milyon HIV ile enfekte olmuş yeni vaka tespit edildiğini ifade ederek, bunların 2.1 milyonunu erişkinlerin, 420 binini 15 yaş altı çocukların oluşturduğunu anlattı.
Ünal, WHO’nun tahminlerine göre, 2007 yılında HIV/AIDS hastalığından hayatını kaybeden toplam 2.1 milyon kişiden 1.7’sinin erişkinler, 330 bininin ise 15 yaş altı çocuklar olduğunu kaydetti.
“GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE ARTIŞ VAR”
AIDS’in, özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sık görüldüğüne işaret eden Ünal, hastalığın gelişmiş ülkelerde kontrol altına alınmaya başladığını söyledi. 1980’li yıllarda Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde sık görülen AIDS’in, zaman içinde başarılı çalışmalar sonucu kontrol altına alınmaya başlandığına dikkati çeken Ünal, bu ülkelerde hastalığın görülme oranında önemli düşüşler olduğunu ifade etti.
Buna karşılık, 1998-2005 yılları arasında özellikle Rusya Federasyonu ve Ukrayna gibi ülkelerde hızlı bir yükseliş olduğunu vurgulayan Ünal, bu artışın söz konusu ülkelerde damar içi madde kullanımının artmasına bağlı olduğunu söyledi.
AIDS’li hasta sayısının, 2004 yılında 46 milyon ile en yüksek rakama ulaştığını anımsatan Ünal, “Bu dönemde hasta sayısı açısından ülke dağılımlarına bakıldığında, Kuzey Amerika’da 1 milyon 200 bin, Avrupa ülkelerinde 680 bin kişi bildirilirken, eski demirperde ülkelerinde bir anda 100 binden 1 milyon 800 bine yükselen rakamlar göze çarpıyor. AIDS’li sayısı, Tayland, Hong Kong, Hindistan ve Çin’de 8 milyon 200 bine, Afrika’da 28 milyon 200 bine çıktı” dedi.
“GENÇ ERİŞKİN VE ÇOCUKLARDA ARTIŞ VAR”
Ünal, HIV/AIDS’in hızla yükselişinde bir diğer önemli noktanın ise hasta yaş gruplarında görüldüğünü ifade ederek, zaman içinde dünya genelinde genç erişkin ve çocuk hasta sayısında önemli ölçüde artış görüldüğe dikkati çekti.
AIDS’in genç erişkinlerde artmasının, erken yaşta aktif cinsel yaşama geçiş, güvenli seks hakkında bilgi eksikliği ve damar içi madde kullanımının artmasına bağlı olduğunu vurgulayan Ünal, AIDS’in pozitif taşıyıcı olan anne adayından bebeğe geçebileceğinin de göz ardı edilmemesi, anne adayının doğum sonrasına kadar mutlaka doktor denetiminde tedavi edilmesi gerektiğini bildirdi. Ünal, AIDS’li anne adayının ilaç tedavisine uymasının önemine işaret ederek, doğumun sezaryenle yapılmasının da daha uygun olacağını kaydetti.
“KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR”
“Önceleri homoseksüel erkeklerde görülen AIDS, zaman içinde kadınlarda daha sık görülmeye başladı.”
Prof. Dr. Ünal, 1990 yılından bugüne AIDS’in yayılımında önemli bir değişiklik olduğunu vurgulayarak, önceleri homoseksüel erkeklerde görülen AIDS’in, zaman içinde kadınlarda daha sık görülmeye başladığını söyledi.
WHO’nun verilerine göre, 2004’te 46 milyon olan AIDS’li sayısının 2005’te 40 milyon, 2006’da 39.5 milyona düştüğünü belirten Ünal, AIDS’li hasta sayısının bu yıl 33 milyon olacağının tahmin edildiğini kaydetti. Ünal, “Bu rakamın, 30 milyonunun erişkin, 2.5 milyonunun ise 15 yaş altı çocuklardan oluşacağı tahmin ediliyor” dedi.
AIDS’te yıllara göre düşüş görülmesinin, hastalığın kontrol altında alındığı anlamına gelmediğini belirten Ünal, dünyada hastalığın önlenmesi ve tedavi edilmesi yönünde önemli çalışmalar yapıldığını anlattı. Ünal, tedavi yöntemlerinde önemli yol katedildiğini ancak aşı çalışmalarının şu an için uygulanabilir düzeyde olmadığını söyledi. AIDS’i önlemede en önemli faktörün eğitim olduğuna işaret eden Ünal, öncelikle güvenli cinsel yaşam için kondom kullanılmasının yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti.
1985’DEN 2007 HAZİRAN AYI SONUNA KADAR TÜRKİYE’DE TOPLAM 2711 AIDS VAKASI VE TAŞIYICISI OLDUĞU BELİRLENDİ
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) HIV/AIDS Araştırma ve Tedavi Merkezi (HATAM) Müdürü Prof. Dr. Serhat Ünal, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 1985 yılından 2007 Haziran ayı sonuna kadar Türkiye’de toplam 2711 AIDS vakası ve taşıyıcısı görüldüğünü bildirdi.
Ünal, Dünya AIDS Günü dolayısıyla yaptığı çıklamada, Türkiye’de son yıllarda AIDS’li hasta sayısında artış olduğunu belirterek, yılda yaklaşık 300-350 yeni vaka belirlendiğini anlattı.
Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de 1985 ile 2007 Haziran ayı arasında AIDS vakası ve taşıyıcı sayısının 2711 olarak tespit edildiğini belirten Ünal, heteroseksüel cinsel temasla bulaşmamın ilk sırada olduğuna dikkati çekti. Ünal, “AIDS’li kişilerden 1469’unun heteroseksüel cinsel temas ile 773’ünün bilinmeyen nedenden, 123’ünün damar içi madde kullanımına bağlı, 5 kişinin de hem cinsel temas hem damar içi madde kullanımına bağlı nedenlerden dolayı AIDS’e yakalandığı belirlendi” dedi.
“167 YENİ VAKA…”
Son yıllarda Türkiye’de vaka ve taşıyıcı sayısında artış olduğunu vurgulayan Ünal, şunları kaydetti:
“Sağlık Bakanlığı’nın Haziran ayı sonu itibariyle verdiği rakamlara göre, 2007’nin ilk 6 ayında 15’i vaka, 152’si taşıyıcı olmak üzere toplam 167 kişi belirlendi. 2007’nin ikinci 6 ayında da bu rakama yaklaşık bir değer çıkması durumunda vaka sayısı geçen yılki rakamların üstüne çıkabilir. Verilere göre, Türkiye’de yılda yaklaşık 300-350 yeni vaka var. Bunlar tespit edilenler.”
Son yıllarda dünya genelinde AIDS’in kadınlarda daha sık görülmesine karşın Türkiye’de erkeklerde görülme oranının yüksek olduğunu belirten Ünal, “Ülkemizde, cinsel yaşamın aktif olduğu 19-50 yaş aralığında daha sık görülüyor” dedi. Ünal, damar içi madde kullanımına bağlı bulaşmada da artış gözlendiğine dikkati çekti.
AIDS vakalarının genellikle Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya gibi büyük kentlerde görüldüğünü ifade den Ünal, “Bu, AIDS’in büyük kentlerde görüldüğünün bir göstergesi değil. Bu insanların, burada yaşayıp yaşamadıkları ve tedavi için burada kayıtlı görünüyor olmaları da bir etken” dedi.
SAĞLIK BAKANLIĞI HIV/AIDS VERİ TABLOLARI
Sağlık Bakanlığı’nın 01 Ekim 1985-30 Haziran 2007 tarihleri arasındaki HIV/AIDS verilerinin yer aldığı tablolara göre, Türkiye’de 1985 yılında toplam 2 olan AIDS taşıyıcısı ve vaka sayısı 1987’de 34’e yükseldi. 1988 ile 1991 yılları arasında 30’larda seyreden AIDS taşıyıcısı ve vaka sayısı, 1992’de yaklaşık iki kat artarak 64’e, 1996 yılında da üçlü rakamlara ulaşarak 119’a çıktı. 2004 yılında 210’a ulaşan taşıyıcı ve vaka sayısı 2005 yılında 332’ye yükseldi. 2006’da düşüşe geçen ve 290 olarak tespit edilen taşıyıcı ve vaka sayısı 2007 yılı haziran ayı itibariyle 167 olarak belirlendi. Türkiye’de bildirilen AIDS vakası ve taşıyıcılarının yıllara göre dağılımı ise şöyle:
Türkiye’de erkek HIV/AIDS vaka ve taşıyıcı sayısının, kadın sayısının 2 katından fazla olduğu göze çarpan tabloya göre, toplam 2711 kişinin 1876’sını erkekler oluşturuyor. HIV/AIDS, en çok 30 ile 34 yaş grubunda görülüyor. Bu yaş grubundaki 437 kişinin 321’ini erkekler oluşturuyor. Türkiye’de bildirilen AIDS vaka ve taşıyıcılarının yaş ve cinsiyete göre dağılımı şöyle:
Türkiye’de AIDS’in en çok heteroseksüel cinsel ilişki ile bulaştığı görülen tabloya göre, toplam 2 bin 711 AIDS vakası ve taşıyıcısının 1469’unun, heteroseksüel cinsel ilişki nedeniyle hastalığa yakalandığı göze çarpıyor. Olası bulaşma yoluna göre AIDS vaka ve taşıyıcılarının dağılımı şöyle:
“BİR HASTANIN AYLIK MALİYETİ BİN DOLAR CİVARINDA”
AIDS’in tedavisinin pahalı olduğunu belirten Ünal, bir hastanın aylık tedavi maliyetinin yaklaşık bin dolar olduğunu söyledi.
Ünal, hastaların kimi zaman ilaçların temininde sıkıntı çekebildiklerini ifade ederek, “Bu ilaçlar özel ve pahalı olduğu için kolay bulunamıyor. Kullanıcı sayısı da tam olarak bilinmediği için kimi zaman sıkıntı yaşanıyor. Ancak, hastanın mağdur olması söz konusu değil, çünkü Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak karşılanıyor” dedi.
AIDS’li hastaların kullandıkları ilaçların yan etkileri de olduğunu belirten Ünal, tedavilerin mutlaka büyük merkezlerde yapılması ve hastanın düzenli olarak kontrol edilmesi gerektiğini vurguladı.
AIDS KONUSUNDA YÜRÜTÜLEN PROJELER VE ETKİNLİKLER
Ulusal AIDS Komisyonu’nun, Türkiye’nin ulusal HIV/AIDS mücadelesini belirlediğini ifade eden Ünal, Sağlık Bakanlığı’nın öncülüğünde Küresel Fon isimli organizasyonlar tarafından HIV/AIDS’in önlenmesine yönelik projelerin yürütüldüğünü söyledi.
Ünal, yapılan çalışmaların 8 Aralık’ta Ankara’da düzenlenecek kapanış toplantısında değerlendirileceğini, ayrıca Sağlık Bakanlığı, HATAM ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla AIDS’le ilgili bir sempozyum düzenleneceğini bildirdi.
AIDS Savaşım Derneği’nin liderliğinde 1 Aralık’ta da Ankara’da yürüyüş yapılacağını anlatan Ünal, çeşitli üniversitelerden tıp fakültesi öğrencilerinin de katılımıyla düzenlenecek yürüyüşün saat 12.00’de Küçükesat Dörtyol’dan başlayacağını kaydetti. Yürüyüş sırasında Tunalı Hilmi caddesi üzerindeki mağaza ve dükkanlara AIDS’le ilgili uyarıcı broşürlerin asılacağını belirten Ünal, saat 13.00’te de Kuğulu Park’ta bir basın açıklaması yapılacağını söyledi.
Sağlık Bakanlığı, Dünya AIDS günü dolayısıyla, uyarılarda bulundu:
Tek eşliliği ve sadakati önemsemeliyiz. Birden farklı kişiyle ilişki geriye dönüşümsüz sonuçlar doğurabilir,
Kondom kullanımını teşvik etmeliyiz. Özellikle para karşılığı seks yapanların yüksek oranda risk taşıdığını bilmeli ve kendimizi korumalıyız,
Gerekli önlemleri almak konusunda erkeklere daha büyük sorumluluklar düşüyor,
AIDS’lilere ve ailelerine yardımcı olmalıyız,
Çocuklarımızı ve gençleri hayatın bir gerçeği olan cinsellik konusunda aydınlatmalı ve korunma yollarını anlatmalıyız,
HIV/AIDS taşıdığını öğrendiğimiz kişileri suçlamamalı, yargılamamalı ve dışlamamalıyız,
HIV/AIDS günlük yaşamdaki sosyal ilişkilerle, yanaktan yanağa öpüşmekle, aynı tabaktan yemek yemekle ve aynı tuvalet ve banyoyu kullanmakla bulaşmaz. Bu nedenle HIV’e yakalananları dışlamamalı, onlara destek olmalı, onların da bizlerle aynı haklara sahip olduğunu unutmamalıyız,
Damar yoluyla uyuşturucu kullanımı, yüksek HIV bulaşma riski taşır. Bu nedenle çocuklarımızı ve gençlerimizi uyuşturucu maddelerden korumalı, arkadaşlarını tanımaya çalışmalı, çocuklarımızla iyi bir iletişim kurmalıyız.